❃ 17 ❃

261 24 0
                                    


Dünyanın başıma yıkıldığı o gün...

Tam Yoongi'yi çağıracaktım ki bana seslenmesi ve aşağa kata inmesi ile sustum.

"Ben çıkıyorum hayatım,
Şirketten beni çağırıyorlar.
Bir isteğin var mı?"

Allahım, bu his de ne?
Tamam hiç bir zaman onun işe gidip benden ayrılmasını sevmiyorum ama bu dehşet his de ne böyle?
Ayakabılarını giymeye başlayan eşimin kolunu tuttum ve ilgisini üstüme çektim.

"Gitmesen olmaz mı Yoongi?
Cidden içimde bir gariplik var, kendimi iyi hissetmiyoru-
Yani öyle de değil, bir garip his var içimde...
Gitmesen olmaz mı?"

Demem ile kıkırdadı ve ayakabılarını o kemikli elleri ile bağlamaya devam etti.
Beni ciddi almaması çok can sıkıcıydı cidden.
Ama inanın, kendimi çok kötü hissediyorum ve bu öylece basit bir his değil.
İçimde ki tüm birikmişleri tutamadım, gözlerimden iki damla aktı.
Tabii bunu görmesiyle-görmedi, hıçkırığımı duydu. Tabii nasıl görsün ki- anca panikledi ve bana sarıldı, yoksa ciddi de almazdı beni,
İlla ağlamam lazım.
Değerimi bilmesi yada bildiğini hissetirmesi anca üzüldüğümde ortaya çıkıyor, ne kadarda can sıkıcı.

"Niye ağlıyorsun meleğim?
Ji eun sakin ol... tamam buradayım, geçti..
Neyin var senin böyle?"

Dedi ve ayaklanıp bana sımsıkıca sarıldı.
Cidden, bana sarıldığı saniye tüm her şeyin bir anlamı oluyor, mutluluk ve huzur ne demek yeniden anlıyorum.

"Sadece gitmesen olmaz mı?"

Demem ile burukça gülümsedi ve benden ayrıldı.
Kolarımı sıkarak güven verici bir his yaratmak istedi ama yinede geride ağlayan beni bıraktı...
Ve inanın oracıkta beni bırakması içimde öyle bir acı yaptı ki, anlatmaya kelimeler yetmez.
Tabii ben kimim ki?
Şirket için ekilen bir eşim,
Ne güzel.

İçimde belirlenen ön sezi en sonunda gerçek oldu zaten...






***






Yoongi'nin Anlatımı

Ne kadar kendime kızsamda ve gitmek istemesemde sonunda gitmek zorunda kaldım çünkü şirket cidden geleceğimiz için önemli olan bir sözleşme hakkında konuştu.
Tabii nereden bileceğim her zaman şu an'ın önemli olduğunu?

Kapının kilidini açtım ve içeri girdim, Ji eun'un gönlünü nasıl alabilirim diye düşüncelerimle.
İnanın, onun şişmiş gözleri ve bitkin bedenini gördüğümde hatamın büyüklüğünü anladım ve düşündüğümden daha kötü olan eşime yaklaştım.
Ji eun normalde asla böyle küçük bir şey için bu kadar kendini yıpratmazdı.
Biraz üzülürdü, kırılırdı ama asla bu kadar ağlayıp, üzülmezdi.

"De-f-ol Y-yoongi!!
Y-ya-da defol-lma,
Ba-na h-hem-hemen t-türk-kiyeye uç-... -bi-le-t-"

Dedi sesini yükseltmeye çalışarak, ne kadar ağladıysa sesi bile incinmişti.
Ona şu an deli gibi sarılmak istesemde olanları kavramaya çalıştım.
Tabii elinde tuttuğu ev telefonu ile bir şeylerin kesinlikle yanlış gittiğini kesinleştirdim.
Kendi telefonu varken Ji eun asla ev telefonu ile birini aramazdı çünkü.
Hızlıca onu kendime çektim ve kafasını boynuma bastırdım,
Elinde ki telefonu aldım ve yazan isim ile keskince yutkundum.
Kahretsin bir şey olmuştu...

'Aras abim'

"Aras Abi?"

"Yoongi? Ji eun nerede?
Kendine bir şey yapmadı değil mi?!"

Dedikleri ile gözlerimi sıkıca kapattım.
Üstümde şu an çok fazla yük ve düşünce var,
Ji eun ağlıyor,
Evde tüm eşyalar yerle bir olmuş, Aras abim ev telefonunu arıyor...

"Ah.. bilmiyorsun de-değil mi?
A-Ah-... Anne-miz-...... ko-koma-ya g-girdi..."

Hıçkırıkları arasında zar zor anladığım kelimeleri birleştirdim ve acı gerçek ile yüz yüze geldim.
Ji eun'un kafasını boynuma daha fazla bastırdım ve ev telefonundan menejerimi aradım.

"Hyung...
Aci-..len türkiye-ye ik-ki uçuş bil-..leti"

Dedim hıçkırıklarımı gizlemeye çalıştığım için boğuk ve bazen hiç çıkmayan sesimle.
Menejerim olayı anlamış olacak ki onaylayıcı sesler çıkarttı,
Bende aramayı sonlandırıp ev telefonunu elimden bırakıp yere düşürttüm, diğer boşta olan kolumu Karıma sararken.
Onun şu an çektiği acıyı dindirememem, hiç bir şey yapamamam çok acıtıyordu canımı, kalbimi...
Kaynanam çok harika bir kadın, tıpkı kızı gibi.
O beni Aras abiyi sevdiği gibi sever, yani öz oğulu gibi..
Ve onu artık sapasağlam olmadığını yani çok hasta olduğunu düşünmek çok acı verici bir şey.

"Yoongi ben onsuz ne yapacağım?
Annemi en son havalimanında görmem, ah.. ne kadar da hayırsız bir evladım..!
Annem daha iyi bir kız hakediyordu, ben onun kızı olmayı haketmiyorun Yoongi!"

Ji eun'un dedikleri ile daha fazla ağlamaya başladım,
Onu şu an sadece sarılarak ve saçlarını okşayarak teselli edebilmem beni çok çaresiz hissetirmişi.

"Tamam Ji eun..
O iyi olacak, kesinlikle olacak!
Koskoca Melike hatun böyle küçük bir şeyde yıkılmaz, yıkılamaz Hayatım!
Korkma tamam mı?"

Dememe karşın kafasını hafifce salladı ve açık olan saçları göğüsüme sürtündü.
Ne yapmalıydım?
Cidden eve girerken bu kadar çaresiz olacağımı düşünmemiştim...
Ji eun'un aniden başlayan titreme krizi ile ona daha sıkı sarıldım, kollarımı şimdi biraz gevşetsem büyük bir olasılıkla yere yığılacaktı.

Bizim ilişkimiz tüm ilişkilerden farklı.
Bu kadar acı, çile normal bir evlilikte görünmez.
Tek isteğim tüm bu acıların bir son bulması, bu kadar dram ömrümüzün sonuna kadar bile yeter...
Umarım ki daha kötü bir hale gelmeyiz, ikimizde deli gibi seviyoruz birbirimizi ama yinede biz olamıyoruz.
Hep bir şey bizim mutlu olmamızı engeliyor ve inanın, bunu daha fazla katlammak zorunda kalırsak hayranlarımın göz yaşlarına bile bakmadan defolup giderim Ji eun ile bu ülkeden.

(Don't) Go Away ! | Min Yoongi Or SugaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin