❃ 5 ❃

519 37 3
                                        


"Kanka ...."

Tae ile görüntülü arama yapıyorduk, sesi ama çok tedirgin çıkıyordu; bir şey saklıyor gibiydi.

"Ne oldu Tae ?
Sesin hiçte iyi çıkmıyor ..."

"Cidden ...."

"Ne oldu Tae ! Söylesene !?"

"Uçuş ...
Iki gün sonra ki uçuşun, iptal edilmiş Ji eun ...
Kim, nasıl yaptı bilmiyoru,
Nam joon hyung bana sadece iptal edildiğini söyledi.... "

"Ohaa...."

Dedim açık kalan ağızımı kapayarak.
Bu ani iptal ediliş,
Benim anca bir kaç hafta sonra koreye dönebilmem anlamına geliyor...

"Ve geri kalan uçuşlar bir kaç
ay sonra!"

Diye mırındandı Tae.
Yani aylarca koreye dönemeyeceğim?
Tabii her saniye türkiyeye
-türkiyeden- koreye uçak kalkmıyor ki !
Ama bu sağlığım için sorun olabilir, doktorum burada değil...

"Bana Nam joon abimi
versene Tae !
Sende fazla kafana takma,
belki böylesi daha hayırlı olur"

"Ohh.. tamam"

Dedi Tae ve telefonu Nam joon abime verdi, yüzünü görmemle otomotikmen gülümsedim.

"Nasılsın Ji eun !?"

"Iyi.
Yani iyidim.
Ne demek uçuş iptal edildi ?!
Neden kalkmıyor ?!
Niye iptal edildi ki !?"

Dedim bir nefeste.
Kabul etmiştim -ailemle daha fazla kalmak beni mutlu etti-
Ama türkiye de olmam onları
-*onu- göremeyeceğım anlamına geliyor ...

"Yah, bu aralar hava durumu çok kötüleşecekmiş korede, yani senin uçağın kesin kalkmayacak.
Öbür uçaklarda kesin değil, hava durumu iyi olursa,
kalkar ama bir şey değişmese, malesef....
Yani bence hayırlı oldu,
Orada sıcak havada daha iyi olur senin için"

"Ah evet bencede ... neyse hadi
görüşürüz, kendine iyi bak abi, öbürlerinede selam söyle"

"Görüşürüz kardeşim,
çabuk iyileş!"

Dedi ve aramayı kapattım, çünkü odama bodozloma giren abim vardi.

"Kim sana kardeşim diyor lan! Birde abi diyorsun!
Hani tek abin bendim !?
Beni aldattın yani !?"

Dedi Abim alayla ağlar gibi yaparak.

"O korede ki Abim, Nam joon.
Sende türkiyede ki Abimsin, Aras"

Dedim ve bana yaklaşan adımlarını izledim, arkasında babam da geliyordu, onunda arkasında Kai eniştem.

"Siz niye biriktiniz tüm
ailede ki karşı cins !?"

Dedim alay ederek, hepsinin yüzünde yapmacık bir gülümseme oluştu.

"Senin cinsinden yok çünkü sana bir şey soracağız,
annen ve ablanın kaldıramayacağı şeyleri"

Bu da ne kadar güçlü olduğumun anlamına geliyor galiba.
Kadın olarak omuzlarımda bu kadar yükün olması ve sonrada hastalanmam ...
Bir saniye,
bu neyin anlamına geliyordu ?
Eğer cidden bu düşündüğüm şey ise, nasil öğrendiler !?

"Senin ne hastalığın var kardeşim?"

"Ahah.. bir şeyim yok benim!
Biraz zayıfladım, o kadar!
Annemin abartılarına geldiniz sizde ..."

"Kızım !
Yeter artık bu kadar gizem,
bize her şeyi anlat !"

Diye gürledi babam, bir geri dönüşüm yok değil mi ?
Ama söylemeyecektim, istedikleri gibi zorlasınlar.
Evde ki bu şiddetli karmaşaya neden olamazdım...

"Hadi Ji eun, açıl, güven bize"

Dedi eniştem, Kai.
-Koskoca Exo'dan Kai :')-

"Uff bir şeyim yok dedim size! Abartmayın lütfen!
Gelmişsiniz ordu gibi, sıkıştırmayın beni!
Yoksa benim cinsimden gelen şahısları çağırırım !"

"Söyl-"

"IMDAAAAATTT!!!!!!"

Diye bağırdım tam bir deli gibi, cidden malım ben '-' .

"RAHAT BIRAKIN KIZIMI!!!!"

Diye bağırdı annem odaya girerken.
Üç şahıs da Annemin elinde ki terlikleri görünce hemen tüylediler ve yalnız kaldım.

Doğru muydu yaptığım?
Onlara söylememem doğru mu?
Sonradan pişman olacak miyim?
Yoksa iyi yaptım diye kendimle gurur mu duyacaktım?
Daha kötüleşene kadar söylemesem ne olur ki?
Yani o kadar batmadım ki kanserin içine;
öbür madurların yanına ....

Derin bir iç çekerek laptop'umu kucağıma çektim ve kitabımın olduğu dosyayı açtım.
Kitap yazıyordum, belki daha önce söylemişimdir.
Ikimizin hikayesini yazıyorum...
Tabi ki de kitapta ismini kullanmıyorum, 'minmin'
diye yazıyorum onu, birazcık benzesin diye.
Kitabı yayınlamama az kalmıştı aslında, burada son hamlelerini yapıp, koreye döndükten sonra yayınlayacaktım.
Tabii uçağın iptal olması ile beraber yayın da gecikecek.

Kanser olduğumu yazmıştım bile.
Tüm yaşadıklarımızı a'dan z'ye kadar birer birer yazdım.
Belki de ölüp giderim, hatıra kalır...
Yazmaya başladığımda kanser olduğumu bilmiyordum, o düşünceyle yazmadım yani aslında...
Kanser olduğumu yazmak ve yazamamak arasında çok tereddüt ettim,
çünkü yazdıysam;
Öğrenmesinin olasılığı gayet yüksekti ...
Ama o riski göze aldım bile .
Günlük gibiydi bu kitap benim için, insanlara anlatmadığımı bu kitaba anlatıyordum
-yazıyordum- ; çünkü insanların hikayemi duyduklarında ki acıma yüz ifadesi beni daha fazla karanlığa -o simsiyah , derin çukura- çekiyordu .
'Ah allah korusun'
'Çok geçmiş olsun'
'Senin yerine çok üzüldüm'
'Ahh senin yerinde olmak istemezdim!'
'Ne yapacaksın yani ?!'
'Yazık'
*yaşadıklarımı anlattığımda; sevgilisine daha yanaşma, sıkı tutunma*

Işte bu hepsi beni yerle bir ediyordu, daha siyah ediyordu ruhumu;
Kalbime daha fazla delikler açtırıyordu ...

Hepsini döktüm kitabıma ...
Tüm duygularımı, düşüşlerimi, kalkışlarımı, hastalıklarımı....

Ölümüme kadar unutamayacağım Yoongi'yi,
her ne kadar bu yüzden ezik olarak bilinsemde.
O benim için hayattı;
her şeyimdi; tuttunduğum son daldı; sırtımı yasladığım duvar; aşık olduğum adamdı ..

(Don't) Go Away ! | Min Yoongi Or SugaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin