1.Bölüm

397 18 15
                                    

Her sabah olduğu gibi Murat yine erkenden kalkmış kahvesini yudumlarken evin terasından boğazı izliyordu. Düşünceliydi. Yine aklı bu hafta gerçekleşecek bir ihaledeydi. Murat kafasında bunları düşünüp dururken telefonuna gelen mesajla düşüncesinden ayrıldı ve kanepenin baş ucunda duran telefonuna doğru yöneldi.
"Ortak ben şirkete geçiyorum önemli gelişmeler var sen de vakit kaybetmeden çık evden"
Murat mesajı okur okumaz ihaleyle ilgili olduğunu anlamıştı. Hemen ceketini giyinip şirkete gitmek için evden çıktı
Zühre yine ailesi için güzel kahvaltı sofrası hazırlamıştı bile. Zeynep çoktan uyanmış ve şirkete gitmek için artık hazırdı
"Kızım öyle aç gitme gel bişeyler atışdır öyle gidersin" dedi Zühre . Zeynep aynada saçını parmaklarıyla tarayıp düzeltirken bi tarafdan da annesine cevap verdi : "Geç kaldım anne şirkette yerim size afiyet olsun"
"Kendine hiç dikkat etmiyor bu kız eriyip gidecek" söylene - söylene çıktı Rıza banyodan.
"Kendi şirketini kurmak için çalışıyor Rıza. Kaç senedir bunun için uğraşıyor"
"Bişey demiyorum ki açsın açmasına da kendine de dikkat etsin"
Murat şirkete varmıştı. Asistanına Onur gelince odasına uğramasını söyledikten sonra günlük planlarının üstünden geçmeyi de aksatmadı. Yarım saat işle oyalandıktan sonra Onur da şirkete gelmişti sonunda. Tabi ilk iş olarak Muratın odasına geçmişti
"Hayırdır kardeşim noldu? Nedir önemli gelişmeler?" Meraklı bakışlarıyla sordu Murat
Hiç vakit kaybetmeden cevap verdi Onur : " Arkizon şirketle kapıştığımıza değdi sonunda"
"Nasıl?" Şaşırmış gözlerle baktı Onur'a
"Sarte şirket'le Arkizon şirket bizim gibi anlaşmazlık yaşıyorlar. Sarte şirketle anlaştım ihalede bizim ileri sürdüğümüz projeye oy verecekler
"Güzel , çok güzel" masum gülümsemesi sakallarının altından bile belli oluyordu.
Murat ve Onur bu proje üzerinde konuşurken telefonun çalmasıyla duraksadı Murat. Telefona baktı. Arayan abisi Muzaffer'di. Elindeki işini bırakıp hemen telefonunu açtı
"Abi nasılsın?" Diyerek konuşmaya başladı Murat
"İyiyim kardeşim. Hemen görüşmemiz gerek Murat. Çok önemli" dedi Muzaffer
Kaşlarını çattı Murat meraklı mimik sardı suratını
"Hayırdır abi kötü bişey mi oldu?" Sordu Murat
Muzafferden yanıt gecikmedi : "Buluşalım konuşuruz. Bizim hastahanenin köşesindeki Elmas kafede buluşalım mı?"
"Olur. Yarım saate ordayım" diyerek telefonu kapattı Murat.
"Hayırdır Murat?" Meraklı şekilde sordu Onur.
"Bişey var ama bilmiyorum. Çıkmam lazım sen halledersin geri kalanını Onur" dedi ve ceketini giyindi. Telefonunu cebine koydu , elini sakalında gezdirdikten sonra çıktı odadan telaşlı şekilde
     "Ablaların bitanesiii" sesi çınladı Nefise'nin kulağında
Arkasına döndüğünde Zeynep'i gördü ve sevinc'i yüzüne yansıdı Nefise'nin
"Deli kız ne işin var senin burda?" Şaşırmışlığından ziyade sevinç'le sordu Nefise
"Müvekkilim'in yanından geliyordum bi uğrayıp çayını içeyim dedim"
"İyi yaptın hadi geç otur ben hemen geliyorum"
Zeynep masaya geçince ilk yaptığı şey masadaki çiçeği alıp konuşmaya başlamak oldu. Narin ve bir o kadar beyaz tenli elleri sanki sihirli değenek gibiydi. Dokunduğu an çiçek'ler canlanıyordu sanki. Zeynep Çiçeklerle konuşmaya dalmıştı. Nasıl dalgınlıksa ablasının geldiğinin farkında bile değildi.
"Kıskanıyorum ama. Benden çok çiçeklerle konuşuyorsun" dedi Nefise şaka edercesine.
"Aman abla alemsin ya" diye yanıtladı Zeynep
"Şirket açma işleri ne durumda?"  Diye sordu Nefise
"Bazı mekanlar buldum. Ama ben anlamam öyle pek ısı kurumundan falan. İşinin ehli bir mimar bulucağım gidip bakalım. Kafama uygun biri olursa anlaşacağım" diye yanıtladı Zeynep
Çayını yudumlarken bir tarafdan da cam'dan dışarıyı , ama en çok insanların hayatını izliyordu Zeynep. Telefonun çalmasıyla irkildi birden. Arayan Müvekkiliydi
"Alo Merve hanım?"
"Zeynep hanım görüşe bilirmiyiz müsaitseniz?"
"Olur tabi ben şirkete geçiyorum siz de oraya gelirsiniz" dedikten sonra telefonu kapatıp ayaklandı Zeynep. Ceketini giydi çantasını aldı fincandaki çaydan bir yudum aldı ablasının yanağını öptü ve "akşam görüşürüz abla" deyip çıktı
    Abisiyle görüşeceği saat gelmişti Murat'ın arabadan indi ve Kafeye doğru yol aldı. Telefon'u çıkarıp abisini arayacağı sırada burnuna çalınan kokuyla duraksadı Murat. Arkasına döndüğünde yanından geçen kızı gördü. "Bu koku" diye mırıldandı Murat kendi - kendine. Abisinin aramasıyla ayrıldı daldığı hayalden. "Abi geldim ben kafeye giriceğim şimdi." Dedi Murat
"Tamam aslanım sen geç ben de geliyorum"diye yanıtladı Muzaffer.
    Artık kafe'ye gelmişti Murat. Kahve sipariş ettikden sonra arkasına yaslandı ve kafasına takılan o an'ı düşünmeye başladı
"Kahveniz" Nefise'nin sesiyle takıldığı an'dan ayrıldı Murat
"Teşekkür ederim "demekle yetindi
    Kahvesini yudumlarken bir el dokundu omzuna
"Naber aslanım?" Dedikten sonra masaya geçti Muzaffer
"Ben iyiyim de sen nasılsın abi? Sesin kötü geliyordu?" Meraklı ses tonuyla sordu Murat
"Hatice hanım" dedi ve yutkundu Muzaffer
"Hatice?" Meraklı bakışları Muzafferin üzerine doğru yöneldi
"Annemiz. Vefat etmiş. Bütün mirasını bize bırakmış. Avukat aradı bugün. Bizimle görüşmek istiyor"
Donuk kaldı Murat. Annesi ölmüştü. 22 senedir görmediği annesini kaybetmişdi. Canı o kadar çok yandı ki. Masanın üzerindeki elini yumruk yaptı sert biçimde sıktı. Annesini kaybetmişdi ama üzülmüyordu buna. Çünkü zaten 22 sene önce kaybetmişdi onu. Canını yakan tek şey yıllar sonra annesiyle ilgili haber almasıydı
"Murat iyimisin?"  Muzafferin Sesiyle irkildi Murat.
Gözleri dolmuş ve bedeni buz kesmiş bi biçimde konuşmaya başladı Murat :
"Utanmadan bize miras mı bırakmış? Bizi terk etmiş bir kadın asla benim annem olamaz abi! Onun parası  ,  pulu , mirası bana lazım değil. Eğer istersen sen ala bilirsin. Ama ben kabul etmiyorum" kaşları çatılmış sinirli şekilde söyledi Murat.
"Kabul etmemiz için söylemedim zaten. O kadını ben de hayatımdan sildim. Sadece mirası def etmek için avukat'a ihtiyacımız var" vurguladı Muzaffer .
"Tamam ben bir avukat ayarlayıp halledeceğim bu işi" dedikten sonra kahvesinden bir yudum aldı Murat
"Ben bi lavaboya gidip geliceğim sen bana da bi kahve söylersin tamam mı?"
"Tamam abi"
Muzaffer lavaboya geçecekken mutfakta pasta süsleyen Nefiseyi görür. Hayatında ilk kez tüm vücudunun alev aldığını hiss etti. Kalbi o kadar hızlı çarpıyordu , elleri öyle terliyordu ki hiç anlam veremiyordu o anki durumuna. Ama hayranlıkla Nefiseyi izliyordu.
Nefise arkasına döndüğünde Muzafferi karşısında görünce korktu
Muzaffer hemen yanına giderek "iyimisiniz?" Diye sordu
Sağ elini kalbinin üzerine koyup sol eliyle masaya yaslandı Nefise.
"İyiyim. Bir an karşımda görünce sizi korktum sadece" dedi Nefise
Muzaffer hemen masadan sürahiyi alıp bardağa suyu doldurdu ve Nefise'ye uzattı
"Özür dilerim ben korkutmak istememişdim" dedi üzülerek Muzaffer
"Önemli değil" yaslandığı masadan ayrılarak saçını arkaya atarak sordu Nefise :
"Bişey mi lazımdı?"
"Evet ben şey"
"Ney?" Sordu Nefise
"Lavabo. Lavaboyu sorucaktım" tıkınarak dedi Muzaffer
"Hemen karşıdaki kapı" gülümseyerek cevap verdi Nefise
Muzafferle konuşmasından sonra işine dönen Nefise gizlice hayranlıkla onu izleyen Muzafferin farkında değildi
   Muzaffer lavaboya gittikden sonra masaya döndü ve kahvesini göremeyince sordu
"Hayırdır oğlum söylemedin mi kahve bana?"
"Yok abi kimse çıkmadı söyleyeyim" diye yanıtladı Murat
Nefisenin mutfaktan çıktığını gören Murat "pardon bi kahve ala bilirmiyiz? Sade olsun lütfen " dedi
Murat ve Muzaffer konuşmaya devam ederken Nefise elinde kahveyle masaya doğru geldi.
"Ben en kısa zamanda avukat bulucağım sen merak etme abi" dedi Murat
Muratın bu lafını duyan Nefise tereddüt ederek "pardon kulak misafiri oldum ama avukat mı lazım?" Diye sordu Nefise
"Evet?" Meraklı bakışlarıyla sordu Murat
"Benim kız kardeşim avukat. Eğer isterseniz onu size yönlendire bilirim" dedi Nefise
"Olur belki işimize yarar" dedi Muzaffer Murata bakarak
"Olur siz kartımı lütfen kardeşinize verin benimle iletişime geçsin " dedikten sonra cebinden cüzdanını çıkardı ve içinden şirket kartını çıkarıp Nefiseye verdi
Nefise kartı alıp giderken Muzaffer çoktan Nefise'ye dalmıştı
Bu durum Muratın gözünden kaçmadı
"Abi? Hayırdır?" Alaycı tavırla sordu Murat
"Ne? Ne hayırdır?" Sordu Muzaffer
"O nasıl bakıştı öyle? Aşk kokusu falan geliyor burnuma ama?"
"Yok be oğlum ne aşkı abartma. Ben şu avukat şeysini düşünüyorum" dedi Muzaffer
"Hı hı abi evet" dedi gülerek Murat
Muzaffer kaşlarını çatarak Murat'a bakıp kahvesini yudumladı
Murat saate bakınca şirkete geç kaldığını anladı.
"Abi benim gitmem gerek geç kalıyorum toplantım var" dedi Murat
"Tamam aslanım akşam işin olmazsa görüşürüz" diye yanıtladı Muzaffer
Murat ayağa kalkıp ceketini giydikten sonra kasaya yaklaştı ve hesabı ödeyip çıkarken abisine göz kırptı ve
"Hallettim" diyerek çıktı
  Murat kafeden çıkarken hızlı adımlarla yürümeye başladı. Toplantıya yetişmek için değildi bu telaşı. Zeyneple karşılaştıkları yere bir an önce ulaşıp onu tekrar göre bileceğini umut ederek gidiyordu. Fakat umut ettiği gibi olmadı. Zeynepi göremedi orda. Ama derin bir nefes aldı. Ciğerlerine dolsun Zeynep'in kokusu diye. Aldığı koku Zeynepin kokusu değildi ama. Boş bi havaydı
"Yüzünü bile göremedim. Kimsin sen acaba. Kimmm?" Diye sorguladı kafasında kendi kendine Murat

Aşk'ın kokusu♥️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin