5.Bölüm

141 20 8
                                    

    Nefiseyle burun-buruna gelmek Muzaffer'i heyecanlandırmıştı . Burnuna dolan vanilya kokusu Nefise'ye aitti ve bi anlık Muzaffer kokuyla beraber Nefisenin de ona ait olmasını istemişti ama Nefisenin konuşmasıyla bu güzel rüyadan uyanmıştı Muzaffer. "Önemli değil ya bant bulur hallederim ben"
Nefisenin elini sımsıkı tutan Muzaffer bırakmak istemezken Nefiseyi ürkütmemek için pamuk tenli elindeki yaranın üstüne mendili koyduktan sonra geri adım attı Muzaffer. "Ciddi bişey yok zaten. Ben de iznini isteyeyim " kalmasının bi yararı olmadığını düşünen Muzaffer istemeyerek de olsa kafeden ayrılmıştı.
Gerizekalı mısın kızım sen? Adam masum bakışlarıyla sana bakarken sen "hallederim ben" diyosun. Doktor kızım o! Git kapat bakalım o yarayı. Kendi-kendine konuşurken diğer yandan da yarasını kapatmak için bant arıyordu Nefise.
* * *
     Aklımı kaybedecek gibi olmuştum. Öpmüştü beni. Tamam masumca teşekkür öpücüğüydü ama etkilemişti beni.
    N'aptım ben ya?! Gerçekten artık kendime hakim olmam lazım. Tamam adam kibarlık etmiş çiçek almış da öpmek ne? Teşekkür etsene!
  "Kusura bakma Murat. Aniden oldu yani ben ne yapacağımı şaşırdım o yüzden refleksti yani"
Ah be güzelim. Söylemeseydin keşke. Keşke büyüyü bozmasaydın. Aklından bunları geçiren Murat "Önemli değil" demekle yetinip yutkundu. "Yemek yiyelim mi?" Cazip teklifti aslında. Murat'la biraz vakit geçirmek güzel olur diye düşündüm ve "olur" dedim. Hemen çantamı alıp çıktık ofisten. Yolculuk sürecinde radyodan şarkı dinleyip ara-sıra saniyelik konuşmalar yaptık. Murat sadece susuyordu. Ya da susmayı tercih ediyordu bilmiyorum. Ama bunun bir sebebi olmalıydı. Restorana vardığımızda bunu sorucaktım. Şimdi dikkatini yoldan çekmesini istemiyordum.
* * *
    Sonunda bant bulmuştum. Gerçi ne işe yarayacaktısa bu saatten sonra. Yemin ederim adam benden Nayif ya. Elimi sardıktan sonra çiçekleri yeni vazoya yerleştirip kafenin her köşesinden görünen bir yere koydum ve işime geri döndüm. Tabi aklım hala Muzafferde kalmıştı ama bu yeni bişey değildi. Son zamanlar aklımda hep o vardı. Nedensiz , sebepsiz .... Sadece o. Neyse ki Muzafferi düşünerek işime geri dönmüştüm.
* * *
    Bana karşı bişey hiss etmiyor belli. Ama bu benim onu düşündüğüm zaman kalbimin luna parktaki Kamikaze'ye binmiş çocuğun yaşadığı heyecanı yaşadığım gerçeğini değiştirmez. Eli nasıl oldu? Canı çok yanıyor mudur acaba? Off düşünmeden edemiyorum. Ben burda hanımefendi için deliye döneyim , ama biz onun umrunda olmayalım. Sırf bak bu yüzden aşık olmamak lazım. Odasında gezinen  Muzafferin delice düşünceleri hemşirenin ameliyata çağırmasıyla son buldu.
* * *
    "Neden yol boyu hep sustun?" Merakına yenik düşüp sormuştu Zeynep. Hiç beklemiyordu Murat aslında bu soruyu. Şimdi ne cevap verse ki? Annem bizi bırakıp gitti ben de o günden aşka ve kadınlara nefret ettim ama seni tanıyınca bozuldu yeminim mi desin?  Kısa süre düşündükten sonra Murat " bizim şu dava işini düşünüyordum" diyerek lafı geçiştirdi. Karşısında işkolik bir adam olduğu için Zeynep buna inanmıştı. "Neden kafana takıyorsun ki? Merak etme hall olur. Sıkma canını" Teselli ederek ortamı düzeltmeye çalışıyordu Zeynep. Hayatının 180 derece değişeceğinden habersizce.
Uzun süre göz-göze baktıktan sonra Murat'ın söylediği Zeynepi düşündürmüştü. "Gözlerin bana çok eskileri andırıyor" bu ne demekti şimdi? Evet yeni tanışmalarına rağmen bir-birlerini sanki yıllardır tanıyorlarmış gibi ama bu hiss çok garipti.
* * *
    Nefise kafedeki işlerini bitirdikten sonra kimsenin gelmediğini görünce bugün erken paydos yapmaya karar verdi. Ceketini ve çantasını aldıktan sonra sehpanın üzerindeki anahtara elini attığında Muzafferin mendilini gördü. Üzeri kan olmuştu. Nefise onu eline alıp sandalyeyi çekti ve çimen yeşili gözlerini kafenin köşesine dikti. Muzafferin gelmeyeceğini bile-bile dakikalarca o yola baktı. Kafasında 1001 türlü hayaller dolaşırken kendini bu hayalden alı koydu ve kafeden çıkarak eve doğru yol aldı.
* * *
Ameliyatın nasıl geçtiğini anlamayan Muzaffer kafasında hep Nefise'yi düşünerek odasına doğru geldi. Saatin geç olduğunu gören Muzaffer kıyafetlerini değiştirip çantasını topladı ve çıkmaya artık hazırdı. Elini askıya atıp ceketini alacakken ceketinin sol yanındaki kısmının mendilinin olmadığını gördü. Ceketi eline alıp odasındaki hasta kontrol'ü yatağına oturan Muzaffer ceketin sol yanı'nın boş kısmına bakarak gözleri derin hayallere daldı. Gerçek olmayacağını sandığı ama o günlerin çok yakınlarda olduğu hayaller. Bi süre güzel hayaller kuran Muzaffer artık gerçek hayata dönerek ceketini giydi ve odasından çıkarak eve gitti.
* * *
   "Seninle vakit geçirmek çok güzelmiş" gün sonunda Murat'tan böyle laf duymak Zeynep'i sevindirmişti. Zeynepin gözünde Murat İşkolik , hırslı , kuru ve bir o kadar da muhteşem adamdı. "Nerden aklına geldi bu?" Gözleri ışıldayarak Murat'a baktı Zeynep.
" Aklıma değil kalbime geldi. Ben şimdiye kadar hiçbir kadınla böyle saatlerce vakit geçirmedim biliyor musun?.. Hep iş hep Abi'm ve Onur. Ben hayatıma kimseyi almadım. Bide küçükken yetimhanede bir arkadaşım vardı. Sonra ayrıldı o yurt'tan. İzini kaybettim. Ben hiç aşık olmadım" Zeynep'in kaşları çatılmışdı. Nasıl? Şimdiye kadar kimseyi sevmemiş mi bu adam? 
"Annem bizi bırakıp gittiği gün kadınlara nefret ettim. Kadınlara da , aşk'a da. Ama şimdi.." Zeynep konuşmanın nereye gittiğini anlamadan Murat'ı izliyordu. " Ama şimdi sen varsın. Sayende kadınlara nefret etmiyorum. Hayata farklı pencereden bakma şansım varmış ama bunu senin sayende fark ettim. O yüzden Zeynep , sen benim için her zaman özel olarak kalacaksın"
Murat'ın bu sözleri Zeynep'in hoşuna gitmişdi. Gülümseyerek Murat'ın gözlerine baktı Zeynep. Uzun süre bir-birlerine bakan iki aşık bir-birlerinin bakışlarında kayboldular.
* * *
Nefise eve vardığında yemek yemeden odasına geçti. Sırt üstü kendini yatağa attıktan sonra avucunda sımsıkı sakladığı kanlı mendile baktı. Ayaklanıp lavaboya geçti ve mendili yıkamaya başladı. Yıkayıp kuruladıktan sonra iki eliyle mendile sımsıkı sarılıp ceyn pozisyonunda yatağa uzanan Nefise avuçlarının arasındaki mendili köprücük kemiğinin üstüne bastırıp Muzaffer'i düşünerek uykuya daldı.
*  *  *
Sabah uyanınca Zeynep ilk iş Nazan Kansu isimli müvekkilinin davası için adliyeye yol alırken Nefise de Muzaffer'in mendilini çantasına atıp önceye hastaneye sonra kafeye geçicekti ama pasta siparişi geldiği için öncelikli olarak kafeye geçti. Öğlene kadar kafede zaman geçiren Nefise mendili aldığı gibi hastaneye geçti. Muzafferin odasının önüne geldiğinde "İnşAllah ameliyatta değildir" düşünerek kapıyı çaldı ve açtı. Kimsenin olmadığını görünce geri döndüğünde kehribar renkli gözlerle karşı-karşıya geldi. Tüm vücudu heyecandan kasılmaya balkayan Nefise sol tarafdan kayıp çıkarak "Muzaffer" diyerek yutkundu. "Hayırdır Nefise bişey mi oldu?" Tedirgin halde sordu Muzaffer. Eli ile bağlı olduğunu düşündü. "Gel odama geçelim" odaya geçtikden sonra Nefise "yok bişey olmadı bende bi emanetin var onu vermeye geldim" şaşırmışcasına baktı Muzaffer. Ta ki Nefise mendili çıkarıp sallayana kadar.
    "Kusura bakma dün o telaşla bende kalmış. Yıkadım mis gibi oldu" konuşa-konuşa mendili yerine yerleştirdi. "Tamam yerini buldu" dedi Nefise.
   Masum bakışlarını Nefisenin çimen yeşili gözlerine dikti Muzaffer. Sol eliyle Nefisenin sol elini kalbinin üzerine koyan Muzaffer " Senin de yerin burası. Peki sen yerini ne zaman bulacaksın?" Dedi. Bu kelimeyi hiç beklemiyordu Nefise. Ne diyeceğini bilemez halde Muzaffere baktı. " Bişey demiycek misin Nefise?" Muzaffer kaşlarını hafif çatarak kehribar renkli gözlerini Nefisenin yüzünde gezdirdi. Nefise sağ eliyle Muzafferin sağ elini kavrayıp sol  tarafına koydu. "Benim yerim gibi senin de yerin belli. Peki sen yerine geçmek istiyor musun?" Sevinçten gözleri ışıldayan Muzaffer "Herşeyden çok isterim" diyerek alnını Nefisenin alnına yasladı Muzaffer.
"Olduğumuz yerden hiç gitmeyelim" Nefisenin bu sözcükleri karşısında Mızaffer dudaklarına kondurduğu sevgi ve özlem dolu öpücükle yanıt verdi...

Aşk'ın kokusu♥️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin