Salona indiğimde Meli kahvaltı sofrasını hazırlarken buldum.Zaten bu hayatta anlaşabildiğim nadir insanlardan biriydi.Anneme göre en azından beni daha çok anlıyordu.Birden gözüm aynaya çarptı. Gözlerimin şiş olması hiçte umrumda değildi. Ah,fakat babamın beni sorguya çekme faslı vardı.Dün geceden beri çok dalgındım ta ki babamın eğilip yanağıma bir buse kondurmasına kadar.
-Günaydın prensesim.
-Günaydın. Demekle yetinmiştim,asıl potu kırmıştım bile süpersin İzgi(!)
-Bak bakayım sen bana? Ne bu soğu- bir dakika gözlerin?
-Bugün kızını rahat bıraksan olabilir mi baba? Her insanın sorunları olabilir benim bile -keyfim yerinde olmasa bile egoist halimden bişey kaybetmemiştim-. Bu arada bugün Sinem'le kafa dağıtacağım seni seviyorum.
-Bir şey demedim bayan ukala, bari kahvaltını-
derken çoktan odama gitmiştim. Tamam dün gece berbat hissetsem de sadece bir rüyaydı öyle değil mi? Bugün yeni birgündü. Keyfimin yerine gelmesi için dışarı çıkmam lazımdı. Plansız iş yapmama gibi bir huyum olmasını hep sevmişimdir.
Gönderilen:Sin ♥
-Sinem David'de buluşalım
Cevabını beklemeden cebime attım telefonu.Sinem en yakın arkadaşımdı olmayan kız kardeşimdi. Ne zaman zor zamanlar yaşasam ilk onun haberi olurdu. Egoist kişiliğim bir yana benim Sinemle ayrı bi dünyam vardı. Ya da egoistliğimi bi ona taslayamıyordum.
Ah,hep o şebekliği yüzünden.
Havanın güzel olması işime yarayacaktı.Güzel havalarda mutlu olmuşumdur hep.Kot jeans şortumu salaş beyaz t-shirtimin altına geçirdim. Saçlarımın sarı oluşu güneş altında daha çok göz alıyordu,bunu hep sevmişimdir. 10 dakikalık bi fönle baya işe yarar bir hal almıştı.
Gözlerime çok makyaj yapmayı sevmediğim için eyelinerle yetinmiştim,mavi gözlerimi daha çok ortaya çıkarıyordu,parlatıcımı da sürdükten sonra sessizce evden dışarı kendimi attım.
Tamda beklediğim gibi Sinem boş bir masada oturuyordu. Oturmasına sevindim çünkü cumartesileri oturacak yer bulamayan mağdurlardan olmuşumdur. Sinem'le sıkıca sarıldıktan sonra onun tonlarca sorusuna "İYİYİM BİRŞEYİM YOK" demekten afakanlar basmıştı.
Karşı masadan bizi ölümüne kesenler-bir kaç abaza- rahatsız etmeye başlamıştı. İçimdeki çirkefi çıkarıp sataşırdım fakat içimden o bile gelmiyordu.O an durumun ne kadar vahim olduğunu farkettim. Sinem'i alıp kendimi taksime attım.
Sinem'in maddi durumu bana göre daha kısıtlıydı. Bu yüzden onun yanında alışveriş yapmayı sevmezdim. Ama bugün farklıydı.
-Sanırım annemin kalbini dün gece çok kırdım,hediye bakmalıyız.Hatta senin annene de hediye almak istiyorum hadi biraz gezelim.
-İzgi gerek yok öyle şeylere ama annene alacaksak gelirim.
-Kırk yılın başı içimden gelen birşey Sinem hem bak çok mutşuzum benim iştedikleyim olşuuuun. Sinem gülmüştü ve ben bunun tamam demek olduğuna emindim.
-Bir dahakine bebek taklidi yapma İzgi komik oluyorsun dedi kahkaha atarak.Sabahtan beri girmediğimiz mağaza kalmamıştı.Aslında Sin alışverişi sevmezdi ama benim için katlanıyordu.En sonunda bende yorulmuştum.Sabah da doğru düzgün kahvaltı yapmadığım için Sinem'i bulduğum ilk restoranta soktum.Gerçekten ikimizin iştahı çok fazlaydı. Sinemle fazla ortak yönümüz vardı.Yemeklerimizi yedikten sonra vedalaşıp Sinemi taksiye bindirdim.
Alışveriş yaparken çok yorulmuştum,kendimi yatağa atınca bütün yorgunluğum enseme binmişti.
Gene yanlızdım ve gene aklıma dün gece geldi. Kafa dağıtmam gerektiğini düşünürken telefonumun mesaj sesiyle irkildim.
Gönderen:Doruk
-Pencereden bir bakar mısınız hanfendi?
Doruk'tan gelen mesajın etkisiyle yüzümde neredeyse 2 gündür hiç görülmemiş bir ifade oluştu. Doruk bende hep farklıydı çünkü ben onunla büyüdüm,çocukluğumdu. Utanmadan hatırladığım geçmişimdi.
İyi de İzmir'den ne zaman gelmişti?Gene saçma sapan düşüncelere dalmıştım. Aptal İzgi çocuk pencereye çık dedi!
-Doruuuuuuuuk bunu yapma!
diye çığlıklara bulandığımda,bulandığım tek şeyin çığlık olmadığı idrak edebilmiştim. Kafama ardı arkası kesilmeyen su balonları geliyordu. Şoka girmiş olmalıyım kaçamıyorum bile.
Kaçmadım da ilk defa çocuklar gibi eğleniyordum.
Hoşgeldin Doruk,hoşgeldin çocukluğum,mutluluğum.
Doruk içeri girdiğinde sağlam bir yumruk indirdim sırtına ama o kadar tecrübesizdim ki canını yakamamıştım bile. Kickboksa başlayacağım bu fikir burda biyerde duradursun.
Gene bu düşüncelere dalmışken Doruk bana daha önce hiç bakmadığı bir şekilde bakıyordu. Çok farklıydı bu bakış. Tamam Berke'nin bendeki adı aşktı ama Doruk.. Ah,bilemiyorum. Bende ona baktığımda gözlerini kaçırmıyordu artık.
İkimizde gülmeden duramıyormuşuz bir kere daha anladık. O kadar özlemişim ki, her zaman ki gibi sımsıkı sarılmadan edemedim. Klasik Doruk,gene beni sırtına zorla alıp oturma odasına götürdü. Bu çocuğu seviyordum,çünkü onunla hapishanede bile olsam özgür hissedebiliyordum.
Zorla sırtından atlayıp kurulanmam gerektiğini hatırlattım. Yanağına bir öpücük kondurduktan sonra odama çıktım.
Hoşgeldin,beni bana getiren adam
