Hikayenin gecikmesi oldu :(( Yazdığım bölümü yanlışlıkla sildiğim için moralim bozuk. Telafi edeceğim bu gece 2 bölüm yazmayı planlıyorum. Sizi seviyorum^^
O korkuyla tedirginlikle nasıl yürüyüpte durağa kadar vardığımın farkında değildim.
Yağmurda ıslanan saçlarım gözlerimin önüne geliyordu,su damlaları rahatsız etmeye başlamıştı. Otobüs durağına vardığımda telefonumu yoklamaya başladım.
Hadi ama!Telefonum yok! Ne kadar da güzel bir gün(!)
Telefonum şayet okulda kaldıysa kimse nere gittiğimi bilmiyordu ve telefonumun içinde bütün özellerim vardı.
Durakta oturan teyzeler telaşlı halimden birşeylerin olduğunun farkındaydı.
-Ne oldu kızım iyi görünmüyorsun?
-Ah,telefonumu kaybettim. Bir iyilik yapıp bana telefonunuzu verebilir misiniz? dediğimde karşımdaki teyze hiç tereddürsüz telefonunu uzatmıştı.
Yolum uzundu,çünkü Sinem'in koleji taaaa İstanbul'un bir ucundaydı. Ama şanslıyım ki çıkışlarına yetişebiliyordum.
Telefon ıslak ellerimdeyken otobüs gelmişti.
Otobüse bindiğimde otobüs boştu,cam kenarına yerleşip telefon numaramı yazmıştım. Kısa bir süre çaldıktan sonra duyduğum ses içimi rahatlatmıştı.
-Buse,Oh! Sende olmasına o kadar çok sevindim ki. Im,ben İzgi telefonumu okulda unutmuşum akşam sana uğrar alırım.
-Tamam canım,bana emanet,diyip kapatmıştı.
Düşünmem gereken oldukça şeyler vardı öyle değil mi?
Ben Mert'in hayatını mı mahvetmişim?Hadi ordan! Daha bugüne kadar adam akıllı konuşmuşluğum bile yoktu.
Nasıl mahvetmiş olabilirim ki? En yakın arkadaşıyla olan bir ilişkim vardı sadece. Bu ona ne derece de zarar verebilirdi? Bu Mert konusu gerçekten ayrı bir ironiydi.
Dahası da vardı. Ben Berke'nin hayatını nasıl mahvetmiştim. İşte buna inanmam. İmkanı ve mümkünatı yoktu. Hatta mümkansızdı!
Bu konu aklıma baya bi takılmıştı. Takılmaya da devam edecekti. Kime ne derece de zarar vermiş olabilirim,anlam veremiyordum.
Kendimi düşündüğüm doğrudur ama bende ki bu umursamazlık kimsenin canını yakacak durumda değildi.
Hem biz Berke'yle birbirimizi seviyorduk. Ne bileyim bütün anılarım onlaydı mesela.
Ya da Berke sadece bende bir alışkanlık mıydı?
Kafamdaki sesi biryerlere vurarak susturmak istiyordum. Canımın acımadığını bilsem yapardım da.
Etrafıma bakındığımda yaklaştığımızı farketmiştim. Elimde duran telefon dikkatimi çekmişti. Geri vermeyi unutmuştum.
-Teyzecim çok teşekkür ederim,iyi günler,diyebilmiş ve zorla sırıtmıştım. Aynı tepkiyi vermişti.
Saçlarımı düzeltmeye başlamıştım. Çok çabuk kurumuştu gerçekten. Kendi saçım düz olduğundan çok hoş gözüküyordum. Makyajımda çok dağılmamıştı. Parlatıcımın üstünden bir kat geçtikten sonra hazırdım.
Ayağa kalktığımda üstüme başıma çeki düzen verip düğmeye yöneldim.
Eğilip baktığımda yavaş yavaş dağılmaya başlamışlardı.
Tam zamanında gelmişim diye düşünürken,okulun içine doğru yürüdüm. Bütün gözler bana yönelmişti. Demekki hala işe yarar haldeydim.