Sabah zar zor uyanabilmiştim. Uykuya doymuyordum artık. Sürekli uyuma isteği vardı üzerimde. Yataktan kalkmadım. Telefonu elime alıp biraz oyalandım. Bu ara aklımda sürekli Kayra'ya son defa sarılmak var. Ona son defa sarılmayı, öpüp koklamayı o kadar istiyorum ki.
Yatakta doğrulup Duha'yı aradım. Bir iki çalıştan sonra açmıştı. "Duha ne yapıyorsun? Sana bir şey soracaktım" diye direk konuya girmiştim. "Söyle Ece noldu?" Diye gevelediğinde onu uyandırdığımı anlamıştım. "Kaç gündür benim aklımda Kayra'ya son defa görüşelim diye yazmak var. Ona son defa sarılmak istiyorum. Dayanamıyorum. Biliyorum sevgilisi var ama sadece sarılmak iatiyorum. Ben onu çok sevdim. Son bir sarılmayı hak etmiyor muyum? Ne yapayım bilemedim sen söyle. " Tek solukta konuştuktan sonra cevabına hazırlanmak için derin bir nefes aldım. "Keşke yapsaydım diye pişman olmaktan iyidir kanka yaz söyle." Haklıydı. Yapmadığım için pişman olmaktan iyiydi. "Tamam kanka sonra konuşuruz. Çok sağol" dedikten sonra kapattım ve direk Kayra'ya yazdım. Son defa buluşmak, sarılmak istediğimi, o kadar anımızın hatrına kabul etmesini ve yanlış anlamamasını istedim. 5-10 dakika sonra yazdığında "seni anlıyorum. Tamam olur buluşalım" dedi. O kadar sevinmiştim, mutlu olmuştum ki anlatamam. 2 hafta sonraya sözleşmiştik. Onu çok özlemiştim. Onu dudaklarını, dokunuşunu, sarklışını o kadar özlemiştim ki, buluşma gününü iple çekiyordum. Ona sadece sarılacağımı söylemiştim ama dudaklarını, boynunu öpmeden nasıl duracağımı bilmiyordum. Sevgilisi var, evet ama ben de onu çok sevdim, çok özledim. Sevgilisi olduğunu bilmesem boynuna atlar; öpüp koklardım. Doyasıya severdim onu. Öyle büyük ki içimde ona duyduğum hasret. Sarılmak yetmeyecek sanki. Nasıl doyarım ki ona? İki yabancıyız artık. Her şey bitti. İnsan sevdiği birine nasıl uzak davranır? O artık beni sevmiyor. Ona kolay gelecek belki ama ben ona sarıldığımda, kokusunu içime çektiğimde nasıl duracağım ağlamadan? Nasıl dayanacağım ona dokunamadan, yüzünü sevemeden, öpemeden? İçim yanıyordu. İçim cayır cayır kor alevler içinde yanıyordu. Bir öpse, bir dokunsa razıydım her şeyi silmeye. Ama başkasını seviyordu. Yoktum artık onun için, içinde.Kahveleri yapıp odaya girdiğimde Duha beni bekliyordu. "Anlat haydi kızım. Ne oldu ne? Ne konuştunuz?" diye hararetle sorduğunda konuşmaları gösterip ağzını kapatmıştım. "E bu süper oldu" derken bir anda sarılmıştı. "Senin adına çok sevindim kanka depresyonun hafiflemiştir artık." "Valla öyle oldu bir anda kanka. Öyle hayvan gibi ağlamıyorum artık. Sanki beni seviyormuş gibi bıraktım ağlamayı, umutlandım ama sadece bana hâlâ değer verdiği için yaptığını biliyorum. Bu beni çok üzüyor tabi ama ona sarılacak olmanın düşüncesi bile yetiyor be Duha." Derin bir soluk verip elimi sıktığında yanımda olduğunu biliyordum.
Konuyu dağıtmak için gülümseyip "senin babanla aran nasıl?" Diye sordum. Duha sürekli babasıyla kavga ederdi benim gibi. Ama benim babamın aksine onun babası onu çoğu kez evden kovardı. "Kanka geçen yine kovdu işte ben de yine teyzemlere gittim"
"Bu sefer neden?"
"Kanka her zamanki muhabbetler ya siktir et" diyip güldü. Anlatması için ısrar etmedim çünkü aşağı yukarı hep belliydi sebepler. Duha'ya ilgisizliği, sevgisizliği sürekli bir tartışma yaratıyordu. "Kanka paranı veriyor ya en azından ona bak" diyerek gülmüştüm. "Tabi oğlum o da olmasa boku yerdim artık" demesi ve beni destekleyip gülmesiyle ortamı düzeltmiştik. Birbirimizin her şeyini bilmek çok güzel. Hep birbirimizi desteklemek, yan yana olmak çok güzeldi.
Duha'yla biraz daha oturduktan sonra kalkmıştı. Ben de odama geçip uzanıp müzik dinlemeye başladım. Bir anda müzik kesilince telefona baktım. Yine özel numara arıyordu. Açtım. "Efendim" diye sorduğumda "Ece" dedi karşıdaki tok erkek sesi. Hafif heyecanını bastırmış olacak ki bu sefer "nasılsın" demişti. "Kimsin" diye sorduğumda karşı taraftan birkaç saniye ses gelmedi. "Senin karşına geçip seni seviyorum demeye cesareti olmayan korkağın teki" deyip telefonu aniden kapadı. Bir süre duraksayıp ne dediğini algılamaya çalıştım. Sonra sesini düşündüm. Kimdi acaba bu? Sesi tanıdıkta değildi. Fazla umursamadım. Kızlar bulmuş birini, bana şaka yapıyorlardır diye düşündüm ve müzik dinlemeye geri döndüm. Kayra'nın sevgilisi olduğunu öğrendiğimde ki çektiğim acıyı, ızdırabı düşündüm. Sinir krizi geçirip kendime zarar verişimi, ağlayışlarımı düşündüm. Onunla buluşmayı kararlaştırdığımız zamandan beri daha iyiydim. Sanki o zamanlarda ki gibi buluşacakmışız gibi hissetmiştim ama öyle olmadığını biliyordum. Bilmem kabullenmeye yetmiyordu. O kadar heyecanlıydım ki onu aylar sonra göreceğime, sarılacağıma... O dakikalar geldiğinde hiç geçmesin istiyordum. Ona sarıldığım anda kalmayı, zamanın akmamasını istiyordum. Düşüncelerim yavaşça kaymaya başlayıp uykuya daldığım sırada ani bir sesle yerimden fırlamıştım. Duha kapıyı çarpıp üzerime atlarken kaçamadım ve bir anda yuvarlanıp ikimizde yere düşmüştük. "Lan mal mısın hayvan!" diye bağırıp ona gelişi güzel vurduğumda Duha hâlâ gülüyordu. Sonunda gülmeyi kestiğinde "kalk hazırlan kahve içmeye gidiyoruz" dedi. Suratımı düşürüp "kanka babam izin vermez ki" diyip kalktım yerden. Onu da tutup kalkmasına yardım ederken "kanka ben hallettim o işi haydi sen hazırlan" dediğinde oldu o zaman bakışı atıp hazırlanmaya başladım. Üstümü başımı değiştirdikten sonra biraz da makyaj yapıp evden çıktık. Bu gece Duha kafamı dağıtmamda yardımcı olacak gibiydi. Kapıyı çekip evden çıktığımızda yüzümde bi gülümsemeyle Karşıyaka sokalarına doğru yürümeye başlamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camımdaki Buğu
JugendliteraturBeni düştüğüm kuyuya siz ittiniz. Şimdi uzattığınız iple kendimi asmama bir şey diyemezsiniz.