Jungkook Jin'i çağırınca Jin telaşla odadan çıkmıştı. Ben ise endişelenmeye başlamıştım. Yine bir adam öldürmelerinden korkuyordum. Peşlerinden giderken Jin bana dönmüştü
"Alya senin odan da kalman lazım." kafamı hayır anlamında salladım
"Bende geleceğim." diyerek önlerine geçtim ve bahçeye çıktım Yoongi'nin arkası bana dönüktü
"Y..Yoongi biliyorum bana sinirleneceksin a..ama ben artık bi..birilerini öldürmeni istemiyorum." birden bana dönmüştü
"Üzgünüm Alya ama bu benim için bir görev, anneme bir söz verdim."
"YOONGİ!" gözlerini benden kaçırmaya başlamıştı, ona sarıldım
"Lütfen sana yalvarıyorum yapma." beni kendinden uzaklaştırdı
"Kusura bakma ama..." yaşlar gözlerimden hücum ediyordu. Birden bir dizinin üzerine eğilmişti. Başımdan aşağıya gül yaprakları dökülmeye başlamıştı. Cebinden kırmızı kadife bir kutu çıkarttı. Kalbim göğüs kafesimi adeta kırmak için uğraşıyordu.
"Y..Yoongi." gülümseyerek kutunun kapağını açmıştı. Bütün zerafetiyle parlayan bir tek taş vardı.
"Alya, ben romantik şeykerden pek anlamam zaten bu şeyleri de Jin düşündü. Benimle evlenir misin?"
"Lanet herif yüreğime indiriyordun, tabiki de evet." ayağa kalkıp dudaklarıma yapışmıştı. Tutkulu bir şekilde birbirimizi öperken. Gül yapraklarını yukarıdan atan Jungkook bağırmıştı
"Aile var burada." ikimizde gülmeye başlamıştık. Yoongi ona orta parmağını gösterip tekrar beni öpmeye başladı.
***
Bir saattir yatağımda tepiniyordum, elimdeki tek taş beni resmen büyülemişti. Saat tam olarak 01.54'dü ama heyecandan uyuyamıyordum. Birden kapım çalınmıştı, kendime gelip seslendim
"Gel!" Taehyung kafasını kapıdan uzatmıştı elinde de yastık vardı
"Alya yenge, sana bir şey söyleyeceğim." kafamla onayladım
"Şey bir gece seninle kalabilir miyim? Jimin'in yanına gittim ama yanında Doo Yong vardı. Jungkook'un yanına gidince de uykulu olduğu için bana yumruk attı, Jin oyuncakları ile uyuyor, Namjoon çok horluyor. Yoongi'de bana sövdü." gülmeye başladım
"Tamam ama Yoongi sabah kalkınca seni gebertecek biliyorsun değil mi?" kafasıyla onayladı. Birden yere uzandı
"Orada mı uyuyacaksın."
"Evet, ölmek için çok gencim." gülümseyerek, yorganımın birazını yere sarkıttım
"üzerini ört bari." yorganı üzerine çekip gözlerini kapattı. Bende ondan sonra uykuya dalmıştım.
***
Yüzüme vuran soğuk ile gözlerimi açmak zorunda kalmıştım. Üzerimde sadece ince bir sıfır kol atlet ve şort vardı. Üzerimde yorgan yoktu çünkü alttaki bir fare hepsini kendi üzerine almıştı. Tam yerimden kalkacakken Yoongi sinirle içeri girmişti
"Nerede lan o sikik Taehyung." şaşakınlıkla ona bakıyordum
"Birde yarı çıplaksın." beni kolumdan tutup havaya kaldırdı yerdeki yorganı çekip üzerime sarınca Taehyung'da yuvarlanarak yorganın arasından düşmüştü ama hâlâ uyuyordu. Yoongi Taehyung'u yaklarından tutup kaldırmıştı. Taehyung uyku sersemi bir şekilde Yoongi'ye bakıyordu
"Ya Hyung ne oldu?"
"Ne mi oldu? Benim sevgilimin odasında ne arıyorsun?"
"Ya Hyung akşam korktum, siz de beni yanınıza almadınız." üzerimdeki yorganı atıp İkisini ayırdım
"Yoongi, yapma lütfen, zaten yerde yattı." Taehyung'a gitmesini işaret etmişti, Tae de yastığını alıp odadan çıkmıştı. Aramızda uzunca bir sessizlik olmuştu
"Yoongi." birden bana döndü, gözümü kapatıp açıncaya kadar beni yatağa yatırmıştı. Yorganı üzerimize alıp bana sarıldı
"Sakın ona bir daha izin verme." ellerimi saçına atıp okşamaya başladım.
"Ama çok masum gözüktü bana." kaşlarını çatıp bana biraz daha sokuldu
"O hep öyle gözükür inanma ona." gülümsedim ve dudaklarına öpücük koyup uzaklaştım. Birden telefonum çalmaya başladı. Yatakta doğruldum, annem arıyordu
"Yoongi annem arıyor." kafasıyla onaylayıp odadan çıktı
"Efendim anne."
"Kızım ben baban." nedense biraz tedirginleşmiştim
"Ne oldu baba?"
"K..kızım annen fe..fenalaştı, lütfen Türkiye'ye dön." telaşla yataktan fırladım
"Peki şuan iyi mi?"
"Ha..hayır kızım durumu ciddi, havalimanına git ben biletini alırım."
"Tamam baba." telefonu kapatıp üzerime iki üç parça bir şey giydim. Koşarak aşağıya indim
"Yoongi biraz acele olacak ama benim Türkiye'ye dönmem gerek annem fenalaşmış." oturduğu koltuktan kalktı
"Bende geleyim mi?" başımla reddettim
"Hayır Yoongi beni havalimanına bırak yeter." kafasıyla onaylayıp arabasını hazırlamaya gitti. Bende kapının önünde onu bekliyordum, gelince arabaya bindim
***
Havalimanına varınca, telaşla arabadan indim. Yoongi'de benimle gelecekti ama telefonu çalmaya başlamıştı"Hoseok arıyor." onu beklemeye başladım telefonu açıp konuşmaya başladı
"Ne demek vuruldu, nasıl vuruldu? Dalga mı geçiyorsun? Tamam kapat geliyorum." yanıma geldi
"Tatlım, Jungkook vurulmuş." şaşkınlıkla ona baktım
"Nasıl?"
"Bilmiyorum ama sen git ben senden sonra gideceğim."
"Hayır Jungkook'un yanına git. Ben tek başıma hallederim."
"Emin misin?" kafamla onayladım ve yanağından onu öptüm
"Eminim hadi git." arkasını dönüp koşmaya başladı. Bir de acil bir durum yok diyordu şapşal. Bende biletimi alacağım yere gittim
"Adım Alya......... (Soyadı bulamadım dndnx) benim adıma bilet alınmış olması lazım." kadın kafasıyla onayladı
"Ama ondan önce arka tarafta biri sizi bekliyor onun yanına gitmelisiniz." biraz saçma gelmişti ama belki babamın tanıdığıydı. Hızla arka tarafa gittim ama bir insan zerresi bile yoktu. Birden ağzımın kapatılmasıyla tepinmeye başladım ama bir işe yaramıyordu daha sonra da büyük bir karanlık...
Bebişlerim vote ve yorum atınnnnnnnnn❤❤❤
Sizi sefiyom 😍😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Wood (Min Yoongi)
Fanfiction"Evet seni deli gibi seviyorum Bay odun Min Yoongi." "Evet seni deli gibi seviyorum Bayan Çatlak Alya."