Sabah üzerimden tren geçmiş gibi hissediyordum. Lanet telefon durmadan ötüp duruyordu sinir kat sayım artarken alarmı kapattım. Ne demeye alarm kurmuştum ben ki bu saate? Birden olduğum yerde sıçradım, sıçmıştım kesinlikle bugün iş görüşmem vardı ve saat yedi benim tam tamına sekizde orada olmam lazım koşarak dün akşam çıkardığım kıyafetlerimi elime alıp giyinmeye başladım. Şuan dün akşam gece geç saate kadar kıyafet seçtiğim için kendime teşekkürlerimi sunuyordum. Yaşasın ben, kıyafetlerimi üzerime giyip kafamı da açık bıraktım bence gayette iş görüşmesine giden bir tipe benziyordum
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hızlı bir şekilde evden çıkıp koşmaya başladım. Taksi ararken ayağım taşa takılınca boylu boyunca yere yapışmıştım. Sinirli ayağa kalktım ve üzerime baktım Allah'ım resmen pantolonum yırtılmış ay bana bir şeyler oluyor. Ne kadar pahalıydı bu haberin var mı? Birden aklıma iş görüşmem geldi ve pantolonu umursamadan yürümeye başladım çok geçmeden gözüme bir taksi kestirince hemen taksiyi durdurdum. Arabaya binip adres verdikten sonra bacağımdaki yırtığa baktım ve mal gibi gülmeye başladım. Taksici de bana abla bence sen şirkete değil psikiyatriste git. Der gibi bakıyordu. Sonunda beni bir şirketin önünde bırakınca şaşkınlıkla şirkete baktım amma da büyüktü. Benim babamın ki bile bunun yanında minicik kalırdı. Kendimi toplayıp içeri girmek için hareketlenince demir gibi bir kol beni durdurdu. Şu mafya tarzı korumalardandı
"Sen de kimsin?" seslice yutkunduktan sonra bozuntuya vermemeye çalışarak konuşmaya başladım
"Be..ben şirket ile iş görüşmesine gelmiştim." adam gözlerini kısıp beni baştan aşağıya süzdü, bacağımın üzerindeki yırtıkta biraz oyalandığına yemin edebilirim. Tam bir rezillik.
"Bir dakika bekleyin teyit etmem gerek." içeri girip bir kaç dakika birşeyler yaptıktan sonra yanıma geldi
"Geçebilirsiniz." omuzlarımı kaldırarak yürümeye başladımve kibirle yanından geçtim. Sanki adama yalan borcumuz var ya. Şirketten içeri girdiğimde ağzım beş karış açık kaldı ben ne tarafa gideceğim şimdi? İnsanlar neden telaşla etrafta koşturuyor? Yanımdan geçen ve ayrıca telefon ile konuşan birini durdurdum kadın benimle uğraşamayacak gibiydi
"Bir saniye hanımefendi telefon konuşması yapıyorum." dedikten sonra konuşmaya devam etti
"Ne demek Bay Min havalimanında hani daha bir hafta daha gelmeyecekti burası çok karışık eğer görürse bizi mahveder." anlaşılan Bay Min dedikleri adam Ceo' ydu ve biraz hırçın biriydi. Herkes ondan korktuğuna göre
"Tamam kapatmam lazım buradaki işleri halletmem lazım." kadın telefonu kapatıp bana baktı
"Sen kimsin?" gözlerimi devirmek istedim ama yapamadım çünkü benden üst biri ise bana çektirirdi
"İş görüşmesi için gelmiştim."
"yedinci kata çıkın orada toplantı odası, biri gelene kadar bekleyin." kafamla onayladım ve asansöre doğru ilerledim ama önündeki kalabalığı görünce ruhum bedenimi terk etmişti.
***
Bacaklarımı artık hissetmiyordum resmen yedi katı yürüyerek çıktım. Ne günah işledim Allah'ım. Kapıların önünden geçerek toplantı odası olan yeri bulmuştum içeri girip kocaman odayı incelemeye başladım odanın ortasında oval bir masa ve masanın etrafında da deri sandalyeler vardı. İçerlerinden birine geçip oturdum gözüm cama takılmıştım ayağa kalkıp camın kenarında durdum elli katlı bir şirket için burası cidden sinek kadar kalırdı cidde son kattan manzara acaba nasıldı. Ben düşüncelere dalmışken arkamdan gelen öksürük sesiyle irkilerek o tarafa döndüm ve gördüğüm manzara karşısında ağzın açık kalmıştı odada ki tek bir koltuk bile boş değildi ve siyah saçlı yakışıklı bir jojuk hepsinin baş tarafındaki koltuğun başında bana bakıyordu, tabiki diğerleri de
"Eğer en üst katın manzarasının hayallerinden arınmışsanız bana burada ne aradığınızı söylermisiniz?" Bunu siyah saçlı yakışıklı jojuk söylemişti. Lan ben sesli mi düşünüyordum REZİLLİKKKK
"Be..ben mi?" elini ritmik bir şekilde sandalyenin başlığına vurmaya başlamıştı, neden se bana sinirlenmiş gibi gelmişti
"Yani ben burada senden başka bir yabancı göremiyorum." atrafımdaki meraklı gözlere bakmaya başladım
"Ben iş görüşmesi için gelmiştim, bir kadın bana burada beklememi söyledi bende o yüzden canım sıkıldığı için burada bekliyordum." gözlerini kısıp bana baktı sanki yalan söyleyip söylemediğimi anlamaya çalışıyordu
"Tamam işe alındın şuan seni denetleyemeyeceğim." ağzım bir karış açık bir şekilde adama bakıyordum resmen en kötü günüm zannettiğim zaman en iyi günüm olmuştu. Şuan yakışıklı jojuğa sıkıca sarılabildim ki bunu düşünürken çoktan yaptığımı farkettim
"Aaaaa." diye bir çığlık atıp geri çekilirkende ayağım sandalyeye takılmıştı sonrada popomun üzerine yere yapışmıştım. İnsanlara bakınca gülmemek için kendilerini zor tuttuklarını gördüm
"Yoongi yoksa bir sevgilin varda bizden mi saklıyorsun cidden çok yakışıyorsunuz." siyah saçlı adının Yoongi olduğunu öğrendiğim jojuk adamı gözleriyle öldürünce karşıdaki adam çoktan önüne dönmüştü. Yoongi de bana dönüp piç smile ile gülümsedi
"Böyle seviyesi yerlerde bir insan benim sevgilim asla olamaz bu yüzden kes sesini James." sinirden kaşlarım çatılmıştı ama cevap vermeden yerden kalktım ve kapıdan çıkmadan arkamı dönüp selam verdim
"Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim afınıza sığınıyorum." dedikten sonra kapıdan çıktım eğer bu amazon öküzü benim patronumsa çok çekeceğim vardı.
Yeni bölüm biraz geç geldi çok özür dilerim ☺ ☺ beni affedin hafta sonu iki bölüm atamaya çalışacağım... Vote ve yorum atamayı unutmayın 😘😘😘