''Merhaba arkadaşlar bu benim ilk hikayem. Umarım bu hikayede acılarımızı, mutluluğumuzu birlikte paylaşırız. Medyada ki selin. Keyifli okumalar :)''
Her insanın ruhu aslında gridir. Kimilerinin koyu kimilerinin açık. En kötü adam diyeceğimiz kişinin bile aslında içinde bir yerlerde iyi tarafı vardır. İçimizdeki kaostan kaynaklıdır bu biraz.
O sabah gözlerimi açtığımda ters giden bir şeyler olduğunu anladım. Normalde bu saatte mutlaka şarkı açık olurdu ve annem ona eşlik ederdi.
Hızlıca yataktan kalktığımda başımın döndüğünü hissettim. Son zamanlarda bu baş dönmesi artmıştı. En kısa sürede doktora gitmeyi zihnimin bir köşesine not ettim.
Bu arada kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Selin. Sarıya kaçan kumral saçlara ve yeşil gözlere sahibim. Aşırı sosyal biriyim ama kimseyle yakın olucak kadar güvenmedim.
Aşağı indiğimde kahvaltı sofrası hazırdı ve üstünde bir not vardı. ''Kızım erken çıkmam gerekti bazı işlerim var onları hallediceğim-annen''. Notu okuduğum zaman içimden gülmek geldi. Kızım demesine rağmen altına annen diye not etmesi yokmuydu,insanı bazen krize sokabiliyordu.
Hızlıca kahvaltımı yapıp kalktım. İşe geç kalıyordum. İş yeri ne kadar bana ait olsada geç kalmak istemiyordum. Sonuçta orda çalışanlara disiplini ben tanıtıyordum.
Hazırlanıp evden çıktığımda arabamın camının kırıldığını gördüm. Şaşkınlıktan ağzım açık kalırken etrafıma bakındım ve bana mal mal sırıtan bir adet Can'a gözüm ilişti.
Bu çocuk benim sinirlerimi bozuyordu. Benimle ne alıp veremediği var çok merak ediyorum.
Gözlerimden ateş fışkırır şekilde Can'ın yanına gittiğimde yutkunduğunu gördüm. Bu beni biraz eğlendirmişti sonuçta ondan nefret ediyordum ve benden korkması hoşuma gidiyordu. Ciddi olduğuna emin olduğum sesimle konuşmaya başladım.
''Arabamın camını sen mi kırdın?'' bunu kan dondurucak şekilde söylediğim zaman sesimden tüm nefretim açıkça belli oluyordu.
Yüzünde ki korku silinip yerini yayvan bir sırıtma aldı. '' Evet, ben kırdım'' dediği zaman iliklerimi kurutacak kadar sinirlendim ve anın etkisiyle koluna tırnaklarımı geçirdim. Canının yandığı yüzünden belliydi ama bu pek üstünde durduğum konu değildi.
''Amacın ne bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Ama bu arabamın camını kırdığın gerçeğini değiştirmez onu yeniden sen yaptırıcaksın biliyorsun değil mi? '' konuşmam bittikten sonra derin bir nefes aldım. İşe iyice geç kaldığımı anladım zaten kendimi halsiz hissediyordum bu yüzden arkadaşımı arayıp bugün işe gelemeyeceğimi söyledim ve kapattım. Sanırım artık doktora gitme zamanım gelmişti. Yoldan geçen ilk taksiye atlayıp hastanenin adresini verdim. Taksiden indiğimde hemen doktordan sıra alıp beklemeye başladım. Sıra bana geldiği zaman içeri geçtim doktora şikayetlerimi anlattım birkaç tane kan testiyle beni yolladı ve sonuçların yarın çıkacağını belirtti. Kanı görevliye verdikten sonra eve gitmeye karar verdim. Kapıdan çıkacağım sırada genç bir doktorlar çarpıştım. Dilim tutulmuş bir şekilde doktora bakıyordum, fazla incelediğimi düşündüğümde yanından geçip gittim.
Eve geldiğimde fazlasıyla yorgundum. Annem her zamanki gibi neşeyle yemek yapıyordu yanına gidip yanaklarından öptükten sonra odama çıktım. Azcık uyumanın kimseye zararı olucağını düşünmüyordum.
Uyanmamı sağlayan şey annemin çığlıklarıydı. Aşağıya inerken türlü senaryolar geçmişti kafamdan ama bu kadarını tahmin edemezdim...