Medyada ki Demir. Keyifli okumalar :)
Annem'in yanına gittiğimde sadece küçük bir örümcek için çığlık attığını gördüğümde gözlerimi devirdim. Bu kadın bir gün beni kalpten götürücekti.
''Anne küçücük bir örümcek için çığlık attığının farkında mısın?'' söylediğim sözle dudaklarını büktü ''sanırım örümcek korkumdan kurtulamıcam kızım, zaten yemek hazır sana seslenmek için geliyordum'' dediği şeyle mutfağa yöneldim. Mutfağa giderken eski aile resmimizi görünce gözlerim doldu. Babamı özlemiştim hemde çok. Annem durumu anlayınca koluma girip beni masaya oturttu. Babamla anılarım aklıma gelince ne iştah kalmıştı ne başka bir şey. Tabağımla biraz oyalandıktan sonra masadan kalktım. Odama gittiğimde kendimi zor yatağa attım. Tavanı izlerken bugün çarpıştığım doktor aklıma geldi, gülümsedim. Umarım yarın tekrardan onu görebilirdim.
~°~°~°~°~
Sabah uyandığımda kendimi dünden daha bitkin hissediyordum. Yataktan kalkıp üzerime kot pantolon ve kazak geçirdim, saçlarımı taradım sonrada dışarı çıktım. Arabamın camının yapıldığını gördüğümde çok sevindim. Arabaya yaklaştıkça camın üzerine not yapıştırıldığını anladım. ''Normalde beni tırnakladığın için camı yaptırmazdım ama bu seferlik seni affettim :)'' Bu çocuğun aklıyla zoru vardı galiba her seferinde beni sinir etmeyi başarıyordu. Daha fazla oyalanmadan hastaneye gittim. Doktorun yanına girince bir terslik olduğunu yüz ifadesinden anladım. '' geç otur kızım'' eliyle gösterdiği koltuğa oturduğumda kelimeleri seçmekte zorlanıyormuş gibi görünüyordu. '' Lütfen daha fazla zorlanmadan söyleyin'' dediğimde bir bana birde elindeki kağıtlara baktı. ''Selin sen uzun süredir kan kanseri ile mücadele veriyormuşsun. Belirtileri hiç farketmedin mi? Baş dönmesi, halsizlik, iştahsızlık, saçlarının dökülmesi... Ama sakın umutsuzluğa kapılma durumun ne kadar kötü de olsa tedavisi var. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım sana.'' doktorun söyledikleriyle beynimden vurulmuşa döndüm. Ben belirtileri nasıl farkedemeyip bu kadar geç geldim. Gözlerim dolduğunda hızla yerimden kalkıp odadan çıktım. Koşarak hastaneden çıktım ve gidip bir banka oturdum. Eğer tedavi olumlu bir yanıt vermezse sevdiklerime veda edecektim. Asıl beni üzen annem benden sonra ne yapardı? Zaten babamı o kazada kaybetmek yeterince üzmüşken birde beni kaybederse yaşayamazdı. Bunları düşünürken hıçkırarak ağlıyordum. Birden yanımda hareketlilik hissedince oraya döndüm. Dün çarptığım doktor yanıma gelmiş ve peçete uzatıyordu. Bir ona bir de peçeteye bakıp onu elinden aldım. ''Merhaba ben Demir.'' diyip elini uzattı. Bende elini sıkıp ''Selin'' dedim.
''Canını sıkan bir durum oldu galiba yakın olduğun birine bir şey mi oldu? '' kafamı olumsuz anlamda salladım. Durumumu ona söylesem mi diye düşündüm. Sonra söylememde sakınca olmadığını anladım. ''Kansermişim, ve baya ilerlemiş'' dediğimde yüzünde hüzün kırıntılarına rastladım. ''Gerçekten üzüldüm. Yapabileceğim bir şey varsa çekinmeden söyleyebilirsin.'' tekrar kafamı olumsuz anlamda sallayıp yerimden kalktım. Ona ''hoşçakal'' dedim ve yavaş adımlarla yanından ayrıldım. İnternetten araştırdığım kadarıyla çok fazla yorulmamam gerekiyormuş bu yüzden eve gitmeye karar verdim. Eve girdiğimde annem evde yoktu bunu fırsat bilip uyucaktım. Uyumadan önce telefonuma mesaj gelmiş mi diye baktım. Her zamanki gibi bir şey yoktu. Bu yalnızlık canımı sıkmaya başladı. 23 yıllık hayatımda adam akıllı kimseyi sevmedim ve sevilmedim. Bu düşüncelerle kafayı yemek yerine yerimden kalktım sanırım biraz eğlenmek benimde hakkımdı.
Arabama atlayıp ünlü bir bara geldim. İçeri girip boş bir yere oturdum. İçki içmeye alışkın olduğum için sorun olacağını düşünmüyordum. Barmenden bira istedim. Barmen birayı koyarken ''sanırım yalnızsın'' dediği gibi sert bakışlarımı ona yolladım ''bu seni hiç ilgilendirmez'' dediğimde susup başka müşterilerle ilgilenmeye başladı. Bir anda anneme haber vermediğim aklıma geldi kesin şimdi telaş yapmıştır. Telefonumda mesaj kısmına girip ''annecim ben biraz geç gelicem merak etme'' yazıp gönderdim. Kafamı kaldırdığımda demirle karşılaştım. Bana değil önümdeki içkiye kaşlarını çatmış şekilde bakıyordu. Sanırım bu çocukla sürekli karşılaşıcaktık. Aslında bu durum hoşuma gitmiyor değil. Yanıma gelip ''merhaba'' dediğinde bende '' merhaba'' diye karşılık verdim.
''Sanırım sana şuan içkinin yasak olduğunu bilmiyorsun'' dediği şeyle kaşlarımı çattım. ''Bilmiyorum. Biraz eğlenmek benimde hakkım olduğunu düşünüyorum.'' dediğimde omuzlarını silkip önümdeki birayı alıp kendi içmeye başladı.
Bu yaptığına sinir olmuştum. Sonuçta kendi hayatımdı ve tanımadığım bir adam gelip karışıyordu. Onun hakkında şuana kadar düşündüğüm her şey tuzla buz oldu. Birinin hayatıma karışmasından nefret ederdim ve bu adam nedensizce benim hayatıma karışıyordu, nedensizce girdiği gibi. Barmen durumu anlamış olacak ki benim önüme bir tane daha koydu. Kısaca teşekkür ettikten sonra içmeye başladım. Sanki şuan karşımda Demir yokmuş gibi düşüncelere daldım. Anneme kanser olduğumu nasıl söylicektim? Kadın yıkılırdı. Bunca zaman bana tutunmuşken, bana bir şey olma korkusuyla yaşamasını istemiyordum. Bu yüzden söylememeye karar verdim. Lavaboya gitmek için ayağa kalktığımda gözlerimin önünde siyah benekler oluşmaya başladı, yavaş yavaş vücudum uyuşmaya başladı. Sonrası karanlık...