3. Bölüm

82 27 2
                                    

Keyifli okumalar :)
Bazen diller susar, gözler konuşur. Ruhun çığlık çığlığa olduğu zaman bile seni anlamadıklarını görmek üzer insanı. Aslında hayat;yeni doğmuş kuşun kanat çırpınışları gibi. Onu yapman gerektiğini biliyorsun ama nasıl bir şeyle karşılaşacağını bilmiyorsun.
Bilincim yerine gelirken yoğun antibiyotik kokusu alıyordum. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda Demir arkası dönük, telefonla konuşuyordu. Benim uyandığımı gördüğü zaman telefonu kapattı.
''Nasılsın?'' dediğinde gerçekten nasıl olduğumu düşündüm. En çok yapmayı sevdiğim şeyleri son zamanlarda yapamıyordum, işimden uzaktım, annemi doğru düzgün göremiyordum. Cidden ben nasıldım?
''İyiyim, sen nasılsın?'' diye sorduğumda, bir yüzüme birde söylediğim söze baktı. İyi olmadığımı görüyordu ama hiçbir şey söylemedi. Bu tepkisizliği beni şaşırtsada sessizliğimi korudum.
'' Bende iyiyim'' dediğinde pek inanmadım. Yüzü ciddi anlamda sıkıntılı görünüyordu. Ne olduğunu sormak istedim ama sonra benim haddime olmadığını anladım. ''Annen kafeteryaya kadar gitmişti şimdi gelir'' dediği şeyle gözlerim sonuna kadar açıldı. Onun haberinin olmasını istemiyordum. '' Annem kanser olduğumu öğrendi mi?'' diye sorduğumda boğazıma bir yumru oturdu. Daha gerçekleşmemiş hayallerim varken ölüme bu kadar yakın olmak beni daha çok yıpratıyordu.
''Hayır, bunu senin söylemek istediğini düşündüm'' dediğinde derin bir oh çektim. Kimsenin öğrenmesini istemiyordum. Daha ben bile birkaç gün önce öğrenmiştim, olayları sindiremeden herhangi birinin bana acıyarak bakması en son isteyeceğim şeydi.
Kapı açıldığında annemin geldiğini anladım. Aşırı yorgun görünüyordu. Bu yorgunluk fiziksel yorgunluktan çok ruhsal bir yorgunluk gibiydi. Annem benim uyandığımı görünce yüzünde gülümseme yayıldı. Hayatta en çok değer verdiğim şey annemdi birde babamla olan fotoğraflarımız ve anılarımız ...
Annem''işlemleri hallettim istediğin zaman çıkabiliriz'' dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım. ''Anne, ben babamın mezarına gitmek istiyorum.'' söylediğim şeyden sonra yüzü hüzünlendi. '' Tamam, seninle gelmemi ister misin tatlım?'' yerimden yavaşça kalktıktan sonra ''hayır anne babama anlatmam gereken şeyler var.'' dediğim gibi yürümeye başladım. Babama içimde olanları anlatıcaktım. Bir tek o anlardı beni. Kapıda Demirle karşılaştığımda teşekkür etmem gerektiğini anladım. Yanına yaklaşıp '' her şey için teşekkür ederim Demir. Bu iyiliğini unutmayacağım'' dediğimde ''önemli değil. Kim olsa aynısını yapardı'' diye cevap vermişti. Yanından geçip giderken arabamın nerde olduğunu düşündüm. Şimdi taksiyle gitsem sorun olmazdı daha sonra arabamı düşünürdüm. Taksiye binip 5 dakika içerisinde mezarlığa gelmiştim. Anlaşılan bugün trafik çok yoktu. Mezarlığa girdiğimde koşarak babamın yanına gittim. Onu çok özlemiştim. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. '' Baba ben geldim. Uzun zamandır yanına uğrayamıyordum özür dilerim.'' gözümden bir damla yaş aktığında hemen onu sildim beni bu şekilde görmesini istemiyordum.''Baba küçükken hep hayalini kurduğum gibi aşçı oldum. Kızın hayalini gerçekleştirdi. Ama diğer hayallerini gerçekleştirebilecek kadar zamanı varmı bilmiyorum. Kanser olmuşum baba. Annemi bu dünyada yalnız bırakıp gitmek istemiyorum. Biliyorsun senden sonra kendini çok zor toparladı. Ben daha aşık bile olamadım. Annemle senin ki gibi bir aşk istiyorum her zaman. Umarım karşıma senin gibi biri çıkar. Aslında aşık olmadım desem yalan konuşmuş olurum. Sen benim ilk aşkımdın ben seni kaybettim. Ben ne yapıcam baba? Bundan sonra hayatıma bu gerçeklerle nasıl devam edicem. Ne olursun bana yardım et.'' Arkamdan bir ses geldiğinde aniden oraya döndüm. Karşımda Can, şoke olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Acaba söylediklerimin hepsini duymuşmuydu? Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip yanına gittim. ''Söylediklerimin ne kadarını duydun?'' sorduğum sorudan sonra kaşlarını çattı. '' Sanırım hepsini'' dediği an gerçekten kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü. Bir kişi daha kanser olduğumu öğrenmişti. Bu içimdeki yangını körüklemişti. '' Senin burda ne işin var? Sen ne hakla beni dinlersin, özel bir şeyler konuşacağımı tahmin ediyordun o zaman niye dinledin? '' diye bağırdığımda onunda sinirlendiğini anlamıştım. '' Bana bak küçük cadı ben seni dinlemek için gelmedim buraya. Senin nasıl ailenden biri buradaysa benimde öyle. Hiçbir şeyi bilmeden gelip bana patlama.'' dedikten sonra yüzüm düşünceli bir hâl aldı. Bunu hiç düşünmemiştim. Beni takip ettiğini sonrada dinlediğini düşünmüştüm. Ah! Ne kadar aptalım. ''Özür dilerim, birden arkamda seni görünce öyle sanmıştım'' diyip suratımı astığımda ukalaca bir cevap verdi '' bir daha olmazsa sevinirim.''
Can ile her karşılaşmamızda mutlaka kavga ediyorduk ve bu benim canımı sıkıyordu. Lise yıllarında olan saçma bir dedikodu  yüzünden beni düşmanı olarak görüyordu. Artık geçmişte olanların pekte önemi yok. Hayattan zevk almaya çalışıcaktım. Tekrardan babamın yanına gittiğimde yanaklarını öper gibi mezar taşını öptüm. ''Daha sonra yine gelicem babacım. Hoşçakal!''dediğimde içimde fırtınalar kopuyordu.
Saate baktığımda öğleden sonra olduğunu gördüm. Yavaş adımlarla eve yürürken aklıma bir fikir geldi. Ne kadar Demir'e teşekkür etmiş olsamda sözlü olarak değil başka şekilde teşekkür etmek istiyordum. Bu yüzden hastaneden onun numarasını aldım ve mesaj attım. ''Umarım akşama bir işin yoktur. Seni bize yemeğe davet ediyorum. Hem birbirimizi daha yakından tanımış oluruz.'' mesajı attım ve beklemeye başladım. Çok geçmeden cevap gelmişti ''İşim yok. Orada olmaktan mutluluk duyarım akşama görüşürüz :)'' sanırım geleceği için mutlu olmuştum yoksa yüzümdeki sırıtmanın başka bir anlamı olamazdı.  Aklıma takılan tek şey Demir benim numaramı nerden biliyordu. Herhalde bayıldığım zaman almıştı diye düşünüp buna fazla takılmadım.
Eve gittiğimde anneme misafirimizin geleceğini söyledim. En sevdiğim yemekleri yaparken bir hayli yorulmuştum ama umursamadım.
Saate baktığımda Demir gelmek üzereydi. Üzerimi değiştirmeye odama çıktım. Sade bir elbise giyip dudaklarıma parlatıcı sürdüm. İşim bittiğinde kapı çalmıştı. Hemen kapıyı açtım. Demir, ellerinde gül demetiyle bana gülümsüyordu. '' Hoşgeldin''  diye adeta şakımıştım.
''Hoşbuldum'' dediğinde içeri davet ettim. ''Annem sofrayı hazırladı istersen direkt yemeğe geçelim mi?'' sorduğum sorudan sonra kafasını olumlu anlamda salladı.
Mutfağa geçtiğimizde annem bize bakıp sırıtıyordu. '' Hoşgeldin Demir oğlum'' dediğinde yüzüne aval aval baktım. Anne oğlum demek nedir, sadece Demir desen anlayacağımda o oğlum oraya olmadı. Demirde '' Hoşbuldum efendim'' dediğinde yemekleri servis etmeye başladım.
Yemek faslı bittikten sonra Demir ve annem salona geçtiler. Bende hepimize kahve yapıyordum. Fincanları raftan aldığımda başım döndü. Ellerimden fincanlar yere düştüğünde içeriden annem telaşla yanıma geldi. ''Bir şey olmadı dimi kızım?'' dediğinde kafamı hayır anlamında salladım. '' Sadece dengemi kaybedince elimden düştüler'' diye bir şeyler geveledim.
Demir durumu farketmiş gibi kapıdan bana bakıyordu. ''Zeliha hanım, ben artık gitsem iyi olucak hem Selinde biraz dinlensin baya yorulmuşa benziyor'' annem Demir'in sözlerinin ardından onu geçirmek için yanına gitti. Bende daha fazla ayakta durmanın anlamsız olduğunu anladım ve odama geçip uzandım. Bugün olanları düşünürken uykunun kollarına kendimi teslim ettim.
                      ~°~°~°~°~
Sabah uyandığımda kendimi düne oranla daha iyi hissediyordum. Kaç gündür işe gidememiştim. Bugün gitmek istiyordum. Banyoya gidip hemen kısa bir duş aldım.
Üzerime siyah bir tayt ve üstüne kazak giydim. Saçlarımı tarayıp kuruttum. Arabamı dün Demir getirmişti bunu görünce çok sevinmiştim. Hemen arabama atlayıp iş yerine gittim. Kapıda cenk ile karşılaştığımda selam verdim. Cenk burda bana en çok yardım eden kişiydi. Yaptığı espriler ne kadar soğukta olsa seviyordum onu.
Yeni kişileri görünce eleman alımı olduğunu anladım. Bir tane kız vardı. Sarışın, güzel bir kızdı ve baya çekiniyor gibi görünüyordu. O bana buradaki ilk günümü hatırlatmıştı. Yanlarına gidip tanışsam iyi olucaktı. Kızın yanına gittiğimde isminin Betül olduğunu öğrendim. Diğer kişininde adı Alp. Betül ile öğlen birlikte yemek yeme Kararı almıştık. Sanırım Betül ile iyi anlaşıcaktık. Bu beni mutlu etti. Öğlen birlikte dışarıya çıktığımızda yavaş adımlarla bir kafeye gidiyorduk. Ara sokaklardan geçerken sanki Demir'i gördüm. Burada ne işi olacağını düşünmeye başladım. Yaklaştıkça birini duvara yaslamış ve onu tehdit ettiğini gördüm.
O kişiyi gördüğümde ağzım o şeklini almıştı...
'' Evet arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım kafanızda ki soru işaretleri kalkmıştır. Oy vermeyi unutmayın. Sizi seviyorum :) ''

KANSERLİ AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin