0.5 | i swear, i don't care

458 193 10
                                    

Ertesi sabah Jisoo kahvaltıyı hazırlamak için aşağı inerken elindeki yumurta sepetiyle kapıdan içeri giren Taehyung'la karşılaşmıştı. Başta şaşırmış olsa da onun bu saatlerde uyuması gerekiyordu, içinde bir annenin tatlı kızgınlığı vardı.

Dünkü gergin diyalogdan sonra akşam yemeği dahil pek konuşmamışlardı. Normalde akşamları sıcak çaylarını alıp kapı girişindeki sandalyelerde sohbet ederlerdi; lakin dün gece Jisoo erkenden uyumuştu.

Mutfaktan içeri girerken Taehyung da peşinden geldi.

"Sanırım sana bir kahvaltı borcum var."

Elindeki yumurta sepetini ahşap tezgaha bırakırken konuşmuştu.
Arkasını dönüp tezgahla oyalanmaya başlasa da Taehyung, kızın onu dinlediğini biliyordu.

"Tavukların çok huysuz. Onları uykularından uyandırmak istemezdim ama senden önce kalkmak istedim. Elimi kevgire çevirdiler." Ellerini yelpaze şeklinde sallıyordu.

Genç kız tebessümüne engel olamazken hızla ifadesini düzeltip geriye döndü.

"Gerek yoktu, Taehyung. Hem hareket etmemen gerekiyor. Bunu kaç kez daha söylemeliyim?"

Azarlar biçimde konuştuğunda adam tıpkı yaramaz bir çocuk gibi başını önüne eğiyordu.

"Dün çok üzerine geldim. Bunu hak etmiyordun aptallık ettim, özür dilerim."

Jisoo titrek bir nefes verip genç adamın dediğine yanıt vermek için sesini bulmayı denedi; fakat kaçmak yine kolayına geliyordu. Duymamazlıktan gelmek en iyisiydi.

"Baksana.. şimdi sen uzan, ben seni kahvaltı hazır olduğunda çağırırım. Nasıl fikir? Bence de öyle."

Tabağa doldurmak adına yerdeki reçel kavanozlarına yöneldiğinde genç adam hayal kırıklığıyla onu süzüyordu.

"Aa bu arada.. yumurtalar için teşekkür ederim."

Tam kapıdan çıkarken kızın tekrar konuşmasıyla durmuş ve geriye dönmüştü, göz kırptığındaysa adam huzurla gülümsemiş, aynı şirinlikle başlarını eğip işlerine devam etmişlerdi.

.

"Jisoo?"

O bulaşıkları durulayıp kenara koyarken Taehyung oturduğu yerden merakla sordu.

"Hmm?"

"Yıkanmam gerek."

Ellerini havluya silip yavaşça yerine koydu ve merakla hareketlerini izleyen genç adamı görmezden gelerek mutfaktan çıktı, dengesiz adımlarını ardında hissediyordu.

"Gel hadi, önce yarana bakalım."

Taehyung'un kolundan tutup yavaşça kanepeye yatırdı. Kısa süre içinde elindeki ağır çantayla salondaydı. O güçlükle çantanın paslı demirlerini yoklarken Taehyung yarasındaki bantları söküyordu.

"Şu kısmı atlasak olmuyor mu ya.."

Sitemle konuştuğunda Jisoo elindeki pamuğa tentürdiyot döküyordu.

"Sana kalsa bantları bile değiştirmezsin. Sonsuza kadar senin yerine sana acıyamam, Taehyung."

"Bu hoş olurdu aslında ama."

Taehyung dişlerinin arasında mırıldanırken kız, hızlıca pansuman faslını bitirdiğinde onun rahat bir nefes almasına izin veriyordu.

"Hadi tak şu bantları artık."

Jisoo yaranın üzerine temiz bir bez koyarken son kez göz gezdirdi. Gittikçe küçülüyordu; ama hala tam olarak kapanmamıştı.

"Tamam, bitti işte. Duş almana engel değil ama bantları sökme. Hem duş alabilecek gücün olduğunu da sanmıyorum Taehyung."

𝐠𝐨𝐝 𝐢𝐬 𝐚 𝐥𝐢𝐚𝐫 | 𝐯𝐬𝐨𝐨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin