Jisoo akşam yemeğini kaldırdıktan sonra iki adamın sızlanarak kapı önündeki masayı zar zor içeri taşıdıklarına seyirci kalmak istemese de Taehyung onu geride tutmuş, yardım etmesine izin vermemişti.
Taehyung'u zorlayan şey karnındaki hâlâ kapanmayan yarasıydı, Junkook'un sınırını ise kolundaki sayısız yara ve zayıf düşmüş bünyesi zorluyordu.
Taehyung, yabancının babası tarafından buraya gönderilmese de iyi niyetlerle yanlarında olmadığının pekâlâ farkındaydı. Ne var ki Jisoo onunla aynı fikirde değildi, gerçekleri göremiyor oluşuna endişeli gözlerle bakıyor; onu koruma içgüdüsüyle içinden parçalar kopup gidiyordu. Daha kötüsü ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Jisoo sert çıkışları yüzünden kendisine tavır almış gibi gözüküyordu, ama haklı olmanın verdiği gurur vicdanının en belirgin inkârıydı.
Kibarlığı arkasına sakladığı karanlık yüzüne odaklanmaktan sürekli bakışları birbirine değiyordu. Jungkook hemen korkuyla gözlerini ondan çekiyor, Taehyung ise onun bu çekingen hâllerine küçük bir sırıtışla karşılık veriyordu. İçinde beslediği şeytan aşikârdı, fakat onun burada ne işi vardı?
Jungkook ise sinirle kendisini süzen adamın asabi davranışlarına aldırmıyordu, çekingen kişiliği ergenliğinden kalma kara bir leke olarak benliğine işlemişken gergin ortamlardan iğrendiği gerçeğini bir kez daha anımsadı. Bu yüzden Jisoo şu an için tutunacağı tek koldu.
Evli olup olmadıkları konusunda zihni büyük bir çatışma eşiğindeydi. Kız sürekli adamı düşünceli gözlerle süzüyordu; lakin Taehyung, Jungkook eve geldiğinden beri onun hareketlerini çözmeye çalıştığından Jisoo'yla pek ilgilenmiyor; yalnızca büyük bir dikkatle yabancının hareketlerini izliyordu.
Tüm bu durumlar patlak verecek büyük bir kaosun habercisiydi; fakat hiçbiri bunun farkında değildi.
"Geliyor musun Taehyung? Jungkook'a yatacağı yeri göstermeye gidiyoruz."
Taehyung eli karnında sindiği duvardan anında irkildi ve sert bakışlarını yumuşatıp iklinin merdivenlerden bir bir çıkmasına daha fazla seyirci kalamadı. Hâlâ sırtı kendine dönük merdiveni adımlayan Jisoo'ya başıyla küçük bir onay verip hemen arkalarında bitti. Tabiiki de onları yukarı yalnız gönderemezdi.
Üst kata ayak bastıkları an en önde adımlayan Jungkook yavaşlayıp hemen arkasında birbirine delici bakışlar atan çifte döndü.
"Sormayı unuttum aa..bağışlayın lütfen, siz evli misiniz?"
Taehyung ifadesiz biçimde merdivenin son basamağını da çıkarken yabancının sorusunu görmezden geldi, Jisoo'nun vereceği tepkiyi merak ediyordu.
Genç kızsa son basamakta durmuş, bakışlarını kısa bir süre için göz bebeklerine odaklanmış Jungkook'ta ve hiç oralı olmayıp sakince yanından geçip giden Taehyung'da gezdirmişti.
"Biz, evli değiliz."
Jungkook tekrar ağzını açmaya yeltenmişti; fakat Taehyung hızla geriye dönüp yabancının sorusuna peşinen vereceği yanıtı kafasında topladığına emin olduğu an sesinin yüksek çıkmasına aldırmadı.
"Hayır, akraba da değiliz."
Jungkook kısa bir süre için tam karşısında duran net ifade yüzünden titrek nefesler alsa da geri adım atmadı. Garip bir şekilde bu adamı gerçekten sevmemişti, ürktüğünü belli etmemek adına sahte bir sırıtışı dudaklarına kondurup devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐠𝐨𝐝 𝐢𝐬 𝐚 𝐥𝐢𝐚𝐫 | 𝐯𝐬𝐨𝐨
FanfictionJisoo ormanda yaralı bir adam bulup eve getirir. bxg z for zachariah filminden esinlenerek yazılmıştır.