1.6 Ev Arkadaşları

696 80 20
                                    


İzaya karanlık odasına girerek giysi dolabına yöneldi. Eline geçen ilk sabahlığı üşüyen omuzlarına atarken bir an gözünün önüne Shizuo'nun ona verdiği gri yumuşak tüyleri olan kürk gelmişti ilk ömürlerinde. Hala yetenekli bir avcı olduğuna emindi ama kendisi bunu bilmiyordu. Yüzünde buruk bir gülümseme ile odadan çıkarak içeri yöneldi. Kendini bir önceki günden daha iyi hissettiği doğruydu. Shizuo'dan bir kaç kilometre uzaklıkta olmak bile ona böylesine iyi geliyordu demek ki.

Bir zamanlar impratorken Shizuo'suz yaşadığı otuz beş yıl da böylesine hasta olduğu bir dönem hiç olmamıştı. Şimdi neden böyle hissettiğine bir anlam veremezken buna bir çözüm bulamayacağını da biliyordu. Onunla arada bir görüşmek dışında.

Nishi'yi tekli koltuklarda birine oturmuş kucağındaki diz üstü bilgisayarına gömülmüş halde bulunca ayakları açık mutfağa yöneldi. Ona ve kendine sade bir kahve hazırlarken bir gözüyle de ne yaptığını takip ediyordu. Neden hala yanında kaldığına bir cevabı olmasa da, geçen zamanda ona bu ölü hayattan kurtulması gerektiğini söyleyip kimliğini geri almasında ikna edebilmişti. 

Geçmiş sekiz senelik sürede hafızasını kaybettiğini ve kim olduğunu bilmediği yalanını söylemesi ve ayarladıkları sahte belgelerle bir pürüz çıkmadan halletmişlerdi. En zoru onun ailesi ile yeniden bir araya gelmesi olmuştu. Zavallı insanlar, yıllarca öldü bildikleri evlatlarına kavuştuklarında hissettikleri mutluluğa değer biçmek imkansızdı. Bu düşünce aklına kendi ailesini getirmişti. Bir trafik kazasında kaybettiği ailesi kimsesizliğinin tescili gibiydi. O zamanlar yaşadığı acı ve kederi bir yürek sızıntısı olarak duyumsarken öten makine ile düşüncelerinden sıyrılarak eline aldığı bardaklarla genç adamın yanına ilerledi ve kahveyi yanındaki sehpaya bıraktı.

"Teşekkürler bebeğim."

İzaya çattığı kaşlarıyla kendi kahvesini de sehpaya bıraktıktan sonra ona döndü.

"Bana böyle seslenme diye kaç defa daha söyleyeceğim sana."

Nishi başını bilgisayardan kaldırarak İzaya'ya baktı ve sevimli bir şekilde göz kırptı.

"Shizuo geldiğinde onu sinir etme yollarım bunlar, şimdiden alıştırma yapıyorum. Onun kabız olmuş gibi görünen surat ifadesini görmeyi iple çekiyorum inan bana, çünkü istese de bana vuramayacak."

"Onun geleceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ki?" İzaya ilgisizmiş gibi görünse de aslında hevesini saklama çabası içinde konuşuyordu. Onun bu halleri Nishi'nin kalbini kırarken yüzündeki gülümsemeyi bozmadı genç adam.

"İzzy her konuda şu zekanı kullanabiliyorsun da neden söz konusu Shizuo olduğunda kıt beyinli oluyorsun anlamıyorum."

İzaya oturduğu yerde elinin altında duran yastığı Nishi'nin kafasına sert bir şekilde geçirdiğinde yüzünde çok uzun zamandır gördüğü en içten ifadelerden biri vardı. O sırada gözleri bilgisayar ekranını takip etmiş ve çattığı kaşları ile Nishi'ye bakmıştı tekrar.

"Araştırma mı yapıyorsun?"

Nishi bir anda ciddileşerek başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.

"Bir şey bulabildin mi çatıdaki dördüncü kişiye dair?"

İzaya'nın sorusuyla beraber Nishi'nin gözleri düşünceli bir şekilde ekrana odaklanmıştı. Bir şeyleri tartıp biçtiği çok açıktı.

"Bizim gibi bir öğrenci olduğunu düşünüyorum o zamanlar ama bugüne kadar tekrar karşımıza çıkmadığı için onu bulmak çok zor. Her zaman benim düşmanım olarak hesapladım, ama..."

Nishi'nin yarım kalmış sözlerini düşünceli görünen İzaya tamamlamıştı.

"Öyle olsaydı seni hayati bir yerinden vururdu. Çatıdan düşüp ölü gibi görünmek senin eğer bunu ben yaparsam diye hazırladığın ikinci plandı, o bunu bilemezdi. Yani aslında senin düşmanın değilse, o zaman bir daha karşımıza çıkmaması olası. Demek olur ki hedefi Shizuo ile bensem ve düşmanı bizlersek o zaman bizi ayırması ve bir düşman haline getirmesinin ardından amacına ulaşmış olurdu."

Nishi başını sallayarak İzaya'yı onayladıktan tekrar konuştu. "Merak ediyorum da,"

"Bizim tekrar bir araya geldiğimizi görse tekrar ortaya çıkmaya kalkmaz mı?"

"Evet, aynen öyle düşünüyordum." Nishi İzaya'ya bakarak gülümsedi.

"Yine de bu..." İzaya'nın gözlerindeki düşünceli bakışın aynısı Nishi'nin gözlerinde de vardı.

"Haklısın bu son yöntemimiz olmalı. Sizi tehlikeye atmadan onu bulmaya çalışalım İzzy."

Nishi'nin cümlesinin bitmesi ile zilleri çalınmaya başlamıştı. Ardı ardına çalınan zille İzaya kapıdaki sabırsızın kim olduğunu düşünürken Nishi kimin geldiğine emin gibiydi.

"Hadi kapıyı birlikte açalım sevgili kocacım."

İzaya hevesle önüne geçen Nishi'nin ensesine bir şaplak attıktan sonra yarışır gibi bir kaç adımda onu geçmişti.

"Kes sesini insan müsveddesi."

Nishi kıkırdadıktan sonra onu cevapladı. "Sen nesin peki bir Tanrı mı?"

İzaya keyifle aynı şekilde kıkırdadıktan sonra kapının önünde dururken ardındaki genç adama baktı.

"Tabi ne sandın. Tapın bana kul!"

Nishi'nin eli kapıya gittiğinde kulpu yavaşça aşağı doğru kaydırdı.

"Dile getirmene gerek yoktu sana zaten tapıyorum."

Kapının önündeki adam duyduğu cümle ile gerilirken İzaya arkasını dönmesi ile elinde tuttuğu küçük bir bavulla karşısında dikilen Shizuo ile göz göze gelmişti.

Efsane (Shizaya AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin