19.Bölüm: Proje

8 1 0
                                    

Dünkü telaştan sonra yorulmuştum sabah geç de olsa uyanmak zorunda kaldım ,annemin baskısı üzerine, psikolog ile yine randevum varmış ama ben umursamadığım bir konu yüzünden o deli hastanesine gitmeyeceğimi söyledim, annem buna ne kadar sıcak bakmasa da ben daha fazla bahane uydurmaktan sıkıldığım için hava alma yalanıyla dışarı çıktım ve şuan boş boş sahilde geziniyorum. Hiç keşfetmediğim yerlere gidip kafa dağıtıyorum.

En azından bugünü atlatırsam iyi, yarın evimde saatlerce film izleyerek ve yatarak vakit geçirebilirim. Benim sinirlerimin alt üst olmasının tek sebebi annemin benim durumumu abartması, aslında abartılacak bir durum olabilir ama bunu pek de kafaya takmamak lazım mesela ben hayatımın böyle olmasından memnunum çünkü üzülmüyorum ve benim üzülmem hayatımda en son isteyeceğim şey. Ama hayatta her şey planlandığı gibi gitmeyebilir belki düzelirim, belki âşık olup daha mutlun olurum, belki hayatımın sonuna kadar duygusuz olarak yaşarım. Bu zamana kadar hep belkilerle ve keşkelerle büyüdüm, hiç iyi ki diyen bir kelime çıkmamıştır ağzımdan ama sadece şunu söyleyebilirim iyi ki duygusuzum çünkü böyle olarak hayatın beni yenmesine izin vermiyorum. Bunu ne kadar istemeyerek söylesem de hayat delilere güzel lafı tam benlik.

Cebimde ki titreyen telefon bütün konsantremi dağıtmaya sebep oldu, eminim ki annem arıyordur telefonu tam kapatacakken aklıma bir şey takıldı ve durup vazgeçtim. Eğer telefonu kapatırsam benim nerde kimle ne yaptığımı bilmediği için meraklanırdı ve böylelikle de eve geldiğinde beni azarlardı. Annemi bana ne kadar bağırıp çağırmasına alışkın olsam da sadece bugünlük onun dırdırını çekmek istemiyordum. Telefonu açıp onun konuşmasına fırsat vermeden hemen konuya girdim. "sana sabah da dediğim gibi o randevuya gitmek istemiyorum eğer gidersem kendimi daha da kötü hissediyorum." Dedim kendimi acındırarak ve ardından "dışarı çıktım biraz hava alıp kafa dağıtmak için, geç olmadan gelirim merak etme" "canın sıkılırsa Brennayı ara onunla gezmeniz benim daha az telaşlanmamı sağlar" "tamam anne merak etme başımın çaresine bakabilirim" dedikten sonra telefonu kapattım ve annemin dediğini yapıp Brennayı aradım ama ne kadar arasam da cevap vermedi belki görüp sonra tekrar arar diye düşündüm ama tekrar aramayı bırak işim var deyip mesaj dahi atmadı, başına bir şey mi geldi acaba dünde telaşla bardan çıkmıştı, gerçi akşam eve gelmeseydi annesi beni mutlaka arardı o yandan içim rahat, ben yine de tedbir amaçlı Martini arayıp Brenna ile konuşup konuşmadığını sordum o ise sadece hayır deyip telefonu kapattı, sesinden de anlaşıldığı gibi bana dün geceki olay yüzünden kızgındı ama bir yandan kızmakta haklıydı hem ona sebepsizce vurup hem de bırak gitmiştim. Ama sinirden gözüm dönmüştü isteyerek vurmadım ki, yine de onunla konuşmam lazım.

Telefonla konuşamam mesaj ile de konuşulacak bir durum değil en iyisi yüz yüze. Telefonu tekrar elime alıp Martini aradım ama o bu sefer benim konuşmam izin vermeyip "bak bana başkalarını soracaksan arama" yine bana trip atıyordu aslında trip atmakta haklı da ama o son lafı yüzünden telefonu ne kadar kapatmak istesem de söylediklerini göz ardı edip "şuan Brenna için aramadım, neredesin seninle konuşmam lazım" dediğimde sakin bir ses tonuyla "sahildeyim" dedi. "ne tarafında"

"sörfçü kulübelerinin olduğu yerde" dediğinde kulübenin oraya baktım gerçekten de ordaydı arkası dönükte olsa onun olduğunu hemen anladım çünkü en sevdiği renk olan mavi gömleğinin giymişti ve bütün dikkati üstüne çekiyordu onu tanımamak imkansız. "bekle bir yere kaybolma" deyip telefonu kapattım ve hızlı adımlarla sahile indim, ben hiçbir erkek için acele etmezdim ve onu düşünmezdim ama Martin farklıydı bana insanlara güvenmemi öğreten oydu, ondan önce insanları tiksindirici buluyordum örneğin yoldan geçen birinin dış görünüşüne bakıp nasıl biri olduğunu hemen anlayıp onu gözümde küçültüyordum ama şimdi anlıyorum ki önemli olan insanın içi kalbinin temiz olması Martin de öyleydi içi temizdi gerçi onun gözlerine bakıp duygusuz olan ben bile iyi kalpli olduğunu anlayabiliyordum.

I'm Not A Vampire (Ben Vampir Değilim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin