1

578 53 4
                                    


Melekee için yazılmıştır

Kadına baktı ve öldürücü gülümsemesini takındıktan sonra anlından öptü. Elleri kadının yüzündeydi, gözlerinin içine bakıyordu.

"Bana aşıksın değil mi?" diye sordu, cevabını biliyordu ve sonra ki cevaplarında ne olacağını da biliyordu ama yine de cevabı bekliyordu. Kadın hipnoz olmuşçasına, büyülenmişçesine kafasını salladı. Ona muhtaç gibiydi. Gibi değil direk olarak muhtaçtı ona, aşkına, sevgisine.. Öpücüklerine. Öyle tatlı bir zehirdi ki, kanınıza nasıl karıştığını, zihninizi nasıl ele geçirdiğini anlamıyordunuz bile. Ve ondan vazgeçemiyordunuz. O istemedikçe.

O istemedikçe gidemiyordunuz.

O çok zekiydi

Ve bu beni korkutuyordu.

Yeniden sordu, cevabını bildiği soruyu.

Her seferinde aynı sırayla gelen soruyu, ele geçiren soruyu sordu.

"Benim için canını verir misin?" sorusunu yönelttiğinde kadına baktım. Hepsi başta aynı tepkiyi veriyordu. Hepsi başta korkuyordu. Bu kadında öyle. Başta korksa da ardından gözlerini kaplayan kararlığı gördüm. Bunun ki hızlıydı. Diğerleri bir kaç dakika bekliyordu, emin olamıyordu ama sonuç hep aynıydı. Kai Joker' dı ve onlarda Harley Quinn ama tek fark joker Harley' e değil bana geliyordu. Onun zehri bendim. Oysa sıradan bir insandım. Farklı denecek hiç bir şeye sahip değildim. Sıradandım. Orada oturmuş aşkla Kai' e bakan kadın gibi.

Ama belki de tek fark o kadındı, bende erkek.

Kai gülümsedi ve kadının küçük burnuna bir öpücük kondurup geri çekildi. Pantolon arasına sıkıştırdığı silahı kadının kucağına bıraktığında, yüzünde ki gülüş yerini alaycı bir ifadeye bırakmıştı. Her seferinde aynı silahı kullanırdı. Bir kez bile şaşırmazdı, oysaki geniş bir silah arşivi vardı. Kadın ne yapacağını bilemezcesine bir silaha bir ona bakıyordu. Arkasını döndü ve alaycı ifade kaybolurken yeniden kirli gülüşünü taktı suratına. Surat ifadeleri, mimikleri, gülüşleri anlıktı. Çok çabuk değişiyordu ve ben ayak uyduramıyordum. Alıştım sanıyordum. Ama alışmamıştım.

Gözlerimi ihtişamıyla bana ilerleyen Kai ' a diktim. Ne kadarda güzeldi.

Ne kadar öldürücü.

Ne kadar vahşi.

Her adımda nefesim kesiliyor, her adımda ondan ne kadar kaçmak istersem isteyeyim kendimi onda buluyordum. Ve her adımda ona çekiliyordum.

İri elleri belimi kavradı ve dolgun dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Acelesi yoktu, anın tadını çıkarmak istiyordu. Bu zamanlara bayılıyordu. Çünkü beni severken o kadını öldürüyordu. Ve bu onun en büyük zevk kaynağıydı.

Her şeye rağmen çöldeydim sanki. Sahra çölünde susuzluktan ,sıcaktan son nefesini verecekten son anda suyu bulmuş gibiydim. Hem öldürüyor hem de yaşatıyordu.

Anlamıyordum

Kurtulamıyordum

Kaçamıyordum.

Ben ne halt ediyordum?

Elleri şimdi kalçama doğru yol alırken öpüşü sertleşiyordu, ben ise ona boyun eğmeye mahkûm bir köleydim. Kollarım anında boynuna dolanmıştı bile, öpücüğünü kesti ama o öpücüğe muhtaçtım ben. Başını çevirdi ve kadına baktı. Gözlerinde en ufak bir acıma bile yoktu.

Korkusuzdu, ölümsüz olduğuna inanırdı.

Kadının gözbebekleri küçülmüş ve öfkeyle titriyordu. Ellerini saçlarına geçirdi ve öfkeyle çekti. Ellerinde kalan tutam tutam saçları görüyordum.

Ölecekti.

Bizzat kendini öldürecekti

Ve Kai aşkıyla kadını delirtmişti.

"Seni yanımda gördüğün bu güzellikle aldatıyorum. Onu vurursan eğer, ardından kendimi vururum." dediği an kadının çığlığı yankı yaptı. Kai' n kendini öldürmesi düşüncesi bile onu delirtmek için başlıca sebeplerdendi. Dediğim gibi Kai onu aşkıyla delirtti.

"Beni vurursan oda ardımdan gelir. Ama kendini vurursan bu zulümden kurtulursun" dediği anda kadın beklemeden titreyen elleriyle silahı aldı ve öfkeyle bağırdı. Boğazı yırtılıyordu, gözyaşları ardı sırası gelmeden akıyor, rimeli yüzünü boyuyordu. Kontrolden çıkmıştı. Korkuyordum kaçmak istiyordum ama Kai' in iri elleri belimde birleşmiş bana güven aşılamaya çalışıyordu, başarıyordu da... Görmek istemiyordum. Birinin daha kendini öldürmesini görmek istemiyordum. Kadın silahı bana doğrulttuğunda yutkunmama engel olamadım.

Vurabilirdi , öldürebilirdi beni ve Kai gülerek izliyordu.

Deli bir savaşçıydı o.

Kendinden bile korkmuyordu.

Koreli Jokerdi belki de..

Bir eli yüzümü kavradığında bakışlarımı öfkeli kadından çekmek zorunda kaldım.

Gülümsedi...

En sevdiğim gülüşünü takındı yüzüne. Tamamen saflık barındıran güzel bir gülümseme. Bu gülümsemeyi kadın kendini öldürmeden önce, dikkatimi dağıtmak için kullanırdı.

Etkiliydi..

Oldukça etkili..

Bu kez ben uzandım ona, bu gülüşü öpmeyi seviyordum. Dudaklarımızın arasında milimetreler kaldığında karanlık, boş, korku kaplı depoda silah sesi duyuldu, başımı çevirmek istediğimde Kai başımı boynuna yasladı ve sarıldı. Şakaklarıma ufak bir öpücük kondurdu ve fısıldadı. Ninni gibi geliyordu sesi.

Huzurlu...

Barut kokusunu alıyordum. Kadının son cılız çığlığını da..

Bu kaç olmuştu bilmiyorum.

Bu kaçıncıydı.

Ama gidemiyordum

Acizlikti.

Ve ben Do Kyungsoo

Kim Kai' e tutulmuştum.



House Of Cards|KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin