Akşam saatlerine yakın gözlerimi açtığımda nerde olduğumu anlamak amaçlı etrafa uykulu bakışlarımı gezdirdim. Oda bir çalışma masası, yatak, bikaç büyüklü küçüklü dolap ve koltuktan oluşuyordu.Sadeliğine ve kasfetine bakılırsa kesinlikle Jungkook'un odasıydı. Yavaşça dikeldim ve yorganı üstümden itekleyip ayağa kalktım.
Yavaşça odadan çıkarken istemsizce hafifçe titremiştim. Umursamayıp yavaşça ilerledim ve televizyonun ışığının geldiği oturma odasına yürüdüm. Jungkook klasik olarak ışıkları kapatmıştı. Aydınlıktan hoşlanmıyordu. Benim de pek haz ettiğim söylenemezdi. Bu nedenle umursamıyordum.
Televizyonun ışığından yararlanarak Jungkook'u gördüğümde istemsizce içime kara bir şüphe oturmuştu. Jungkook elindeki silahla koltuğa oturmuştu. Düşünceli olduğu beni fark etmeyişinden belliydi. Biraz terlemişti ve tişörtü tekli koltuğa fırlatılmış bişekilde duruyordu.
Ben üşürken nasıl tişörtsüz durabiliyordu şu havada bu adam?
Yavaşça yanına ilerleyip yanına oturduğumda hafif irkilip bana bakmıştı. Şu sıralar fazlasıyla dalgındı.
"Uyandın mı?" Yoo yanında olduğuma göre hala uyuyorum. Düşüncelerime engel olup onaylarcasına başımı salladım.
Sessizce önüne dönüp elindeki silahı temizleye döndüğünde göz devirdim. Yanlış yapıyordu ve böyle giderse birazdan silahın parçaları elimizde olacaktı. Elimi silaha uzattığımda Jungkook silahı temizlediği için elim elinin üstüne gelmişti.
Kook bana dönerken amacımı unutup utanmıştım. Başımı iki yana sallayıp kooka baktım.
"Yanlış yapıyorsun. Bana ver." silahı elinden aldığımda düzgünce temizlemeye başladım. Tabi beni izleyen Jungkook'u umursamamaya çalışıyordum.
"Çok bilmiş." Jungkook'un dediklerine göz devirdim ve umursamayıp işime devam ettim. Pür dikkat silaha odaklanmıştım. Küçüklüğümden beri silahlar içinde büyümüştüm ve istemesemde ilgimi çekmişlerdi.
Jungkook'un büyük eli yavaşça silahın üstündeki küçük elimi kavrarken bakışlarımı ona çevirmiştim. Ama sorun şuydu ki Jungkook'un elleri yanıyordu. Jungkook'un elleri öyle sıcaktı ki. Silahı bırakıp diğer elimi alnına götürdüğümde Jungkook bana boş bakışlarını yollamıştı.
"Jeon yanıyorsun!" hafifçe bağırdığımda üşüttüğünü anlamıştım. Zaten soğuk soğuk ter döküyordu. Güldü.
"Ateşli olduğumu söylerler.."
"Jungkook! Şakanın sırası değil. Uzan sen ben geliyorum." Jungkook'u orda bırakıp giderken bilmişlik taslamış ama ne yapacağımı bilmeyerek mal gibi kalmıştım.
Zar zor bikaç hap bulmuştum. Islak bir bezde alıp Jungkook'un yanına döndüğümde umursamazca oturduğunu görünce sinir krizi geçirmemek için kendimi zor tutmuştum. Kanepedeki eşyaları ortadaki masaya koyarken Kook'a baktım.
"Sana uzan dedim Jeon. Ah cidden koca bir bebek gibisin." Jungkook'u omuzlarına tutup uzandırdım ve başına yastık yerleştirdim. Bulduğum battaniyeyi üstüne örterken tekrar ateşine baktım ve ıslak bezi yüzünde gezdirip alnına koydum. Jungkook'a baktığımda yorgun bakışlarıyla beni izliyordu.
Elimi bezden çekip kanepenin kenarına koyduğumda yerdeki telefonumdan üşütmeye iyi gelecek bikaç bitkisel çaya bakıyordum.
Bileğimi kavrayan elle Kook'a bakmama zaman kalmadan beni kendine çektiğinde şaşkınca ona bakmıştım. Diğer eliyle de belimi tutup beni koltuğun sırt kısmıyla kendi arasında yerleştirdiğinde ona ve başından düşen beze bakmıştım.
Elimi beze uzattığımda eli tekrar bileğimi kavradı ve elimi omzuna koyup kafasını boynuma yaslayıp bana sokuldu.
"Üşüyorum. Isıtsana biraz." normalde koskoca bir bedeni olan Jeon Jungkook, bana sığındığında fazlasıyla küçük gelmişti gözüme. İstemsizce onun küçüklüğünü merak etmiştim ama şuan ki vücutlarımızın yakınlığı düşüncelerime izin vermiyordu.
"Jungkook?"
"Az sessiz ol minik." sanki ona sarılan benmişim gibi konuşmasından sonra sesimi kesmiştim çünkü ne kadar rahatsız hissetmek istesemde hissedemiyordum.
Nefes alış verişi yavaşlayıp düzenlileşince uyuduğunu anlamıştım. Jungkook'un saçlarıyla uğraşmaya başlayınca istemsizce onun bana sığındığı düşüncesi beni gülümsetmişti.
Karanlık, siyaha sığınıyordu.
"Ne karanlık adamsın be Jeon.."
****
Saat gecenin üçüydü ama uyuduğum için gram uykum yoktu. Jungkook gece boyunca aynı pozisyonda uyumuştu. Arada bişeyler mırıldansa da hiçbir şey anlayamamıştım. Ateşi az da olsa düşmüştü ama çokta bir gelişme yoktu.
Jungkook uyanmasın diye ne kadar put gibi durmaya çalışsam da istemsizce biraz sıkılmıştım. Hafif kıpırdandım. Kolum uyuşmuştu.
"İki dakika rahat dur kızım." Jungkook'un sesini duyunca hafif irkilip sonrasında göz devirmiştim.
"Kaç saattir put gibi duruyorum zaten."
"Kalkabilirdin."
"Uyuyordun."
"Bu bir bahane değil Yun."
"Ne diyim o zaman?"
"Kalkmak istemedin."
_____
Uu bir bölümün daha sonuna geldik bebekler 💕💕💕 İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BBLOOD |Jeon Jungkook| [Tamamlandı✔️]
Fanfiction"Ve eğer katil sensen, ilk senin canın yanmıştır." 02.12.2017 ♡ 20.06.2018 💔 Cover by @iceblue_97