~~bölüm 6~~{yaşama sebebim}

56 6 8
                                    

Odamıza gitmek için ayağa kalktık. O sırada masanın üzerinde duran telefonuma mesaj geldi. Gizemin gözü bildirim olarak gösterilen mesaja kayınca aniden "ne?" diye bağırmıştı.

Telefona baktığımda o adam bana 'yarın iş çıkışı görüşelim. İyi geceler ufaklık' diye bi mesaj göndermiş. Ben şimdi gizme ne diyeceğim? Ne güzel bu konudan sıyrılmıştım.

Bi yarım saat daha gizemle konuştuk. Ona bugün beni aradığını söyledim. Uyumak için gizemle odaya gittik. Yatakta bir oyana bir buyana döndüm ama uyuyamadım. Aklım mesajdaydı. Uykumu kaçırmıştı. Gizeme baktığımda 17. rüyasını gördüğüne emindim. Bana eşlik etmesi için gizemi dürttüm.

 "Gizem hadi kalk konuşalım" dedim

"Kızım sen deli misin? Bu saatte ne konuşması? Yat uyu hem yarın işe gideceksin"

Benim karşımdaki gizem miydi? Bunları bana o söylüyor olamaz ya . Yoksa ben uyudum da rüya mı görüyorum? Gizemi biraz cimcikledim. "Ahh.. Napıyorsun ya?" dedi. "Şey.. Ben rüya. Yani.."dedim

" buse uyu!! Eğer uyumazsan kuzen falan dinlemem kapının önüne atarım seni"dedi. Bu sefer sustum ve uyumak için koyun atlattım kafamdan.
 
...

Sabah alarmın çalmasıyla gözlerimi yarım açtım. Kaçta uyursam uyuyim yine de sabahları zorlanıyorum. Gizemi uyandırmamak için sessizce yataktan kalktım. Banyoya gittim. İşlerimi hallettikten sonra kıyafetlerimi giydim.(medyadaki kıyafet). Mutfağa gittim biraz atıştırdıktan sonra yola koyuldum.

Düne göre daha çok yorulmuştum sanki. İkinci günüm olduğu için çok kimseyi tanımıyordum. Eda ve Zeynep diye iki kız vardı. Onlarla biraz konuşmuştum. Çok tanımasam da tatlı birilerine benziyorlardı.

Saatin dolmasına 20 dk vardı. Birden bütün gözler lokantanın kapısına çevrildi. Ne olduğunu anlamak için döndüğümde gördüğüm şeyle gözüm faltaşı gibi açıldı.

O adam gelmişti. Adını bile bilmediğim adam. Bu adam her geçen gün daha mı karizma oluyor acaba? Gözümü ondan alamıyorum. Kendine gel buse ondan etkilenemezsin. O iyi biri değil. Onu görünce mesaj aklıma geldi. Tabi ya bana iş çıkışı görüşelim diye mesaj atmıştı. Ne çabuk unutmuşum. Ben şimdi ne yapacağım?

Masalardan birine oturdu. Bütün kızlar yanına gitmek için can atıyor adeta. Göz göze geldik. Hemen salondan ayrılıp mutfağa gittim. Sakin kafayla düşünmem gerekti. 5 dk salona gitmedim. Ama artık gitmem gerekiyordu. Sanki hiç görmüyormuşum gibi davranmaya başladım. Adam gözlerini benden ayırmıyordu. Bu da beni çok rahatsız ediyordu. Zeynep kulağıma yaklaştı ve " buse,  Mustafa Asaf beyi tanıyor musun? Çünkü deminden beri sana bakıyorda" dedi. Ne yani ismi Mustafa Asaf mıymış. "Yok canım. Bana niye baksın. Sen yanlış anlamışsındır" dedim.

Ewet saatim dolmasına 1 dk kaldı. Ben ne yapsam? En iyisi arka kapıdan çıkmak. Hem o orda oturuyor. Hemen kaçarım. Beni bulamaz. Jet hızıyla kıyafetlerimi giydim ve sessizce arka kapıdan çıkmak için kapıya doğru yöneldim. Arka kapıyı kullanmak yasak olduğu için gizlice çıkmam gerek. Mutfaktan biri geliyor mu diye baka baka dışarı çıktım. Kapıyı kapatmamla birine çarptım. Kime çarptığıma bakmak için kafamı kaldırdım ve karşımda asafı görmeyi beklemiyordum.

"Ama sen nasıl?"

"Napıyorsun sen böyle yasakları dikkate almıyor musun yoksa?" dedi.

"Yoo hayır. Ben sadece.."

"Benden kaçabileceğini mi düşündün? Sen kendini fazla mı akıllı zannediyorsun acaba?"dedi.

" zannetmiyorum zaten akıllıyım. Neyse ben gidiyorum"dedim.

"Gel benimle konuşucaz"

"Hayır gelmiyorum"

"Sana gelmek istiyor musun demedim gel dedim"

Kolumdan tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı.
"Bırak beni. Heyy kime diyorum ya. Hayvan, hödük, öküz, muşmula suratlı, vicdan yoksunu..."

"Çok fazla konuşuyorsun. Ama boş konuşuyorsun. Eğer susmazsan kendi yöntemlerimle sustururum haberin olsun" dedi. Gözü dudaklarıma kayınca ne demeye çalıştığını daha net anladım ve korkuyla biraz daha az konuşmaya çalıştım.

Biz tartışırken zorla arabasına bindirilmiştim. "Peki nereye gidiyoruz? Bari onu söyle" sinirle baktım. "Sahile" dedi. "Nasıl yani?" dedim. Cevap verme gereği bile duymadı. Bu neydi şimdi? Hem zorbalık yapıyor hemde cevap vermiyor. Çok geçmeden bir sahile geldik. Beni neden getirdiğini hâlâ anlamış değilim."in arabadan"dedi. "İnmeyecem" dedim."bu durum sana tanıdık geliyor mu buse.."dedi. Ne güzelde demişti adımı. Ahh iç sesim bu aralar bana çok ihanet eder oldun. Sana ceza olarak yemek yok. Sinirle arabadan indim.

Sahile indiğimizde "ne söyleyeceksen söyle gidicem" dedim. Gözlerimin içine baktı. " Gitme.."dedi ve birden sarıldı. Hiç beklemiyordum. Ne yapacağımı şaşırdım. Bedenim kaskatı kesilmişti. Hiçbir hücresi hareket ettiremiyordum. Tabi kalbim hariç. Kalbim bedenimin tersine o kadar hızlı atıyorduki ben bile durduramıyordum.

Gözlerimi asafın cümlesiyle açtım."şittttt. Kalbin yerinden çıkacak"dedi. O sıra kendime geldim ve onu ittirdim. Çok olmasa da biraz gerilemişti."hayır tabi ki seni sevmiyorum. Nerden çıkarıyorsun böyle şeyleri"dedim. "Ben öyle bişey dememiştim. Ama duygularını öğrendiğim iyi oldu" gülüyordu. Dilini eşşek arısı soksun buse. Bir tutamadın çeneni. Utançla kafamı yere eğdim.

Çenemden tuttu ve kafamı kaldırdı."sadece birkaç saat istiyorum senden. Sonra istediğin yere gidebilirsin"dedi.

Neydi şimdi bu?

İyi okumalar😊

~~YAŞAMA  SEBEBİM~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin