Bölüm 3

196K 6.7K 263
                                    

Gece genç kızın tahmin ettiğinden güzel geçiyordu. Bugünlerde gençler arasında popüler olan folklorik müzikler kendilerine uzak değildi. Kemanını tutuşunu gevşetti, Peri muhteşem bir ezgiyle solo giriyordu şarkıya.

Aman'ın buğulu sesi sardı önce havayı, sonra insanlar eşlik etmeye başladı. Rüya yayını kaydırmaya başladığında kalabalıktan bir alkış yükseldi. Dudakları mütevazi bir şekilde yukarı kıvrıldı, yetenekli olduğunu biliyordu.

Aman da ona dönüp şarkısını söylemeye başlayınca biraz utandı, ilgi odağı olmayı sevmiyordu fakat Rüya böyle bir kızdı, su gibi. Onu izlemek isterdiniz, kumral saçları, deniz yosunu gözleri, ince fiziği, naif hareketleri ile insanlar bakışlarını ondan uzak tutamazdı.

Genç kız, başı kemanına eğik, gözleri ile salonu tararken tüm vücudu sarsıcı bir dalgaya kapıldı aniden, nehirler denizlere karıştı. Hemen kaçırdı yeşillerini, birkaç dakika özellikle bakışlarının çarpıştığı adama bakmamaya çalışsa da kafasını çevirdiğinde onun hala kendine baktığını gördü. Bakışlara alışıktı ama böylesine değil. Adam ona baktığında gözleri arasında bir köprü kuruluyor ve adam ona gelmeye çalışıyor gibi hissediyordu.

Gece genç kız için garip bir hal almıştı. Kalbi çarpıyor olabilir miydi. Tekrar! Hayır, olamazdı. Tekrar değil.

Niyahet performansları sona erip sahneden indiklerinde grup neşeliydi.

-Ne diyorsunuz gençler, kotardık galiba bu işi?

-Aynen öyle Periciğim diye lafa girdi Hakan. Gençler şu bir hafta beni burada idare edin. Biliyorum böyle sahne almak istemiyorsunuz ama söz hafta sonuna bir grup ayarlayacağım.

-Hakan Abi, seni mağdur etmek istemeyiz. Bu hafta idare edelim fakat daha sonra hafta da bir organizasyon bulmanı rica ederim. Biliyorsun son yarı yılımız. Okulların bitmesi lazım.

Arkadaşları da Rüya'ya katılınca bir hafta için Hakan ile Nefes için anlaşmış oldular.

Rüya'nın itirazlarına rağmen gençler birer içki içmeden ayrılmamakta kararlıydılar. Genç kız bir süre sonra kokuya daha fazla dayanamayacağını anlayarak arkadaşlarından izin istedi ve hava almak için mekanın dışına çıktı. İnce kabanına sarılarak soğuğu kesmeye çalıştı.

-Koku mu soğuk mu? Tabi ki soğuk, diye mırıldandı kendi kendine.

Arkasından gelen ses ile irkildi.

-Bence de soğuk, fakat senin gibi bir kızın seçiminin bu olması şaşırttı beni.

Rüya yavaşça dönerken adamın yüzüne bakmak için kafasını geriye attı. Hafifçe çatılan kaşları ile,

-Benim gibi kızların? diye sordu.

Adam cevaplamak yerine ceketini çıkardı ve Rüya'nın itirazını duymazdan gelerek omuzlarına geçirdi. Her şeyden önce Rüya ince bir kızdı, teşekkür ettikten sonra üsteledi.

-Bir soru sordum?

-Centilmenliğimi sorgulatmak istemem güzelim ama çıkışta bir şeyler yapalım mı? Havadan sudan konuşarak aynı sadede gelmek isterdim ama donacağız.

-Siz!!??

-Evet, evet. Anladım tanışma falan filan. Atladık değil mi? Ben Turgut, sen Rüya. Oldu mu?

Genç kızın eli istemsizce havaya kalktı fakat Turgut refkleksleri ile ünlüydü. Genç kızın narin elini havada yakaladı ve sıcak dudaklarına götürdü.

Rüya böyle mahrem bir şey yaşamamıştı daha önce. Gözleri adamın gri gözlerinden güçlü çenesine ve sıcak dudaklarına kaydı, kalbi tekledi. Adam gözlerine bakarken ağzından kelimeler çıkamadı, sadece elini çekerek tekrar ceplerine soktu. Genç kızdan cevap alamayacağını anlayan Turgut devam etti.

-Anlaşılan bir süre daha buradayız. En iyisi bir şeyler alayım içmemiz için. Beni beklersin değil mi?

Son soruyu kendinden emin bir şekilde Rüya'nın gözlerine bakarak sormuştu. İri yarı adamdan korkan Rüya kafasını salladı. Tanrım başına neler geliyordu, söylemişti çocuklara, daha ilk geceden. Rüya güçlü görünse de kavga etmeye, sesini yükseltmeye alışkın bir kız değildi. En iyisi sessiz kalmak diye düşündü ve adam gözden kaybolur kaybolmaz ceketini yandaki masanın üzerine bırakarak içeri kaçtı.

Olay çıkmasından korkarak masada hiçbir şey anlatmadı. Bir süre sonra gözleri adamın olduğu masaya kaydı. Adi herifin yanında başka bir kız vardı ve kızın gözlerinin içine bakarak kahkaha atıyordu. İçinden bildiği bütün küfürleri eden Rüya sevinse mi üzülse mi bilemezken adam kafasını çevirdi ve doğrudan Rüya'nın gözlerinin içine baktı. Yakalanmış olmanın verdiği utançla yanakları kızaran Rüya, elinde tuttuğu hiç içilmemiş birasından bir yudum aldı. Bir daha adamdan tarafa bakmadı, ta ki o tarafta bir hareket sezene kadar. Kafasını çevirdiğinde adamın yanındaki bir adam ve iki kadınla çıkışa yöneldiğini gördü ve derin bir oh çekti, gidiyordu. Yanındaki kadına ceketini giydiren Turgut kafasını kaldırdığında yine Rüya ile göz göze geldi ve yüzünde alaycı bir gülümseme ile kızı bu gece ikinci kez utanç uçurumundan aşağı itti.

Rüya'nın durumunu fark eden Hakan

-Rüya ne oldu kızım? Diye sordu.

-Yok bir şey Hakan Abi. Birisini gördüm de tanıdığıma benzettim ama değilmiş.

Hakan, kafasını çevirdiğinde kapının önünde çıkmak üzere olan Tahir Öztürk ile Turgut Karahan'ı gördü.

-Sen o adamları tanımazsın kızım. Yanılmışsın dedi, fakat içi rahat değildi. Rüya ve diğer kızları kendi kızları gibi severdi. Bahsi geçen adamları uzaktan tanırdı ve sağlam pabuç olmadıklarını bilirdi. Özellikle kadınlar için. Kızların onları tanımamaları daha hayırlı olurdu.

Rüya sohbetin burasından sonra kopmuş ve eve gelene kadar ağzını bıçak açmamıştı. Kızlara da bir şey anlatamadı. Bu gece yalnızdı. Kızlar aileleri ile yaşadıklarından evdekileri görmek için ayrılmışlardı.

Rüya sabahı sabah etti. Adamı unutamıyordu.

-Neler oluyor Allah'ım diye düşündü. İstemsizce adamdan etkilenmişti fakat zaten kırık olan kalbini korumanın yolunu çok önce bulmuştu genç kız. En iyisi unutmak diye telkin etti kendini.

GÜZELİM / RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin