'kendilerine yardım edemeyen insanlar, birbirlerini kederle beslerlermiş.' yoongi sırtı kendisine doğru dönük olana doğru konuşuyor. biliyor eli ağzında, sessizce ağlıyor esmer olan.
'beni kederinle güzelce besliyorsun, taehyung.' yoongi yanılmıyor hiç, aylardır acı çektiğini adı gibi biliyor. taehyung'un karamsarlığı tıpkı bir hastalık gibi yayılıyor.
yoongi ensesini öpüyor usulca, parmaklarıyla taehyung'un sırtındaki benlerden küçük ayı'yı çiziyor.
taehyung ağır hissediyor hep ve yoongi bu ağırlığı yok edemediği için kendinden nefret ediyor. ikili farkında olmadan yavaş yavaş ölüme sürükleniyor.
yoongi göğsündeki çizimlere bakıyor ーgözyaşları dört bir yanını kaplamış ayçiçeklerinin, artık kan gölüne benziyor, sarı bir kan gölüne.
taehyung, saklayamıyor artık içindekileri. kalkıyor hışımla yerinden, yüzü kıpkırmızı kesilmiş. çizememenin, derdini anlatamamanın siniri toplanmış sıkıca yumruk yapılmış ellerinde.
'git!' bağırıyor elinden geldiğince yüksek. 'ya sen gideceksin ya da ben!'
canı gibi sevdiği adama kıyarken binbir parçaya bölünüyor taehyung, oysa bay agustus'u sevmesi var, boynunu öpmesi, dudaklarına kirazlar çizmesi var fakat taehyung sadece bağırıyor.
ve yoongi susuyor, sessizliğe gömülüyor defalarca. yataktan kalkıyor ve gömleğini üzerine geçiriyor, kapıyı açıyor ve ardından patlatıyor. sonra taehyung dizleri üzerine düşüyor, esmer olan nereye elini sürse kül oluyor.