beraber oldukları süreç boyunca yoongi, taehyung'un tenini toprağa benzetiyor. geniş kalça kemiklerinin iki yanında bulunan minik çizikler ise toprağın susuz kalmış çatlaklarına benziyor.
taehyung saf öfke ve pür aşkla doldurulmuş gibi. dengesi asla yerinde değil. bedeninden, çiziklerinden, pürüzlerinden ve saçlarından nefret ediyor fakat aynı zamanda da koca bir narsisizmle kendine bağlı.
garip ve karmakarışık bir insana vurulduğunu biliyor yoongi, bu iyi değil, sonları her an gelebilir.
ama işte o koca yatakta bir arada yatıyorlar ve hiçbir şeyin bir önemi yok.
'yaşamanın bir anlamı var mıdır bay agustus? bu yaşamak mıdır? içimde kopan bu çığlık da ne? ölecek miyiz yoksa çoktan öldük mü?'
yoongi yorgun ve biraz ağlamış, taehyung'a arkasından sarılmış. esmerin saçlarının o burcu burcu kokusu burnunu sızlatıyor.
sesi soluğu çıkmıyor, sanki sessizlik ayaklarına kelepçe vurmuş gibi hiçbir yere gitmesine izin vermiyor. gözleri kapalı, kirpikleri titriyor, taehyung kollarında can çekişiyor.
taehyung göğsü üzerinde duran elin üzerini okşuyor yavaşça, uçuşan perdelere sarılıp yok olmak istiyor fakat yoongi önüne çıkan bir engel, koca bir kaya parçası. ne üzerinden tırmanabiliyor, ne de ittirip yolu açabiliyor. sadece kopmak üzere olan tırnaklarıyla kayayı kazımaya çalışıyor. bu hem onu incitiyor hem de onun o soğuk kayasını. birlikte kan akıtıyorlar.
![](https://img.wattpad.com/cover/135933053-288-k579181.jpg)