'kalbini söküp çıkarabilseydim eğer onu arka bahçemize gömerdim. üzerinde sarı çiçekler çıkana kadar onu sular, şarkıları onunla paylaşırdım.' taehyung transa girmiş gibi yine ve yoongi kenarda ölü gibi uzanıyor.
'sen zaten beni gömdün hem de buzlara! sırf kalbim değil tüm bedenim buz tutuyor, sızlıyorum taehyung. seni özlüyorum.'
taehyung ellerini kulaklarına kapatıyor, bilekleri sargılı, göz altları kıpkırmızı. duymak istemiyor yoongi'yi. ona zarar veriyor olma düşüncesi ona hem zevk veriyor hem de koca bir düş kırıklığı.
'kapama kulaklarını, duy beni! duyulmaya ihtiyacım var, beni dinleyebilecek senden başka kimse yok! ölmüş, sürünen bir adamım ben! hayatımı verip yazmış olduğum kitaplarım vasat! ruhumu satmış olduğum bu evlilik ise kaybolmuş bir çift yüzükten ibaret!'
yoongi, bulunduğu yerde emekleyerek taehyung'un karşısına geçiyor ve kafasını elleri arasına alıyor, yaşlı gözlerle ona bakıyor. bu gözlerde cam kırıkları var, ya da hayal. beş parasız hastalıklı bir adam yatıyor, etrafta kelimeler uçuşuyor. taehyung, odağını kaybediyor.
'lütfen tae, lütfen.' yoongi güzel yanaklardaki iri gözyaşlarını siliyor ve dudaklarını anlına bastırıyor.
'boşanalım.'