Teklif

12 2 0
                                    

Tavana asılı olan ve renkli ışıkları durmadan yanıp sönen aydınlatmaların gölgeleri üstüme düşürken kafamı önüme eğmiştim. Biran önce gtmek istiyordum. Ceyda hala etrafına bakınırken birden omzumu sarsmasıyla bakışkarımı ona çevirdim ve 'ne istiyorsun'der gibi baktım. "Lina sakın çaktırma, tam arkamızda ve buraya bakıyor." dediğinde arkamı dönüp Yamaç'ı görmem beni şaşkına uğratmıştı. Gözlerimi daha da açıp "Yamaç mı?" dedim. "Sen nerden tanıyosun ki?"  

"Bizim okulda okuyor." dedim umursamaz bir tavır sergilemeye çalışmıştım ve bir o kadarda gerilmiştim. "Ciddi misiiiin?"

"Off Ceyda sıkılmaya başladım ne yapacaksan yap ve gidelim."

Ağzımda metalik bir tat hissetmiştim ve nedensizce kalbim kırılmıştı. Ama neden Ceyda'nın Yamaç'ı tatlı bulup bulmaması umrumdaydi ki sanki.

Aşırı yüksek sesten yine migrenim tutmaya başlayınca ellerimle kulaklarımı kapadığım, kafamı eğdiğim sırada önüme bir bardakta viski olduğunu tahmin ettiğim içeceği koyan barmene baktım. "derdin var gibi, iyi gelebilir."

Dediğine bakılacak olursa aslında ceydayı beklerken içsem belkide üstümdeki gerginliği atabilirdim. Ama ben içki içmezdim ki. Beynimin kararımdan vazgeçmeme izin vermesine fırsat vermeden hemen bardağı aldığım gibi kafama diktim ve bir dikişte içtim. Yüzümü buruşturduğum sırada dudaklarımdan başlayan, ordan boğazıma ve ordanda mideme doğru inen lavlar varmış gibi içki geçtiği yeri yakıyor gibiydi. Kendime gelmek için gözlerimi kırpıştırırken gözlerimi tam anlamıyla açınca Yamaç'ın bana tam gözlerimin içine baktığını gördüm. Işığın gölgeleri gözlerinin kahvesine karışınca gözleri siyaha çalan bir renge karışmıştı. Şu an  o kadar güzel gözüküyordu ki! Düşündüğüm bu düşünce için kendime kızdım. Sonuçta Ceyda ondan hoşlanıyordu. Biran bu düşündüğüm için kendimden utanarak birden önüme döndüm. Önüme döndüğümde bar tezgahında koyduğum telefonuma mesaj geldiğini gördüğümde telefonu açıp gelen mesaja baktım. Gizli bir numara göndermişti bu mesajı ve aynen şöyle yazıyordu; 'Duyduğum kadarıyla büyümüşsün, babasının kızı. Az kaldı, bekle. Ha bide hızlı gidiyorsun, yavaş iç.'

Gördüğüm mesajla gözlerimde akmaması için direndiğim yaşlar baş göstermeye başladı.

Neden herşey üst üste geliyordu ki sanki. Ben bugüne kadar kimsesizdim. Kim benden ne isteyebilirdi Allah aşkına. Benim hayatım da Ceyda'dan başka hiç kimse yoktu.

Ceyda'nın ailesi kendisi 17 yaşındayken ortaya çıkmıştı. Babası eskiden mafyaymış ve hapise geçtiği için Ceyda'yı yetimhaneye vermişti sanırım. Ceyda tam anlatmayıp her seferinde beni geçiştirirdi, ama ben belkide eskileri hatırlamak istemiyordur diye hiç üstelemezdim. Ana yinede Ceyda'nın gözünde çok değerim olduğunu biliyordum. Onun içib burdaki saçmalığa katlanıyordum.

Sinirlenip telefonumu kapattım. Belki de hattımı değiştirmeliyim diye düşündüm. Başım hafif dönüyorken müzikte onun dönüş hızını arttırıyordu gibi. Gözlerim o kahverengi vadilerin sahibine istemsizce giderken bir erkekle selamlaştığını gördüm. Yanıp sönen ışıktan kim olduğunu tam kestiremiyordum ama selamalaştıktan sonra yürümesi bize doğru yönelen çocuğun Bartu olduğunu görünce bugün daha ne kadar şaşıracağım diye düşünüyordum. Bartu, Cansu'nun abisiydi. Yamaç'la ne ilgisi olabilirdi ki?

Bartu bizim yanımıza gelince bana kafsıyla selam verince bende karşılık olarak hafifçe tebessüm ettim. Cansu ise telefondan kafasını kaldırınca abisini görünce biran neye uğradığını şaşırdı. Bakışlarından bile Bartu'yu burda görmeyi beklemediği ortadaydı.

"Sen"dediğini şaşırdığını ifade eden bir ses tonuyla. "Senin burada ne işin var abi?"

Abi derken ki sesinin arkasındaki titreyişi anlayacak kadar tanıyordum onu. Ailesinin onu bırakıp gitmesini yediremiyordu kendisine.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 07, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SICAK GRİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin