Bölüm 4

94 7 4
                                    

Selam! Bu bölüm pek içine sinmedi, bundan dolayı üzgünüm. İlerleyen bölümlerde güzel şeyler olacak. Sizi seviyorum, iyi okumalar canlarım.

Sabah kalktığımda saat 7'ydi. Üst kata doğru çıktım, biraz boş boş dolaşıp annemlerin odasına baktım. İkisi de hala uyuyordu. Tekrardan aşağı indim ama bu sefer kendi odama gitmek yerine, Kaan'ın odasına gitmeyi tercih ettim.

 Esneyerek, Kaan'ın odasına girdiğim zaman, onun da hala uyuduğunu görmüş oldum. Bence, Kaan fazla uyumuştu, biraz daha uyusun diye odasından çıktım. Hoş, birazdan geri dönüp Kaanı uyandıracaktım ya neyse.

Her ne kadar, bu saatte kalkmayacağını iyi bilsem de, belki uyumuyordur diye düşünüp, şansımı denemeye karar vererek Güney'in numarasını çevirdim. Bir kaç kez çaldıktan sonra, tam kapatıcaktım ki "Efendim Arya ?" diye uyku dolu bir ses duydum karşıdan.

Sanırım uyandırmıştım ama bu Güney için pek sorun olmazdı, sonuçta kaç yıllık kardeşim, alıştı artık. Bunları düşünürken yüzüme bir gülümseme yayılmıştı. Çocuğum hatta neredeyse bebekliğimden beri her yaşım her dakikam olan üç insan geldi aklıma Defnem, Kaanım, Güneyim. 

Fazla duygusallaşmadan Güney'e hala cevap vermediğimi farkettim. "Hadi kalkın hemen, kahvaltıya bize gelin." dedim neşeyle. Daha annemler uyanmamıştı gerçi. Güney'in karşı taraftan ofladığını duydum. "Kardeşim..." dedi "Sabah sabah daha yeni uyandım, bir dur abi." diyerekte cümlesini tamamladı.

"En fazla 3  saate sonra gelin, Şermin Teyzemlerden böylelikle biraz daha uyumuş olur." dedim, bir kaç saniye sonra cevap verdi, sanırım esnemişti "Hep onları düşün anasını satayım ama bana gelince sabahın köründe ara anca dimi Aryacım ?" dedi şakayla karışık hafif sinirle. Güldüm ve "Vazifemiz Güney Bey." dedim "İyi iyi, hadi görüşürüz." dedi ve telefonu kapattı.

Defneyi aradığımda hemen açmıştı. İşte benim kardeşim, gerçi şaşırmamışta değildim hani Defne bu saatler de çok fazla kalkmazdı, hatta onu uyandırdığım zamanlar da başımın etini yerdi. Galiba dün yolda fazlasıyla uyumuştu.

"Kada sen bu saatte uyandın mı cidden ?" diye sordum gülerek. "Evet ya ama dün arabada da çok uyudum, o yüzden bu saatte kalktım." dedi. "Tahminlerim de yine beni yanıltmadı Defne." dedim gülerek, "İyi tahmin etmişsin o zaman civcivim." dedi o da.

"3 saat sonra kahvaltıya bize gelin, daha demin Güneyle de konuştum, uyandırdım gerçi ama olsun. 3 saat sonra anca geliriz dedi, sen de Pelin Teyzemlere haber ver, ben de birazdan Kaan'ı, sonra da annemleri uyandırıcam." dedim kısa çaplı bir özet geçerek.

Defne heyecanla, "Arya" dedi kesin aklında bir şeyler geçiyordu "Kaan'ın yanına gidip telefonu hoparlöre alsana sonra Kaan'ın dibine koy ve bağırarak ismini tekrarlayalım, olur mu ?" diye sordu.

Sonrasında Kaan'dan çok çekecektim ama biraz eğlenceden kimseye zarar gelmez. Hem onlar da bizi kaç kere Güneyle insanlık dışı şekillerde uyandırmıştı. Defneyle beni öyle bir uyandırmışlardı ki, çoğunda ömrümden ömür gitmişti. Onun için gayette haklı olduğum tarafları da vardı.

Gülerek "Tabiki de." dedim. Konuşurken yanlışlıkla uyandırmayayayım diye biraz önce çıktığım Kaan'ın odasına geri döndüm. Telefonu hoparlöre alıp, Kaan'ın yastığının hemen yan kısmına bıraktım. Geri çekilmeden önce "Hadi Defne." demiştim. Ondan da onaylayan nidalar ile cevap aldım. 

Defne üçten geriye yavaş yavaş saydıktan sonra "Kaan kalk uleyin" diye bir kaç kez bağırdık. Kaan gözlerini açtığında, uyku sersemliğiyle olanları anlamaya çalışıyordu. Yastığının çok yakın olan telefonu ve beni farkettikten sonra "Defne, kapat lan şunu siz iyice gadarlaştınız!" demişti, biz Kaan'ın bu cümlesini duyduktan sonra kahkahalara boğulmuştuk.

Kaan sinirle "Öncelikle Arya seni şimdi, Defneyi de ilk gördüğüm yerde bunun hesabını soracağım." dedi Kaan'ın o sersem ve sinirli yüz ifadesi görülmeye gerçekten değerdi.Hala gülüyorduk, Kaan telefonu eline alıp sinirle kapatınca Defne'nin kahkahası anında kesinmişti, normal olarak. Ben de, Kaan'ın hafif ürkütücü olan bakışında dolayı biraz korkarak gülmemi azaltmıştım.

Telefonum tekrar çalmaya başladı, yüksek dereceli bir ihtimalle Defne arıyordu. Kaan elinden bırakmadığı telefonumu, anında meşgule atmıştı. Telefonu yatağa doğru fırlatarak, bana bir adım atarak konuşmaya başladı "Şimdi, canım kardeşim." dedi her kelimeye ayrı ayrı vurgu yapıyordu.

"Seni bir daha beni böyle uyandırmaman konusunda, kaç kez uyarmıştım di mi ?" diye sordu. "Evet ama sen beni kaç kez bundan daha beter uyandırdın, ben bir şey dedim mi ?" diye sordum, Kaan "Evet lan süründürdün beni." dedi şakayla karışık, daha çok sinirle.

"Neyse Aryacım." dedi "Uyarmıştım ve şimdi yapacaklarımdan kesinlikle ben sorumlu değilim." dedi. "Yapma o zaman." dedim odanın kapısına gelmiştim. Kaan bir adım daha attınca, tehlikelinin yaklaştığı farkederek, yukarıya annemlerin odasına kaçmıştım.

Kaan 2 dakika sonra gelince "Annemlerin odasına gelirken, ne düşündün Arya gerçekten çok merak ediyorum." dedi gülerek. "Bana o kro gülüşünü atmayı bırak Kaan." dedim. Oflayarak babamı dürttüm ve sonra da anneme "Anne, oğluna bir şey söyle." diye seslendim.

Kaan annemlerin odasından içeri girdiğinde,  o zamana kadar elinde olduğunu farketmediğim kocaman sürahiyi görünce, kısacık bir şaşkınlık yaşadım. Demek onun için ben kaçtığım zaman geç gelmişti, vay hıyar vay. Kaan'a tekrar baktığımda, hala sırıtmaya devam ediyordu. 

"Baba, anne kalkın, hem bugün Defneler ve Güneyler bize kahvaltıya gelecek." dedim, o sırada Kaan çoktan yanıma yaklaşmıştı. "Kaan" dedim ve sevimli bir bakış atmaya çalışarak  cümlemi devam ettirdim "N'olur o suyu dökme üstüme, hasta olurum bak Allah korusun." dedim. Güzel bahane bulmuştum.

Kaan bana bakarak, "Kızım, bu havada hasta falan olmazsın şu hale bak sımsıcak." diyerek, eliyle pencereyi gösterdi. Kafamı pencereye doğru döndürdüğüm de, bu sabah pencereden bakmadığı farkettim. Sanırım tek farkettiğim şey o değildi, artık ıslandığımı da farketmiştim.

Sinirle Kaan'a döndüğümde, annemlerinde kalkmış olduğunu farkettim. Babam çoktan gülmeye başlamıştı bile,annem de "Kızım sıçana dönmüşsün ve o suyu döktüğünüz gibi temizleyeceksiniz!" demişti. Anneme başımı sallayıp 'Sıçana benzettin ya' bakışlarımı gönderdim. Bak hâlâ gülüyorlar, hayret bir şey yahu! "Kaan, sen var ya çok kötüsün." dedim kendimi babamın daha yeni kalktığı yatağa bırakırken.

Kaan bu sefer de gelip beni gıdıklamaya başlamıştı, Allah'ım sen bana sabır ver. Başlarda normal bir şekilde gülerken, şu an kahkaha atmaya ve saçma sapan hareketler yapmaya başlamıştım. Kaan da bana bakarak gülüyordu. Ben daha fazla dayanamayıp, yataktan kalkarken, Kaan da gıdıklamayı bırakmıştı.

Merhaba! Daha dün raflara dizilen Ben Çok Sevdim - Alya Öztanyel'in yeni şiir kitabı çıktı, kesinlikle bir bakın derim. Mutlulukla kalın... 

2 YARIM 1 TAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin