Bölüm 5

75 8 2
                                    

Bir saat sonra hep birlikte, bizim evin bahçesinde toplanmış kahvaltı yapıp sohbet ediyorduk. "Kahvaltı bitince hazırlanıp biraz turlarız, sonra da havuza gireriz." dedi Defne. "Aynen, zaten benim kahvaltım bitti. Ben hazırlanana kadar sizde kahvaltınızı bitirirsiniz." dedim, Güney kafasını sallayarak, " Ben ve Kaan, zaten hazırız sadece benim havlumu almam gerekiyor." dedi.

"Biz o zaman Aryayla bize gideriz, ben hazırlanırım. Siz de havluyu alıp bize gelirsiniz, uyar mı ?" diye sordu. Ben ve Güney onaylayan nidalar çıkarırken, Kaan da "Uyar uyar." diyerek Defneyi yanıtlamıştı.

"Hadi ben kaçıyorum." dedim, hazırlanmak için masadan kalkarken. Kaan kolumu tutup, sevimli bir gülümseme yolladı "Aryam, benim havlumu da alır mısın ?" diye sordu.  Yanaklarını sıkıp "Alırım." dedim gülerek. Kaan normalde yanaklarının sıkılmasını sevmezdi ama ben ara sıra yapıyordum, çocukken kızsada artık eskisi kadar bir şey demiyordu. Yine de kaşlarını hafifçe çatıp "Yanaklarımla uğraşma artık." diye sitemle mırıldanmıştı.

İçeri geçip, odama geldiğim de hazırlanmaya başlamıştım bile. Bikinimi giyip üstüne de şort t-shirtimi, beyaz terliklerimi de giydikten sonra, plaj çantasının içine ihtiyacımız olan eşyaları koyup, bahçeye tekrar döndüm.

Defneler de kahvaltılarını bitirmişti zaten. " Siz," dedi Defneyle beni göstererek "Defnelere gidin, biz de hemen havluyu alıp yanınıza gelelim." diyerek cümlesini bitirdi Güney. "Tamam kanka." dedi ve ardından Pelin Teyzelere seslenerek "Anne, biz biraz dolaşıp sonra da havuza giricez." dedi Defne. Pelin Teyze başıyla onayladıktan sonra, annem de "İyi eğlenceler, dikkat edin kendinize." demişti.

Defnelere gittiğimiz de, Defne hemen hazırlanmıştı ve o sırada da Güneyler gelmişti bile. Sitede dolaşmaya başladığımızda, havadan sudan konuşuyorduk. Hatta bir ara "Çiğköfteyi Adanalılar mı yoksa Urfalılar mı daha güzel yapar." tarzı konuşma geçmişti aramızda ama konuyu nasıl oraya getirdiğimizi hiç bilmiyordum. Konuşmamızın başı, bu yıl basketbol da şampiyonu olan Fenerbahçeydi çünkü.

Sitedeki sahanın oraya geldiğimizde, sahanın içindeki voleybol topunu farkettim. "Hadi, biraz voleybol oynayalım, sonra da havuza gideriz." dedim. Defneler de onayladıkları zaman sahanın içine girdik.

Voleybol oynuyorduk güya ama Kaan ve Güney, oyunun başındaki gibi düzgünce oynamak yerine, ya oyun futbola dönüyordu, yada basket oynuyorlardı. Sıkılmıştım. Defneye baktığımda, o da ofluyordu.

Kaan, tekrar elindeki topla potaya basket atarken en sonunda dayanamayıp, "Voleybol oynuyoruz di mi ?" dedim, "Şunu, düzgünce oynayın. Kuralına göre." son cümleye özelikle vurgu yapmıştım, sinirlenmiştim yahu. 

"Kızım." dedi Güney "Voleybol da oynuyoruz ama pota burnumuzun dibindeyken, oyun tabii ki baskete döner." dedi. "Ama siz, hem futbol hem de basketbol oynuyorsunuz." dedi Defne, o da bu durumdan hiç memnun görünmüyordu.Kaan derin bir nefes alarak, "Havuza gidelim en iyisi." dedi. "Evet, mantıklı gidelim artık." dedim.

Havuza geldiğimizde şezlongları yan yana koyup, havluları üzerlerine sermiştik bile. "Hadi girelim hemen. Su bu saatlerde güzel oluyor." dedi Defne üstünü çıkarırken. "Tamam." dedim,ben de o sırada üstümdekileri çıkarmak için uğraşıyordum. Güneye baktığımda, telefondan Kaan'a bir şey gösteriyordu. 

Onlar da t-shirtlerini çıkarıp yanımıza geldiler. Kaan direk atlamıştı, Güney de tam atlayacakken Defnenin onu itmesiyle atlamasına gerek kalmadı. Güneyin o surat ifadesi çok komikti. Güney su yüzeyine tekrar çıktığında, biz hala gülüyorduk. "Sen var ya sen." dedi Defneyi işaret ederek "Bunu yazdım bir kenara, kara listemdesin evlat." derken ciddi bir ifade sergilemeye çalışıyordu ama kendisi de gülüyordu. Bir kaç dakika sonra, Defne ve ben de havuza girmiştik.

2 saat boyunca, havuzda zaman geçirdikten sonra çıkmıştık. "Eee, şimdi napıyoruz ?" diye sordu Güney. "Bana farketmez." dedi Kaan, derin bir nefes alarak "Ben her şeye uyarım." dedi Defne de sonradan. "Havuzdan daha yeni çıktık, ya duş alıp bir şeyler yapalım, yada Sezin ablaya gidip bir şeyler atıştıralım." diyerek bir kaç fikir sundum ortaya. Kaan " Saat kaç, ona göre bakarız duruma." dediğinde, Defne daha yeni kapattığı telefonundan başını kaldırıp "Saat 2 olmuş bile." diyerek Kaanın sorusunu cevaplamıştı.

Zaman baya geçmişti ama şaşırmamıştım açıkçası. Kahvaltıydı, hazırlanalım, sitede biraz turlayalımdı falan derken, arada voleybol da oynamıştık. Tabii ki en çok zamanımızı havuz almıştı.

"Ben, kurt gibi acıktım valla canolar. Sezin ablaya gitmek çok mantıklı ve mideme uygun bir fikir." dedi gülerek Güney ve ardından da kolunu omzuma attı. Gülerek, "Aç ayıcığımıza uyalım o zaman, sonuçta aç bir Güney, hazırlıkta ki edebiyat hocası 'Çaki Hayat' kadar riskli bir durum." dedim. 

Kaan kafasını hızlıca bana çevirerek, "Kızım ya, şu kadını hatırlatmasan olmazdı zaten." dedi. "Geçen yıl az çektirmedi bize Çakiye." dedi Defne de. "Aman aman, şimdi gelir çıkar karşımıza kapatalım şu konuyu." dedi Güney. Güney'in son sözü hepimizi güldürmeye yetmişti.

Aslında iyi hocaydı ama geçen yıl sınava çalışırken bizi bıktırmıştı. Lakabına gelince, okulun kapanmasına az bir süre kala, son sınavlarda bittiğinde, öğretmenlerin bir kısmı ve  hazırlık öğrencilerinin tamamı olarak paintballa gitme kararı almıştık. Çaki Hayatta gelmişti ve gerçekten hemen hemen on beş kişiyi vurmuştu. O günden sonra da o lakap ona tamamen oturmuştu, öncesinde de zaten Çakiyi çok seviyorum diyordu. Tuhaf ve iyi kalpli bir kadındı yine de.

Beni bunları düşünürken, Defne "İstikamet Sezin abla ve muhteşem büfesi marş marş." diyerek, kafamda ki düşünceleri dağıtmıştı. Kaan'a baktığımda, Defnenin söylediği üzerine gülerek başını sallamıştı.

Selam! Bu bölüm için biraz gecikme yaşadığı için kusura bakmayınız canlarım. Haftanızın güzel geçmesi dileklerimle, görüşürüz.  

2 YARIM 1 TAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin