11.Bölüm

51 2 0
                                    

Evet, yeni bölüm geldi. Keyifli okumalar :) Lütfen yorum yapmayı unutmayın.

Blake, merkeze geldiğinde, arabadan hemen çıkmadı. Derin bir soluk aldı ve onunla yüzleşme düşüncesine kendini hazırlamaya çalıştı. Artık, onu gördüğü zaman ağlamak istemiyordu. “Hayır, bir daha olmayacak.” Diye düşündü. Arabadan çıktı ve kararlı adımlarla merkeze doğru yürümeye başladı. A-212’nin işlemleri çoktan tamamlanmıştı bile.

-Hoşgeldiniz.

-Merhaba. O…Nerede?

-Lütfen, beni takip edin.

Blake’i bir heyecan sarmıştı. Kalbi merkeze geldiği ilk günkü gibi atıyordu. “Sakin olmalıyım.” Diye düşündü. Sorumlu ve Blake, yine o uzun beyaz koridorlardan geçtiler. Sonunda, büyükçe bir kapının önünde durdular.

-Tüm işlemleri tamamlandı. Dış dünya hakkında az da olsa bir şeyler biliyor. Biraz adaptasyon sorunu yaşayabilir. Eğer, size zarar vermeye veya kaçmaya çalışırsa, bizimle irtibata geçin. Vücudunda bu gibi durumları önleyici bir zehir var. Fakat biz zehri etkin hale getirmedikçe ona bir şey olmayacak, merak etmeyin.

-Bu zehir…Onu direk öldürüyor mu?

-Evet…Sadece bayıltmak için ayrı bir madde de vücudunda var. Ama tamamen etkisiz hale getirmek için zehri kullanıyoruz.

Blake, tekrar derin bir nefes aldı ve sorumluya gülümsedi.

-Ne bekliyoruz?

Sorumlu  yavaşça kapıyı açtı. Önce, ikisi de hiçbir şey göremedi. Odanın içi oldukça aydınlıktı ve ışık hüzmeleri gözlerini acıtıyordu. Blake, elini gözlerine doğru götürdü. Onu biraz daha geç görmek için zaman kazanmaya çalışıyordu. Çünkü hala korkuyordu. “Er ya da geç onu göreceğim.” Diye düşündü. Elini gözlerinden çekti. Sorumlu

-A-212? Dedi.

Yavaşça arkasını döndü. Üstünde 1 hafta önceki beyaz elbise yoktu. Beyaz bir pantolon ve pembe bir bluz giymişti. Saçları açık bırakılmıştı ve yüzü bir kar tanesi gibi bembeyazdı. Masum gözlerle Blake’e doğru baktı. Biraz korkuyor gibi görünüyordu.

-Bu, Blake Winchester. Artık onunla birlikte yaşayacaksın.

-Merhaba.

Blake, sanki donmuş gibiydi. Alona’nın kopyasının her santimini inceliyordu. “O.” Diye düşündü. Sanki hiç ölmemişti ve karşısında duruyordu. Fakat, ondan daha küçük gözüküyordu. Daha küçük ve savunmasız. Gözlerinde inatçı ve hırçın bakışlar yoktu. Sadece korkuyordu, hepsi bu.

-Merhaba, Alona.

Sorumlu araya girdi.

-Efendim, orijinalinin adıyla ona seslenmiyoruz. Fakat isterseniz, ona farklı bir isim koyabilirsiniz. Zaten dışarıda buna ihtiyacı olacak.

-Ah…Tabi, unutmuşum.

A-212, yavaşça ona doğru yürüdü. Bir şeyleri anlamak ister gibiydi. Korkuyla bakmıyordu gözleri artık. Blake, bir iki adım geri çekildi. Sorumlu

-İsterseniz, gidelim bay Blake. Dedi.

-Olur.

Alona’nın kopyası önde, sorumlu ve Blake, kapıdan çıktılar. Kopyanın kalbi, dış dünyaya ilk defa çıkacağından dolayı gümbür gümbür atıyordu. Birlikte asansöre bindiler ve aşağıya doğru inmeye başladılar. Blake, yavaşça dönüp, ona doğru baktı. Kopyada fark etmiş olacak ki, başını çevirdi. Göz göze geldiler. Blake, ona doğru gülümsedi. Kopya, “Ne kadar da yakışıklı.” Diye düşündü. Sonra, bunu düşündüğünden dolayı utandı. Hemen başını çevirdi. Danışmaya geldiklerinde artık özgürlerdi. Çıkış işlemleri tamamlanmıştı. Blake, elini ona doğru uzattı. Kız, önce biraz tereddüt etse de, sonra onun elini tuttu ve çıkışa doğru yürüdüler.  Çıkar çıkmaz, etrafını dikkatle incelemeye başladı. Gökyüzüne uzanan yüksek binalara hayretle baktı. Şaşkınlıktan ağzı bir karış açıkta kalmıştı.

-Ah, bu gerçek olamaz…Öyle değil mi?

-Hepsi gerçek Alona.

-Adım, bundan sonra Alona mı?

Blake, biraz duraksadı. Ne yapıyordu böyle. O, Alona değildi. Ne çabuk inandırmıştı kendisini onun Alona olduğuna. O bir klondu. Orijinali, ise ölmüştü. Artık yoktu. Bir daha hiç gelemeyecekti. Blake, elini başına götürdü. Klon, ona merakla baktı.

-Şey, iyi misiniz?

-Evet, evet. Arabaya bin.

-Şey, neye?

Blake, onun dış dünyayla ilgili çok az şey bildiğini hatırladı. Elini, tuttu ve arabasına doğru götürdü.

-Buna mı bineceğiz?

-Evet, buna araba diyoruz. Bir yerden bir yere kolayca gitmeni sağlar.

-Nasıl, bineceğiz? Şey, şunu…

Blake, kapıyı gösterdiğini gördü. Sonra, öğrenmesi için kapıyı açıp kapattı. Kız, küçük bir kahkaha attı.

-Bir daha yapsana! Şey, yapar mısınız?

Blake, güldü. Aynı şeyi bir daha yaptı. Sonra, yavaşça koltuğa bindi kız. Blake, kapıyı kapattı. Bu, onu biraz korkutmuştu. Blake de arabaya bindi ve hareket etmeye başladılar.

-Bu, harika bir şey!

-Bu kadar beğeneceğini tahmin etmemiştim.

Kız, güldü.

-Sormamın sakıncası yoksa…Nereye gidiyoruz?

-Eve. Yeni evine.

-Yeni evim?

-Evet. Bundan sonra benimle yaşayacaksın.

Kız, gülümsedi. Sonra başını çevirdi. Yanakları kızarmıştı. Sonra bir şeyi hatırlarmış gibi durdu. Blake’e doğru baktı.

-Şey, bir şey daha sorabilir miyim?

Blake, güldü.

-Tabi ki, istediğini sorabilirsin.

Kız, tereddüt eder bir sesle

-Siz, orijinalimin nesi oluyorsunuz? Dedi.

Tıpkı Senin GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin