Blake, gözlerini yan koltuğa doğru çevirdi. Uyumuştu ve o da üstünü örtmek istiyordu. Arka koltuktan örtüyü almak isterken bir anda uyandı. Blake ona gülümseyerek baktı ve “Günaydın.” Dedi.
-Günaydın…Sahi, sabah oldu mu? Çok yorgun hissediyorum.
-Evet, aslında geleli 15 dakika oldu ama uyandırmak istemedim.
Alona, buruk bir gülümsemeyle Blake’e baktı ve yanağına bir öpücük kondurdu.
-Hayat öpücüğü!
İkiside güldüler ve arabadan çıktılar. Tatil yapmak için Blake’in Florida’da ki yazlığına gelmişlerdi. Alona buraya ilk defa geliyordu.
-Ah…Blake, burası harika bir yer.
-Beğenmene sevindim.
Birlikte evin içine girdiler. Alona, çok yorgun olduğu için salonda uyuyakaldı. Blake ise çoktan uykusunu kaybetmişti ve bu yüzden televizyonu açtı. Gördüğü şeyler hiçte iç açıcı değildi.
***
-Ah, olamaz…Kaç kişiyi öldürmüş? İnanamıyorum.
Alona, şaşkın gözlerle ekrana bakıyordu. Bu, dün haberlerde izledikleri klondu ve şimdi caddelerde ölüm saçıyordu. Hala yakalanmamıştı ama yetkililer yakalanmasına ramak kaldığını söylüyorlardı. Alona, korkuyla Blake’e baktı.
-Merak etme. Yakalanması an meselesi. Onu mutlaka bulacaklar.
-Yine de korkuyorum…Ya, kaçan kişi benim klonum olsaydı.
-Senin klonunun adam öldüreceğini hiç zannetmiyorum.
Blake kıkırdadı. Ama Alona gayet ciddiydi.
-Blake, bu komik değil. Bak, beş kişiyi öldürmüş. beş insan! Bu bizde olabilirdik. Anlamıyorsun Blake…
Alona sinirli bir şekilde yerinden kalktı ve yürümeye başladı.
-Komik olduğunu söylemedim. Ama, sonuçta öldürmek bu yaratığın doğasında olmalı. Bir suçlu varsa, o da güvenliği sağlayamayan yetkililer. Neden şimdi bana kızıyorsun?
-Yaratık mı? Kopya olabilirler, ama onlarda insanlar Blake. Neden bunu kabul etmiyorsun?
-İnsan olsalardı klon olmazlardı Alona. Onlar bizim için varlar, anladın mı? Bizim sağlığımız ve iyiliğimiz için. Ayrıca o merkezlerde onlara kötü davrandıklarını sanmıyorum. Bunu bu kadar büyütme.
-Sen nasıl bir insana dönüştün böyle?
Alona, dehşete düşmüş bir şekilde ona bakıyordu. İki yıldır sevdiği adam nasıl bir hale gelmişti. Kim onu bu hale getirmiş ve bu vahşeti ona normal bir şey gibi gösterir olmuştu. Alona, klon sistemini hiçbir zaman savunmamıştı. Ama Blake de öyle değil miydi? Şimdi değişen neydi?
-Ben gidiyorum!
-Saçmalama!
-Asıl sen saçmalama. Dışarıda ne olduğu umurumda bile değil! Artık seninle aynı evde kalamam.
-Alona, sağlıklı düşünemiyorsun.
-Bunu söyleyenin sen olması ne kadar da ironik.
Alona, hızla yukarı çıktı ve eşyalarını toplamaya başladı. Gözlerinde biriken yaşlar, daha fazla bekleyemedi ve yanaklarından aşağı doğru süzülmeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tıpkı Senin Gibi
Roman d'amourBlake ve Alona, 2055 yılında, gençliklerinin baharını yaşayan ve birbirlerini çok seven iki gençtir. Fakat Alona'nın ölümüyle Blake, Alona'nın klonu ile ilgili zor bir karar vermek zorunda kalacaktır.