2. GÜN
Esnedim ve etrafıma baktım. Hayır ben bir rüyada değildim. Ve herşey rüya olamayacak kadar gerçek ve düzgündü. Hala aynı yerde spor salonunun güvenlik odasındaki koltukta kıvrılmış duruyordum. Oturduğum yerden yavaşça kalktım ve bilgisayar ekranına doğru ilerledim. Sandalyeye otururken kameraya birilerinin gözükmüş olması ve birazdan burada olduğum için kızacak birilerinin gelmesi için dua ettim. Dün akşam ben uyuduğum süre zarfında bir hareketlilik varmı diye kayıtları tek tek her açıdan inceledim ancak nafileydi.
Acaba insanların hepsi ölmüş ve dünyada tek kalan kişi ben olabilir miydim? Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı. O da durmadan ilerlemek ve etrafı gezerek bunun cevabını öğrenmekti. Ama önce guruldayan karnımla ilgilenmem gerekiyordu. Güvenlik odasından çıkmadan önce bilgisayar masasındaki bir çekmecenin varlığı dikkatimi çekti. Bölmeyi çekip açtığımda bir çift telsiz ve kalın siyah kordunlu bir saat gördüm. Saati koluma doladıktan sonra telsizleri neden bilmiyorum ama alma ihtiyacı hissettim ve odadan çıktım.
Cebimdeki bina plan haritasını hatırlayıp çıkardım ve tuvalet aramaya başladım. Gözlerim yüzme havuzunun içindeki duş alma kabinlerini farkettiğinde beynim, yıkanmanın aslında kötü bir fikir olmayacağına kanaat getirdi ve haritayı takip ederek duş kabinlerine doğru yürümeye başladım.
Yüzme havuzunun kapısını açıp içeri girdiğimde havadaki klorür kokusu yüzüme çarpıp beni biraz olsun kendime getirirken havuzun çevresini dolaşmaya başladım. Duş kabinlerinin olduğu odaya girdim ve kimsenin varlığını kameralardan izlediğim kadarıyla 20 gün boyunca görememiş olsamda kapıyı kitledim. Bütün metalik lacivert dolapları açıp içlerinde giyebileceğim başka bir kıyafet var mı diye baktıktan sonra başarısızlıkla bina haritasını, telsizleri ve saati çıkarıp kenara koydum. Üstümdeki beyaz tişörtü çıkardım ve içindeki etikete baktım. 'VTAE #12 M size' yazıyordu. #12 benim numaram olmalıydı. Çünkü daha sonra çıkardığım eşofman ve iç çamaşırlarımda da aynı etiket vardı. Ayrıca uyandığımda bileğimde gördüğüm kağıt parçasındada aynı şey yazıyordu. Belki de bir hastaneden kaçmıştım çünkü aynı zamanda kırmızı kağıt bilekliğim ameliyata girmeden önce hastaların bileğine bağlanan bilekliklerin aynısıydı. Kağıt bilekliği kopardım ve onu da eşyalarımın yanına bıraktım.
Duş kabinine girip sıcak suyun vucumdan akmasına izin verirken aklımda onlarca komplo dönüyordu. Ama şu ana kadar en mantıklısı benim bir hastaneden kaçmış olmamdı. Dünyaya bir meteor düşmüş olamazdı. O zaman tertemiz lekesiz beyaz kıyafetlerle canlı bir şekilde yolda yatıyor olamazdım. O zaman bu insanları öldürmüş olabilecek başka bir şey olmalıydı. Yada insanların burayı terk etmesine neden olabilecek başka birşey.
Bilmiyorum. Bu konuyu bir insan görene kadar tekrar düşünmeyeceğim, en mantıklısı bu. Aklımı yitirmemek için yapmam gereken bu.
Suyu kapatıp ıslak vucudumu kurulayacak bir şey olmadığı için kıyafetlerimi hemen giymek zorunda kaldım. Kıyafetlerim ıslak vucuduma yapışırken kenara koyduğum eşyaları aldım ve kilitlediğim kapıyı açıp yüzme havuzunun olduğu yere tekrar girdim. Yolu takip edip spor salonundan çıkarken bileğimdeki saate baktım.
13.40
Dün girip kontrol ettiğim markete tekrar girdim. Raflar arasında paketlenmiş zehirli gıdaları es geçtim ve buzdolabına doğru ilerledim. Midemin açlığını şimdilik bir küçük paket yoğurtla durdurabilir ve ne yiyeceğimi daha sonra düşünebilirdim. Buzdolabının kapağını kenara itmeden önce çalışıp çalışmadığını dahi bilmediğim telsizleri cebime soktum. Küçük bir kutudaki yoğurtu aldım ve son kullanma tarihine baktım. Ancak dikkatimi son kullanma tarihi değil, 20 gün önceki üretim tarihi çekti. 01.10.2200. Kamera kayıtlarındaki en eski kayıt tarihiyle ve benim yerde yatıyor gözüktüğüm süreyle aynı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyada Tek
Ficção CientíficaBildiğimiz dünya, ortaya çıkan yeni bir virüsle kavrulurken nüfus gittikçe azalmaktadır. Bilim insanlarının tedaviyi bulmak için yapacakları son bir şey kalmıştır. Virüs içinde doğup yaşayacak bebeklerin bağışıklık kazanıp tedavinin anahtarı olacakl...