Görevimiz Klişe |4|
Asilcik aileme ithafen...
Multi; Ayperi Akkuzu (Nina Dobrev)
⛄
Klişeli bir giriş yapmak isterdim lakin dünya buna henüz hazır değildi, tabii ki ortam da müsait olmayabilirdi.
Odamın koyu renk parkesiyle bakışıyordum. "Biz farklı dünyaların insanlarıyız, su geçirmez parke," dedim yere çarptığım başımı ovalarken. "Ne sen Tom'sun ne de ben Jerry." Parkeye kınayan gözlerle baktım, komidine tutunup ayağa kalktım ve sersem adımlarla odamdaki küçük banyoya girdim.
"Nina Dobrev'in yan sanayisiyim mübarek," dedim yüzümü yıkayıp havluyla silerken. Aynadaki yansımamı inceledim, beni ne mafyalar, ne badboylar istedide ben gitmedim. ÇARPILDI. "Masum kız olacağım diye kendime çirkin dersem çarpılırım."
Bugün, bizim için okulun ilk günüydü ya, tuvalet giysem çok mu abartmış olurdum? Gardrobumun önüne çöktüm. "Giycek hiçbirşeyim yok," dedim elime rastgele aldığım kıyafetlere bakarken. Pandalı pijamamdan hızlıca kurtulup siyah pantolon ve siyah boğazlı kazağımı giydim, 1.55'lik boyum olduğu için on santimlik bağcıklı botlarımı da giymeyi unutmadım.
Yaşasın uzun topuklu botlar, kahrolsun topuksuz babetler!
Bali bali bali, tiner tiner tiner, diye holiganlık yapan iç sesime sırıttım. İç sesim ne ki ben ne olayım?
"Makyaj yapmayı sevmem (!)" dedim aynanın karşısına geçip bir yandan saçlarıma sardığım bugidileri çözüp diğer yandan da yüzüme badana yaparken. "Ne oldu pek bir keyfin yok yavşadığın kız sevgili yapmış yakıştı ama sana mor renk çok..."
Beşiktaş armamı öptüm, siyah sırt çantamı ve montumu alıp odamdan çıktım. "Günaydın, ruhum Ajda Pekkan'ın yüzü gibi gergin..." dedim anne ve babamın sessizce kahvaltı yaptıkları masaya kurulurken. "Günaydın," dedi babam önündeki gazeteden başını kaldırmadan. "Günaydın kızım," dedi annem önümdeki kahvaltılık dolu tabağı ve yeni sıkılmış portakal suyunu gösterirken. "Onların hepsi bitecek."
"Hiç şüphen olmasın," dedim çatalımı alıp hunharca kahvaltımı ederken. "Baba, Ankara'da gemi batmış." Babam çayından bir yudum aldı, bana bakmaya tenezzül etmedi. Kesin üvey evladım ben. "Ankara'da deniz yok," dedi ciddili sesiyle. Gözlerimi anneme çevirdim. "Ya anne ya!" dedim ayağımı yere vururken. "Kesin evlatlık aldınız beni! Doğruyu söyleyin evlatlık mıyım ben?"
"Değilsin," dedi babam gazetesini okumaya devam ederken. "Evlatlık alacak olsak seni mi alırdık?"
Babama uzaylı görmüş masum kız gibi baktım.
Azıcık çatlak, birazcık manyak, çokça çılgınsam ne olmuş yani? Ergenliğimi yaşıyordum. Nokta.
"Bende ailemi seçebilecek olsam acaba sizi mi seçerdim?" dedim anneme bakmadan. Babam başını oynatmadan gözlerini bana çevirdi. "Şükür et biraz," dedi cebinden çıkardığı 200 lirayı önüme koyarken. "Ne aileler var..." Başımı önüme eğdim, haklıydı. "Özür dilerim," dedim masadan kalkarken, verdiği parayı almadan evden çıktım.
Maddi durumumuz iyiydi, babam PERİ markalı bir kozmetik şirketine sahipti. Annem de babam da bana hiç şiddet uygulamamışlardı, beni sevip koruyorlardı. Tamam, bazı sorunlarımız vardı ama bu onlardan nefret etmemi gerektirmezdi. Ne de olsa benden daha kötü durumda olan çocuklar vardı...
"Cennetten düşerken bir yerin incindi mi?" diyen sese panikle dönüp elimdeki çantayı yüzüne vurdum. "Dur kızım, benim ben!" diye konuştu boğuk sesle. Çantayı çekip beyaz arabanın içindeki kişiye baktım. "Argun?" dedim dudağımı ısırırken. "Oğlum yüreğime iniyordu!" Arabanın arka yolcu kapısını açıp yerime yerleştim. "Araba yeni mi?" diye sordum, yanımda uyuklayan Nehir'in üstüne bacaklarımı uzatırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görevimiz Klişe.
Humor© Tüm hakları saklıdır! 1. Madde: Masum kız, boybad'in okuluna bu ikinci dönemde yeni kız olarak kayıt yaptıracak. 2. Madde: Masum kız, boybad ile aynı sırada oturacak. 3. Madde: boybad ile proje ödevi yapılacak. 4. Madde: barlara gidilecek, şişe çe...