Karşımızda mor ışıklı loş bir ortam vardı. Bir kaç adım sonra merdivenler aşağıda bir yere iniyordu. Güney:
-Bulduk. Büyük ihtimal merdiven çıkışa iniyor.
O bunu dedikten sonra midesizlerin iyice yaklaştığını gördük, annem ve ben hemen kapıdan geçtik. Güney'de arkamızdan girdi ve kapıyı hızlıca kapattı.
O kapıyı kapattıktan saniyler sonra midesizler kapıyı zorlamaya başladı ama kapı diğer kapılara göre daha ağır bir kapıydı ve midesizlerin açması neredeyse imkansızdı.
Bu sırada Güney öne geçmişti, o merdivenlerden inerken biz de onu takip ediyorduk.
Çok az merdivenden indikten sonra karşımıza -büyük ihtimal bizi temiz havaya çıkaracak- başka bir kapı çıktı.
Güney bize baktıktan sonra büyük bir gururla kapıyı açtı.
Kapının açılmasıyla gözümüze gelen ışık bizi fazlasıyla rahatsız etmesiyle birlikte; bir o kadar da mutlu etti.
Daha iyi görmeye başladıktan sonra Güney'in çıkmasını beklemeden önüne geçip dışarı ilk ben adım attım. Temiz havayı içime çektim.
Güney ve annem hala bir adım geride bekliyorlardı. Henüz temiz havaya kavuşamamışlardı.-Daha ne kadar orada bekleyeceksiniz?
Annem sanki uyarılmayı bekliyormuş gibi silkindi ve o da dışarı adımını attı.
Güney hala içerideydi.-Güney sorun ne?
-Şimdi nasıl dışarı çıkacağız? Burası çok geniş bi arazi.O an benim de aklıma bu soru takılmıştı. Buradan nasıl çıkacaktık? Karşımızda Ada'nın beni getirirken kullandığı yolu gördüm.
-Halledeceğim, sadece beni takip edin.
Yürümeye başladığımız sırada bir helikopter sesi duyuldu. Hepimiz aynı anda kafamızı kaldırıp o yöne baktık.
Helikopter bulunduğumuz alana iyice yaklaştı ve inişe geçti.
Ben olayı anlamazken Güney ve annemin sırıttığını gördüm. Güney:-Geldiler. dedi.