♠︎ Bana Dön Bebeğim

2.8K 287 131
                                    

Keyifli okumalar.

Boktan sabah dayanılmaz baş ağrısıyla daha da boktan bir hal almıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Boktan sabah dayanılmaz baş ağrısıyla daha da boktan bir hal almıştı. Tüm bu yaşananlar olağan dışı hissettiriyordu. Bazen gerçekten... Daha ne kadar tuhaflaşabilir diye merak ediyordum. Daha ne kadar alışılmadık bir hal alabilir? Ellerimi lavabonun kenarlarına dayayıp aynada ıslak yüzüme baktım. Göz altlarım çökmüş, gözlerim bir kan çanağından farksızdı. Geceleri uyuyamıyordum. İçki içmemeye çalışıyordum. Uzun vadeli bir çözüm olmadığına karar vermiştim.

Birkaç günün ardından banyo yeniden beyazdı. Namjoon cesetleri aldığı için sonunda temiz bir banyoya sahiptim. Etlerin bozulduğuna emindim ama sanırım o bozuk etleri bile değerlendirmeye çalışacak kadar zor durumdaydı. Cesetler gitmiş, kanlı banyo temizlenmiş olsa da burası gözümde hala kirliydi. Çünkü yaşananlar aklımdaydı. Sanki odada biri ölüp gitmiş de ruhu hala buradaymış gibi. Jimin'in bağırışları, soğuk fayanslara değen vücudu, kollarım arasında kanlarla sırılsıklam oluşu... Her yer temizlenip yaşanan her şey sona ermiş olsa bile sanki her bir izi hala bu banyoda, benimleydi. O günkü hislerim küvete her girişimde beni buluyordu. Aynaya her baktığımda sanki kanlı el izleri duştan çıkmış ıslak bedenimde beliriyordu. Anılar peşimi bırakmıyordu ve ben zamanla daha da yorgun bir hal alıyordum.

Bu sabah duş almıştım. Her ne kadar temiz hissetmeme yardımcı olmasa da. Taehyung ve kadın kurbanım ellerinden asılı ve verdiğim ilacın etkisiyle bilinçsizce bodrum katta duruyorlardı. Jimin... Jimin hala kafesinde kıpırdamadan oturuyordu. Onu çıkarmadığım için değil, kafesin ve deponun kapısı ardına kadar açıktı. Oradan çıkmayı reddettiği için.

Hala benimle konuşmuyordu. Yine konuşsun istiyordum. Bana patavatsızca cevaplar versin, canımı sıksın istiyordum. Biliyordum,suçlu olan oydu. Bu cezayı hak etmişti. Doğru olanı yaptığımı biliyordum. Ama yine de... Yukarı çıksın, önümde duran uzun ve boş koridora koşarak gelsin ve gezinsin istiyordum... Ne yaparsam yapayım gülümsesin, o anlayışlı gözlerle bana baksın.

O an bir şey oldu. Delirdiğimi sandım. Park Jimin'in zayıf bedeni merdivenlerin başında belirdiğini gördüm. Onu gördüğüm an saklandım. Bu bir halüsinasyon muydu? Uzun zamandır iyi bir uyku çekmiyordum ama emin olamadım. Çok gerçekçiydi. Hayır, bu oydu. Yavaş adımlar ve tedirgin bir yüzle merdivenlerden yukarı çıkıyordu. Sıkça etrafına bakınıyor ve ilerliyordu. Saklandığım yere iyice pustum. Adımlarını duyabiliyordum. Yukarı kata gelip koridorda ilerlediğinde onu görebildim. Elleriyle kendisine büyük gelen tişörtümü aşağı çekiştiriyor ve etrafa bakınıyordu. Beni aradığını düşünmüyordum. Aksine benden saklanıyormuş gibi bir hali vardı. Koridorda ilerledi. Eskiden kaldığı odaya gideceğini düşünüyordum ama vardığında bir süre kapının önünde dikeldi. Odayı asık bir suratla izledikten sonra içeri girdi. Ne yaptığını görmek için ilerledim. Bir elim duvara yaslı diğer elim düşmemesi için belime sarılı havluda iken odaya baktım. Eğilmiş, Taehung'un yerdeki kanlı giysilerine bakıyordu. Yataktaki beyaz çarşafların kan bulaşmış kısımlarında elini gezdirdi. Bunu neden yapıyor anlayamamıştım. Bir şey aramıyor, birine bakınmıyordu. O sadece odayı incelediğinde .

THE SUFFERERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin