Gözlerimi kapatsam uyumaya çalışsam bi der kapatmasam ayrı bi dert. Öyle bir duygu icerisindeydim ki anlatması güç yaşaması ayrı bir güç.
Yatagımın ucunda şimşek çakar gibi ama sesi az garip konuşma sesine benzer gibi sesler duymaya başladım. Ilk başta aklımın bi oyunu sandım. Hani olur ya düşündükçe kurguladıkça sanrı görme gibi. Ama öyle degildi gerçekti. Bi yanım sanrı olsun geçer birazdan diyor. Diğer yanım yeter artık çıkın ortaya...
Beynim çatlarcasına ağrıyordu. Sanki kafatasımı delmişler icine kızgın yağ dökmüşler gibi..
Bi an rüzğar hissettim yatağımın etrafinda dönen hafif ama hızlı bi rüzğar. İrkilerek kalktım yatağımdan. Odanın ışığı gayet iyiydi. Sokak lambası loş güzel bir ışık bırakıyordu odaya. Etrafıma baktım. Gözlerimi kapatıp açıyordum. Hızlı hızlı.. Tam kafamı yastığıma geri koyacakken bir ses... Garip anlamsız ve karışık bir ses. O ses yavaş yavaş düzeliyor gibiydi. Iki kisiden çıktığını anladım bi müddet sonra. Korkuyordum. Anlamsız soğuk bi terleme başladı bende.
Konuşmalar iyice netleşti. Isim söylüyorlar onu anladım. Ama degisik yabancı isim. Tıhın Seferika...
Sonra bombom oda da iki beyaz dumana benzer birseyler belirmeye başladı. Fark ettim göz perdelerim kalkmıştı.
Bana yaklaşarak ellerini uzattılar.
Resmen put gibiydim. Korkudan ve kalbimin hızlı hızlı atışından bayılmak üzereydim. Anlam veremiyor ne yapacağımı bilemiyordum. İstemsizce bende uzattım ellerimi. Biliyordum dokunamazlar bana bende onlara..
Ve şunları söylediler..
"Bizden zarar gelmez sana. Sadece inan ve yanında olalım senin. Biz Nusaybin den geliyoruz. Zarar vermeyiz."
Anlayamamıştım gerçek mi bütün bu olanlar yoksa sanrı mı? Sanrı olsa bu kadar gerçekci olmazdı. Ne oluyor bana yoksa aklımı mı kaybediyorum?
Korkum azalmıştı. Ama aklımda şu vardı; yüzleri neden belirgin degildi?
Ne olacak, ne yapacağız, ne zaman gidecekler, tekrar geri gelirler mi???
Gülümsediklerini hissettim. Samimi ve icten gülümsemeydi.
"Biz gidiyoruz"
İcime resmen soguk bi su serpilmisti. Bi an da kaybolduklarında derin bi oh çektim. İstemsiz bi gülümseme vardı yüzümde. Ve yatağıma uzandım. Yatmaya çalıştım. Ama aklımda deli sorular...Onlarda aynı bizim gibi bizim evlerimizde yaşarlar. Evlerde yaşayanların adına AHMAR denir. Akşam ezanı okunduktan sonra onların dünyası ile bizim dünyamız iç içe geçer. Ayet-i Kerimelerde de sabittir. Bir sürü surede bahsedilir. Cinler aynı bizim gibi yaşarlar. Hıristiyan olanları, Musevi olanları, Ateist olanları, Müslüman olanları vardır. Erkekleri-dişileri vardır. Çocukları olur, aynı bizim gibi ürerler. Mesela çocukları enteresandır, kırk yaşına kadar anne sütü emerler. En az dört yüz, dört yüzeli, en fazla da iki bin sene üç bin sene hatta Ad kavminden bu yana yaşayanları bile vardır. Çok hızlı hareket ederler. Peygamber Efendimiz doğduktan sonra yavaş yavaş iç bölgelere yani sulak yerlere yerleşmeye başlamışlardır. Dağlarda yaşayanları da var. Suda yaşayanları var. Havada uçanları var. İşte AHMAR dediklerimiz evlerde yaşarlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Benim Hayatım
Sonstigesherkesin kendine bir duygu bulabileceği güzel bi çalışma. bölümler kısa sürede yayımlanacak