Bir bacağı kopmuş kayalık geyiği patikadan can havliyle koşturuyordu. Peşinden gelen dağ aslanları sürüsü canlı ve durmak bilmiyordu bir bacağının olmamasına rağmen kayalık geyiği çok hızlı koşuyordu. Tam dağların arasından gelen suya atlayıp bu ızdıraptan kurtulmayı ümit ediyorken kafasının arkasına bir ok saplandı ve her şey karanlığa büründü. Yağmacı klanları lideri Kamscha gülerek
"İşte böyle avlanır kayalık geyiği benim kanı deli akan genç yağmacılarım." dedi. Kamscha genç erkeklere avlanmayı öğretiyordu , eğer avlanmayı bilmiyorsanız kanlı dağlarda yaşayamazdınız. Kamscha kayalık geyiğinin kalan 5 bacağını da kesti ve sadık dağ aslanlarına verdi. Yağmacılar ulaşımda ve savaşta dağ aslanlarını kullanıyordu. Tabi onları beslerseniz...
Öğlen olduğunda kampa vardılar genç yağmacılar ellerini yumruk yaparak omuzlarının tam üstüne koydular bu yağmacı selamı idi. Aynı hareketi Kamscha'da yaptı ve daha sonra dağılabileceklerini ifade etmek için elini geriye doğru salladı. Kamscha hızla dağ aslanını yaşadığı yer olan kampın bir ucuna sürdü aslan canlıydı ve oyun oynamak istiyordu Kamscha evine geldiğinde aslandan indi. Ödülü olan geyik budunu aslanın ağzından çekiştirip alıp kaçması ve aslanın onu yakalaması... Bu oyun klasik ve eğlenceliydi. Kamscha dev cüsseli yaratığın enerjisinden yorulmuş altından sıyrılmıştı, eve girdi içerde karısı ve 6 çocuğu bekliyordu. Çocuklar sevinçle Kamscha'nın üzerine çullandı. 6 erkek çocuk de denilebilirdi ki. Kamscha'nın eşi Meanreil 7 erkekle şuan bile zorlanıyorken bunların 6'sı büyüyünce ne yapacaktı acaba?
Meanreil gezgin bir Elf'ti, yolu Kanlı Dağlara düştüğünde Kamscha ile tanışmıştı ve ilk görüşte birbirlerine aşık olmuşlardı. Meanreil yumuşak ve asil ses tonuyla çocuklara seslendi
"Birazda bana bırakın babanızı, ayrıca gidin bakalım babanız ne avlamış." dedi. Çocuklar ezilmekte olan Kamscha'nın üstünden ayrıldı ve hızla evin dışına çıktı. Avlanan hayvanlara ortak yemek için kampın merkezindeki meydana götürülür burada pişirilip herkese eşit dağıtılırdı. Meanreil kocasına yaklaştı ve onu öptü sakallarını çekerek Kamsch'ayı kendine doğru yakınlaştırdı. Yaklaşık 2 gündür görmüyorlardı birbirlerini. Meanreil
"Beni hak etmiyorsun pis yağmacı. Gençlere başkası öğretebilir avlanmayı." dedi. Kamscha yüzünü buruşturdu ve Meanreil'in boynunu öpmeye başladı daha sonra
"Şimdiden liderlerinin peşinden gitmeyi öğrenmeliler. Ayrıca beni ayartan sensin kadın." dedi.
Tam bu sırada yemeğin hazır olduğunu belli eden borazan çaldı. Meanreil kalkmaya yeltendi fakat Kamscha onu sertçe tuttu ve sabırsızca
"Sonra yeriz hem ben seni doyururum. " dedi. Cümlesini bitirmeden Meanreil çevik bir şekilde Kamscha'nın karnına vurdu ve kurtuldu.
"2 gün bekledin akşama kadarda beklersin yağmacı lideri."
Kamscha çözdüğü pantalonunu toparladı üstüne çekin düzen verdi ve Meanreil'in peşinden koştu. Meydana geldiklerinde herkes ordaydı genç avcılar ailelerine nasıl avlandıklarını nasıl erkek olduklarını anlatıyordu. Bütün halk bir bütün ve mutluluk içerisindeydi. Küçük çocuklar Kamscha'yı görür görmez ona doğru koştular ve etrafında toplandılar. Halk bilakis çocuklar Kamscha'yı bir kahraman olarak görüyor ve çok seviyordu. Yaşlı bir kadın Kamscha'ya hakkı olan et parçasını verdi ve Kamscha onu yerken çocuklara seslendi
"Size halkımızın hikayesini anlatmış mıydım? küçük yağmacılar."
Çocuklar hep bir ağızdan cıyaklıyordu ve bir yandan pantalonunu çekiştiriyordu.
"Hayır anlat, anlat, lütfen anlat büyük Kamscha lütfennnnn."
Kamscha yere oturdu ve kalabalıktan gelen ses birden kesildi ve sessizlik bütün dağa hakim oldu. Ve Kamscha bir asil halk iken nasıl adlarının yağmacı olduklarını anlatmaya başladı
"Çok uzun zaman önce halkımız dağın lordları olan cücelerin katledilip geriye kalanların asimile edilmesiyle oluşan dağ insanları soyundan geliyor. Antik Haad İmparatorluğun'dan da önce biz vardık Kanlı Dağlar doğal bir kaleydi. İlk insanlar dağlara sığınmış burada yükselmiş ve burada düşmüşler. Haad İmparatorluğu bizi düşman olarak görmeden buralar Yüce Dağlar olarak bilinir halkı ise Haad Dağ Klanları'ydı. Barış ve huzur topraklarımızda hüküm sürer herkes birbirini tanır ve hiçbir kötülük kapımızdan girmezdi. Dağın her yerinde sert kayalıklarda yetişen dağ bitkilerinden oluşan dağ ormanları vardı. Topraklarımız çok bereketli ve zengindi Ayrıca önemli ticaret yolarına sahipti.Tabi bu mutlu hikayenin bir acı sonu vardır. Karanlık Lordlar zamanla yükseldi ve Haad Hanedanlığına karşı harekete geçti fakat Haad Orduları birçok ırkı içinde barındıran yenilmez bir orduydu. Bunu bilen Emyong entrikalarına başladı. Haad Hanedanlığına yakınlaştı ve onlarla çok samimi oldu. Sabırla onları bize karşı doldurdu. Haad Hanesindeki her bireyin işe yaramaz uşakların bile aklını zehirledi. Onlara Yüce Dağların yükselerek Hanedana nasıl gölge düşüreceğiyle ilgili illüzyonlar gösterdi. Tabi ki ne imparator nede hanedan böyle bir şeye müsaade etmezdi. Ve Haad İmparatorluğu bütün ordularını topladı doğruca Yüce Dağlara yürüdü. O zamanlar genç bir dağ muhafızıydım. Gençtim, çeviktim ve aptaldım...
Ah neyse devam edelim. O gün nöbetteydim ve gözlerime inanamamıştım. Yüzbinlerce asker dağ girişlerinden birine yığılmıştı. Bu girişte sur kapısı yoktu ve en savunmasız girişti. Dağda aralıksız çanlar çalıyordu bu savaşı her iki tarafta kazanamazdı fakat Haad orduları çoktan inat edip saldırıya geçmişti. Dağ halkı elbette şaşkındı fakat şaşkınlığa kapılıp yerimizde durma lüksümüzde yoktu. Herkes dağın kendisi kullanılarak oyulmuş kulelere çıktı binlerce ok havada dans ediyordu. Tam 2 yıl direndik. Koca 2 yıl kimse dinlenmedi. Sonuç ne mi oldu?
Yüce Dağlarda tam 320.000 asker hayatını kaybetti. Tam bir kıyımdı. Yenilmiştik ve ben halkımızı alıp dağ kalesine kaçtım. Bunu yaparken karşıma çıkan türlü varlığı parçalara ayırdım. Adımın kahramana çıkmasının sebebi de budur işte. Kaleye sığındığımızda kaleyi alacak bir Haad ordusu yoktu. Zira hepsi dağ kapısı önünde yok olmuştu. Bu savaş asil halkımızı yağmacılıkla geçinmeye Antik Haad İmparatorluğu'nuda yok olmaya mahkum etmişti. Kazanan kim miydi?
Tabi ki Haad Orduları nerdeyse yok olmuşken Haad İmparatorluğu'nun başkenti olan Haddash kentine saldıran Karanlık Lodlar oldu. Haad halkı ve hanedanlığı karanlık lordlar tarafından yok edildi koca liman şehri yerle bir oldu ve geriye kalan her varlık köle yapıldı. Tüm diyarlara Haad İmparatorlu'ğunun yıkıldığı haberi yayıldı ve hepsi teker teker bölündü. Bu olaydan çok az bir zaman sonra Kart gezgin tüccarları Haddash harabelerine yerleşti ve gerisini biliyorsunuz...
Kart-Hadaash. 19 yıl savaşlarına kadar görkemli bir süper güç oldu. Ve biz...
Saklandığımız kalemizden çıktık klanlara ayrılıp tüm Kanlı Dağlara yayıldık. Ve yeniden doğuyoruz çok daha güçlü olarak . Ve bu sefer dağa saklanmadan topraklarımıza her kim yaklaşırsa acımadan, dinlemeden katlederek. Yaşasın Kanlı Dağların Demir Yağmacıları..."
Herkes aynı anda tekrarladı "Yaşasın Kanlı Dağların Demir Yağmacıları". Saat geç olmuştu çocuklar hikayenin bitişine üzgün bir biçimde hayal güçlerinde hikayeyi yeniden canlandırarak birbirleriyle oynayarak yatmak üzere evlerine dağıldılar. Halk karınlarını leziz kayalık geyiği ile doyurmuş mutlu bir şekilde dağ içine oyulmuş hanelerine doğru yola koyuldular. Kamscha tam kalkıp karısıyla birlikte olmak için gidecekken gözcülerden biri "Şef hey şef" diye bağırdı. Kamscha büyük bir öfke ile "ne!!" diye bağırdı. Gözcü ürkmüştü fakat daha önemli bir sorun vardı.
"Dağ içi nehrinden gelen kayıklar var askerlerin giyinişine bakılırsa Kart-Hadaash askerleri."
İşte bu beklediği andı Kamscha'nın. Dağ aslanlarına binmiş yağmacı ordusunu denemenin vaktiydi. Zamanı gelmişti Kamscha gözcüye döndü ve kana susamışlılığın verdiği heyecan ve sevinçle
"Yağmacıları topla biraz şehirli kız avlayacağız." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADİM GÜNLÜKLER
Fantasy-Yaşanılan ve bilinen dünyamızda zaman üçe ayrılır. Harmoniden Önce, Harmoniden Sonra ve her şeyin ilki olan Bilinmezler Çağı. Hepsi özetlenemeyecek kadar çok şey yaşanmış çağlardır. Bilinmezler Çağı İmparatorların, Kralların, yüksek lordların, asil...