KADİM GÜNLÜKLER

Karanlık İttifak

Atalarının kovulduğu ormanın bitişinde yükseliyordu Kara Elflerin Mor Dağı. Bu sıra dağların tam ortasında, bilinen dünyanın en yüksek dağı yükseliyor dağın içindeki devasa mağralarda bulunan sarkaç kayaların oyulup şekil verilmesiyle inşa edilmiş ters kulelere kuruluydu Kara Elf şehri. Dağın tam tepesinde Yüksek Kale oyulmuştu. Uzaklara dalmıştı Kara Elflerin kraliçesi "düşmüş kraliçe" Xalhra ta ki erkek kardeşi kral ve tek yakın dostu Malgh ona seslenene kadar
"Kardeşim...  geldi. Bundan emin misin Xalhra onun entrikaları yüzünden Kutsal Ağaçtan kovulduk, Elfler dağıldı!!! "

Xalhra kaşlarını çattı biraz tedbirli bir ses tonuyla devam etti.
"Kral kardeşim geçmişi unutamayız Emyong'un büyükbabamıza gelişini, onu isyana nasıl teşvik ettiğini az buz hatırlarım fakat artık Mor Dağa sığmaz olduk Karanlıkla ittifak kaçınılmaz."
Xalhra uzun siyah saçlarını topladı yüzü bembeyaz pürüzsüz ve gözleri mor renkliydi. Büyükbabası ve babası bugüne kadar hep dağda kalmış sıkıcı asillere davetler düzenlemiş ve başarısız isyandan övgüyle bahsetmişlerdi. Fakat o bundan sıkılmıştı. Son defa Malgh'a baktı, Malgh uzun burunlu beyaz saçlı hafif kaslı bir yapıya sahip yakışıklı bir erkekti. Evli, 2 karısından 7 çocuğu vardı. Xalhra ve Malgh ikiz kardeşlerdi. Xalhra eteğini kaldırıp yürümeye başladı ve

"Hadi gidelim. Karşılayalım şu yılan dilliyi." dedi.

Xalhra Malgh'ı arkasına alarak taht odasına doğru yola çıktı. Taht odasına giderken isyanı anlatan tablolar vardı bunlar fazla vahşet içeriyordu kopmuş kafalar, karından dışarı fışkırmış bağırsaklar birbirlerinin gözlerini oyan Elf kardeşler vb. iğrenç çalışmalardı. Tok karınla baktınız da kusma isteği uyandırıyordu, bu tablolar aile büyüklerinin hatırası olmasaydı direkt olarak dağdan aşağıya atılacaktı. Taht odasına girdiğinde bol siyah cübbesi ve başında meşhur kara elmaslı yuvarlak şapkasıyla onu bekliyordu Kara Emyong.

"Ahhh güzeller güzeli Kraliçemiz Xalhra ve yakışıklı Elf kralımız Malgh."  Xalhra oralı bile olmadan ikiz kardeşlerin birlikte oturması için tasarlanmış geniş ve kayadan oyulma tahta oturdu. Sessizce Emyong'u süzdü, gerçekten de uzun süre bakıldığında ruhu zehirliyordu. Malgh ondan biraz aşağıda kaldı tahta oturmayı, unvanları pek sevmiyordu. Muhafızlardan biri ürkek bir tonda seslendi

"Karşınızda tek ve gerçek Elf hükümranları Kraliçe Xalhra ve Kral Malgh." Bunu derken muhafızın sesi tüm taht odasında yankılanıyordu. Bu yankı kulakları çınlatıyordu. Emyong etrafına iyice göz gezdirdikten sonra  konuştu.

"Bu salona ilk geldiğimizde bu oda ağaçlarla, türlü bitkilerle doluydu. Dağın her yeri Kanlı Dağlardakine benzer dağ ağaçlarıyla örülüydü. Fakat görüyoruz ki Kara Elf büyünüz dağı öldürmüş. Neyse fazla lafa gerek yok zira biz konuşurken doğuda Kanlı Dağlarda ittifaklar kuruluyor olabilir."

Malgh ve Xalhra hem büyükbabasından hem de babasından eğer Emyong'la karşılaşırsa yapmaması gerekenleri biliyorlardı. Bunların en önemlisi asla göz göze gelmemeliydiniz. Eğer bir kere göz göze gelirseniz ruhunuza zehrini salabilirdi. Malgh taht odasının ana girişindeki muhafızlara bakarak Emyong'a karşılık verdi

"Beni iyi dinle çatal dilli iblis büyükbabam ve halkı senin zehrin yüzünden kutsallığını kaybetti. " Emyong yüzünde sinsi bir gülüşle cevap verdi.

"İyi yerden bak canım, sayemizde koca bir dağın hükümdarısınız."

"Evet büyü ile mor renge dönmüş koca bir kayanın!" dedi Xalhra.

Emyong onca yolu geçmişin konuları için gelmemişti. Gözlerini Xalhra'ya dikerek onu etkisi altına almaya başladı ve konuşmaya başladı. 

"Elf İmparatorluğu önce Kart-Hadaas'a saldıracak ve büyük ihtimalle zafer kazanacak. Daha sonra diğer ulusları, fakat en son Karanlıklar Diyarına saldırmadan önce arkasını garantiye almak isteyecektir. Savaş çanları Mor Dağınız için çalıyor kral ve kraliçem."