#MUTLULUK#

35 5 0
                                    

Artık ne hakkında yazacağımı belirledim. Konum  ‘MUTLULUK’ ama içinde bir parça hüzün var.

‘Mutlu ol ki’

‘Yenemesin seni hüzünler’

Tuba Hanımın dediği gibi daha çok mutluluk şarkıları yazıyorum. Annem ile babam, bana daha çok cd almaya başladı. Ben onları dinledikçe içimdeki duygular kıpraşıyordu. Şarkı yazmaya başladığımdan beri Zeynep ile daha sık görüşmeye başladık. Normal olarak daha çok yakınlaştık. Arada bizde kalıyordu o kadar çok eğleniyorduk ki…

Yine Zeynep’in bizde kaldığı bir gün, annem ile babam çarşıya gitti. Bizde evde oturmaktan sıkıldığımız için dışarı çıktık. Dışarıya çıkmayalı o kadar çok olmuştu ki düz yolda yürüyemez olmuşum. Kaldırıma kadar güle oynaya gittik. Sonra mahallenin serseri tipleri geldi. Zeynep’ten ve benden para istedi. Yok deyince Zeynep’in kolunu sıktı bende sinirlenmiş olmalıyım ki kalkıp serseriye bir tokat attım. Öyle bir vurmuşum ki yüzünde 5 parmağımın izi çıkmıştı. Bunun yanıma kalmayacağını zırvalayıp gitti. Zeynep ise boşuna başımı belaya soktuğumu söyledi.

Ben;

--Bugün yani 1 kere verirsen yine gelecekler.

--Gelsinler.

--Saçmalama sen parayı sokakta mı buluyorsun?

--Hayır, ama 2 kuruş için başını belaya soktun.

--Olsun seni beni sahipsiz sanmasınlar geleceklerse görecekleri de var. Bunlardan annemlere bahsetmeyelim, gerekirse ben söylerim.

Aslında ben de endişelenmiyor değildim ama bir yerden doğru yaptığıma inanıyordum. O Kadar dalmışım ki bu Zeynep’in sinirini bozmuş olmalı, kafama kocaman yastığı yapıştırdı. Bende sinirlendim ve yastığı ona yapıştırdım. Buna böylece devam ettik. Hayatımda en güzel dakikaları geçiriyorduk. Ama artık uyuma vakti gelmişti. Ertesi gün Zeynep’le dışarı çıktık. Zeynep serserilerin bizi rahatsız edeceğini düşünüyordu, ondan biraz tırsak bir şekilde kaldırıma gittik. Zeynep sürekli sağa sola bakıyordu. Ona biraz rahatlaması gerektiğini söyledim. Ama kafamı sağa çevirdiğimde serseriler 2 katı kişi ile bize doğru geliyorlar. O panikle Zeynep’in elini tutup koşmaya başladım. Ama sağımızda solumuzu da sarmışlardı. En sonunda Zeynep düşüp bayıldı. Ben ise onları şaşırtıp onları Zeynep’ten uzaklaştırdım. Ama bir dakika ben…

Elebaşları çıkıp bana bir tokat attı yere düşmüştüm. Tam bir daha vuracaktı ki hasta kartımı görünce korkup hepsi kaçtı bende bayılma numarası yaptım. Koşarak Zeynep’in yanına gittim. Ama Meliha abla onu çoktan bulmuştu. Meliha abla çok iyi bir doktordu. Hemen ilk müdahaleyi orada yaptı. Ciddi bir şeyi olmadığını söyleyip gitti. Zeynep uyandığında hemen bana sarıldı.

--Sana bir şey yaptılar mı?

--Hayır! Yapamazlar.

-- Ya doğruyu söyle?

--Ya yok dedim ya.

Ertesi gün Zeynep artık evine dönüyordu. Onun gitmemesi için çok dua ettim ama oda ailesini özlemişti. Babam ile onu havalimanına götürdük. Biletini aldıktan sonra, uçağa binmesi için onu uğurladık.

‘Güle güle Zeynep’

‘Elveda Zeynep’

Zeynep uçağa binene kadar bekledik. Uçağa bindikten sonra bizde eve gitmek için yola koyulduk. Az ilerledikten sonra otostop çekmeye çalışan bir çocuk gördüm. Masmavi gözleri, sapsarı saçları vardı. Saçlarını hafif havaya kaldırmıştı. Fakat yağmurdan saçları ıslanmıştı. Hızlıca yanından geçtik babama;

--Yazık baba arabaya alalım.  Dedim.

Babam kabul ettikten sonra,  çocuk arabaya bindi.

-Teşekkür ederim

-Önemli değil.

-Evet, önemli sabahtan beri bekliyorum kimse durmadı. Sizden başka…

-Nereye gidiyorsun.

-Beyoğlu.

-Bizde orada oturuyoruz.

-Çok iyi.

Kulaklıklarını çıkarıp takıp şarkı dinlemeye başladı. Bu arada bana derin derin bakıyordu.

-Adın ne?

-Eylül?(heyecandan ölecek gibi)Senin adın ne?

-Anıl.

-Hım.

-Telefonun var mı?

-Evet

-Versene.

-055 555 555 55

-Sende versene.

-0566 666 666 66

-Havalimanında ne işiniz vardı?

-En yakın arkadaşım Zeynep bir süredir bizde kalıyordu, şimdi evine geri döndü.

Artık Beyoğlu’na gelmiştik. Ondan ayrılacağım için çok üzülüyordum ki…

Yarım Kalan HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin