#Haydi Başlayalım#

80 13 2
                                    

4 senedir kanser ile uğraşıyorum. Daha 12 yaşındaydım kansere yakalandığımda. Akranlarım dışarıda seksek oynarken ben günbegün eriyordum. Okula giden öğrenciler gördükçe ayaklandığımı hissederdim ama sadece hissetmekte kalıyordu, çünkü ayaklanamayacağımı biliyordum. Annem benim iyileşip onlar gibi olacağımı söylüyordu ama bana göre sadece bir hayaldi. Arada arkadaşım Zeynep bana okumam için kitaplar getiriyordu. Ama en fazla 2 günde de kitabı bitiriyordum. Zeynep artık kitap yetiştiremez oldu. Zaten kitap okumaktan da sıkılmıştım. Annem ve babam benim için çok üzülüyordu. Babam her gece gelip kulağıma;

BABAM

--Bu hastalık bir gün bitecek. Acıların bir gün dinecek.

Ben ise uyuyor gibi yapardım, ama babam dışarı çıktığında hıçkıra hıçkıra ağlardım. Kendi kendime;

--Geçmiyor, bitmiyor, geçmeyecek, bitmeyecek biliyorum.

Annem bir gün çarşıya gitmişti. Ben susadığım için masanın ucundaki suya ulaşmaya çalıştım. Tam bardağı elime almıştım ki yere yığıldım.

Kardeşim Esin çığlıklarımı duyup koşarak gelmişti. Ben ise hıçkırarak sağa sola vuruyordum. Esin benden küçüktü ve bana bir şey olduğunu zannedip o da ağlamaya başladı hem de benden daha çok. Esin’in ağlaması üzerine ben bir anda susup onun teselli etmeye başladım. Defalarca beni sevdiğini söyleyip durdu. Ben de onu çok seviyordum.

Ama öleceğimi bildiğim için onu sevdiğimi pek belli etmek istemiyorum. Çünkü ben öldüğümde onun çok üzüleceğini düşünüyordum.

Esin’e;

--Beni kaldırır mısın? Dedim.

--Tamam. Dedi

O sırada annem kapıda belirdi. Elindeki poşetleri yere atıp koşarak yanıma geldi. Hemen beni yatağıma yatırdı. Bir şeyim olup olmadığını sordu. O kadar korkmuş ki beti benzi atmıştı. Bende;

--Anne ben iyiyim, gerçekten.

Annem;

--Beni neden aramadın! Eylül neden böyle yapıyorsun?

Ben;

--Bir şey yapmıyorum, sorunda bu.

Artık odam bana o kadar küçük geliyordu ki nefes bile alamıyordum. Artık psikolojim bozulmuştu. Kimseyle konuşmuyor, öğünlerimi sık sık atlıyordum. Kurtarıcı meleğim annem benim sıkılmamam için bir müzik çalar aldı. Artık çok fazla sıkılmıyordum. Hatta günden güne iyiye gidiyordum. Hastalığım mucizevi bir şekilde düzeliyordu. Müzik ruhumun gıdası oldu, ondan vazgeçemiyordum. Bir gün evde bir sorun olduğunu sezdim. Annem, babam ve Esin sürekli bir hareket halindeydi. Önce gidip sormak istedim ama sonra umursamadım. Akşam oldukça Evdeki telaş artıyordu. Annem benim odamdan çıkmamamı söyledi. Ben de çıkmadım ama meraktan çatlayacaktım. Bir an beni terk edecekler sandım. Hemen kapıya koştum, koridorun lambaları kapalıydı yavaşça odanın kapısını açtım ve lambanın düğmesine bastığım an sürpriz diye bağırarak annem, babam ve Esin çıktı. Neye uğradığımı şaşırdım ağlayarak gidip onlara sarıldım…

4 yıldır doğum günlerimi bile hatırlayamıyorum. KANSER beni benden almıştı. Babam anneme göre daha çok sürpriz yapardı. Annem benim bakımımı üstlenmişti. Esin ise beni hoş tutmaya çalışıyordu. Hepsi beni kaybetmekten korkuyorlardı. Bende onları… Tam 17 yaşıma basmıştım. Hastalığım üstümde artık bir yüktü. Kurtulmak istiyordum ama illet bir türlü bırakmıyordu yakamı…

Bir gün müzik dinlerken aynı şarkıları dinlemekten sıkıldığımı fark ettim. Annem bana yenilerini aldı ama şarkılar bir türlü beni sarmadı…

Sonra kendi şarkı sözlerimi kendim yazmak istedim. Eski şarkıların melodisiyle yazmaya başladım. O kadar iyilerdi ki sanki bir profesyonel yazmış… Yazdıklarımı annem ve babam da çok beğenmişti. Babam benim bu konuda bir uzmandan yardım almam gerektiğini söyledi…

Mutlulukla havaya sıçradım.

 Babam;

--İstersen hemen yarın bir uzman ile konuşalım.

Ben;

--SENİ ÇOK SEVİYORUM BABACIM…

 

Neler olacağını bilmiyorum ama büyük bir maceranın içine girdiğim çok belliydi. Bugünün hasta kızı yarının ünlü şarkı sözü yazarımı olacak?

Yarım Kalan HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin