Zeynep’le ilk hafta Almanya’yı birbirine kattık. Sonra Münih’te PLAYMUSİC ‘in başka bir şubesinin olduğunu öğrendik ve hemen yazdığım sözleri oraya götürdüm. Oradan önce Tuba Hanım’ı arayıp sordum. Oda bir sorun olmayacağını ve yakın ara oraya uğrayacağını söyledi. Bende Tuba Hanım geldiğinde sözlerimim vermeye karar verdim. Zeynep’e geldiğimden beri hiç Anıl’dan söz etmedim, ama daha fazla dayanamadım çünkü sürekli gülüp duruyordum. En sonunda mısır patlatırken Zeynep’e anlatmaya başladım. Zeynep hoşlandığım biri olduğunu duyduğunda mısır patlatma makinesinin kapağını birden açtı. Açtığı gibi bütün mısırlar yere patlamaya başladı. Zeynep’le gülmekten yerlere yattık. Bende Zeynep’in bir sevgilisi olduğunu daha yeni öğreniyordum Adı şey… Hım Burak KAPLAN duyunca Zeynep adına çok sevindim. Türk ama Almanya’da yaşıyormuş. Çok yakışıklı olduğunu söylemişti. Ama Zeynep’le olan resimlerini görünce bakakaldım…
Çok yakışıyorlardı. Bende ona Anıl’dan söz ettim. Bende hiç resmi yoktu ama sosyal medyadan onu arkadaş olarak eklemiştim. Sosyal medyada benim resimlerim onun kapak fotoğrafıydı önce görünce inanamadım. Hemen telefona sarılıp onu aradım.
Telefonu açtığında;
-Selam.
-Selam.
-Nasılsın?
-İyiyim sen?
-İyiyim de ne oldu bu saatte neden aradın? Bir dakika sosyal medyadaki kapak resmini mi gördün?
-Evet, bir açıklaman var mı?
-Tabii, güzel olan her şeyi kapak fotoğrafı yaparım.
Ben bu iltifat karşısında ne yapacağımı bilemez halde;
-Çok naziksin ama yanlış anlarlalar
-Bence yanlış anlamazlar. Sen bunları boş ver Almanya’ya gitmişsin?
-Evet, sana haber verecektim ama evde yoktun.
-Sorun değil. Ne zaman döneceksin?
-2 ay sonra
-Hım. Ben de 1 senelik gelmiştim. Buralar sensiz çok sıkıcı.
-Kapatmam lazım görüşürüz.
-Ok. Öptüm J
-J
Zeynep çocuğun sesinden bile etkilenmişti. Sanki mest olmuştu. Zeynep’ten beni Burak’la tanıştırmasını söyledim. O da zaten yarın Burak’la buluşacakmış. Birlikte ne giyeceğimize karar verdik ve hemen uyuduk…
Ertesi gün Zeynep heyecandan ölecekmiş gibi adımlar atarak buluşma yerine gitti. Koşup Burak’ın boynuna sarıldı. O şokla arkama döndüm. Benim elimden tutup Burak’ın yanına götürdü. Cidden de çok yakışıklıydı.
-Merhaba, Burak
-Merhaba, Eylül
Zeynep Burak’ın elini sıkıca tutuyordu. Sanki biri tutup kaçıracak gibiJ. İçimden geçen ilk ve tek şey Anıl’ın da burada olması idi. Sinemaya gittikten sonra benim kimyasal tedavi için hastaneye gitmem gerekiyordu. Onun için erken ayrılmamız gerekti. Hastaneye gittiğimde, asıl benliğim ile tanıştım. Hasta, aptal ve ümitsiz olduğumu keşfettim. Eğer Zeynep yanımda olmasaydı ben şimdiye dek intihar ederdim, ama aileme kıyamıyordum. Tedavi bittiğinde eve ölmüş gibi döndüm. Yatar yatmaz uyudum…
Ertesi gün sihirli değnek değmiş gibi uyandım. Mutlu bir kişiliğe bürünmüştüm. Kesin iyi bir haber alacaktım, Ya da diğer seçeneği düşünmek istiyorum. Günün ilk saatlerine Anıl’ın günaydın mesajıyla başladım belki ondandır. Zeynep Anıl ile konuşmak istedi ama ben karşı Çıktım, çünkü onun bana açılması lazım benim ona değil. Zaten konuşma tarzımız flört gibi…
Zeynep beni bir eğlence merkezine götürdü, orada Burak ve tanımadığım bir çocuk vardı. Bana öyle bir bakıyordu ki sanki içime düşecekti. Bir an için kalkıp tokat atmamak için kendimi zor tutuyordum ama Allah var çok yakışlaydı. Adı Soner’di. Çok sempatikti. Onunla konuşmamak için kendimi zor tutuyordum. Genelde hep espri yapıyordu ayrıca orada ki kızların hepsi ona bakıyordu. Zeynep ise sadece Burak’a bakıyordu. Aynı ben. Ben zaten Zeynep’e ruh öküzüm diye boşuna demiyorum. Eğer Anıl burada olsaydı gözümü ondan alamazdım…
Tuba hanım ertesi gün beni arayıp geldiğini haber verdi. Heyecanla Sözlerimi toparlayıp evden çıkmak için hazırlandık. Tuba hanım sözlerimi beğenecek mi bilemem ama ben çok beğenmiştim. Oraya vardığımızda saat 14.30’du. Daha kapının önünde beni karşıladı.(Kanser avantajı)
Bizi odasına aldıktan sözlerimi karıştırdı. Eline bir tanesi geldi ki benim ailemin dostumun en sevdiği sözler;
“Kop, kop, kop”
“Kendimizden geçelim”
Tuba hanım sözlerimi besteleyecek bir genç bulduğunu söyledi. Türkiye’ye daha yeni gelmiş. Fotoğraflarını gösterecekti ama işi çıkınca erkenden yanımızdan ayrıldı. Bizde CAFE LOVE’A gittik. Orada gitarist bir kız ve solist bir oğlan vardı. Kahve içerken mest oluyordum. Ama tatbikîde her güzel şeyin bir sonu vardır. Kafeden çıkarken Burak’ a rastladık.(YİNE)
-Selam aşkım.
-Selam sevgilim.
Sonra ban dönüp;
-Nasılsın Eylül?
-İyiyim.
Allah’ım Zeynep ölü gibi Burak’a bakıyordu. Zeynep’e bir çimdik attım. Biraz sıkmalıyım ki çığlık attı. Ayaküstü konuşup evin yolunu tuttuk.
Eve vardığımızda annem beni arıyordu.
-Annecim
-Kuzum nasılsın?
-İyiyim annem sen?
-İyiyim bebeğim.
-Bir şey mi oldu?
-Annecim üzgünüm ama eve dönmen gerek. Seni çok özledik Esin senin yatağında uyuyor.
-Canım benim dönemem Zeynep’in anne babası daha dönmedi.
-Oda gelsin bebeğim. Annesiyle konuştum.
-Annem benim meleğim hemen geliyoruz.
Zeynep ve ben yine Türkiye’yi birbirine katmaya dönüyoruz. Anıl’ı Zeynep’le tanıştıracağım için çok seviniyordum. Uçak biletimiz hemen yarım saat sonra idi.
Bir hızla valizlerimizi topladık. Ortalama 2,5 saatte Türkiye’ye vardık. Annem ve Esin bizi kapıda bekliyordu. Tahminen babam işteydi. Esin koşup boynuma sarıldı. Ben ise annem ve kardeşime sarıldım.
Eşyalarımızı yerleştirmek için odama çıktık. Tek tek ve özenle eşyalarımızı yerleştirdik. Anıl’ı görmek için Lamia hanıma gittik. Ama Anıl evde yoktu…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Hayat
RomanceHayatımızdaki ümitsizliklere bir son vermek için bu hikayeyi yazıyorum. Derinlerde uyumakta olan ümit duygusu artık uyumasın. İlk önce hayatın tadını kaçıranları hayatımızdan çıkaracağız sonra da biz hayatın tadını çıkaracağız... Vote ve yorumlarını...