Geçmiş-9: Amerika'da Türk Festivali

104 6 0
                                    

Yolculuk oldukça sıkıcı geçiyordu. Hogwarts treninden kurtulmuşlardı. Şimdi de Londra'da bir taksideydiler. Ve Sirius'un şimdi ne olacağına dair hiçbir fikri yoktu.

"Pekala, derdin ne Bec?"diye ona döndü Sirius aniden, "Normalde kafa ütülerdin. Şunu yapalım, bunu gördün mü diye. Ama sabahtan beri çıt yok." Birden duraksadı, "Yoksa Lily ile kavga ettiğin için mi moralin bu kadar bozuk?"

"Hı? Ah, evet. Bir nevi öyle. Daha çok James'e sinirliyim diyelim."dedi gözüne bile bakmadan.

Kaşını kaldırdı, "James'e sinirliysen öcünü benden çıkarman gerekmiyor." Cüretkarca güldü Beca, "Hani her zaman arkadaşının arkasındaydın?"

"Hala arkasındayım. Ama senin somurtmanı hak eden ben değilim sanırım."dedi Sirius. "Seni en son Fransa'ya gittiğimizde böyle görmüştüm."

"Fransa mı? Fransa'da hep neşeliydim ben."dedi Beca deliymiş gibi Sirius'a bakarak. Sirius bocaladı, "Hayır. Ormandaydık .Bana bağırmıştın. Hatırlamıyor musun? Ağlıyordun hani?"

Beca bu sefer ciddi ciddi güldü, "Sirius sen iyi değilsin. Dağdayken ben hiç ormana gitmedim." Sirius itiraz etmek için ağzını açmıştı ama Beca, "Belki de bir sanrıydı Sirius. Ya da Sis'in bir oyunu."

"Sis nasıl bir sanrı görmemi sağlar ki?"diye sordu Sirius. Beca bir şeyi açıklamak için aldığı pozu takındı. Kaşlarını keyifle hafifçe kaldırdı, dudağının solunu büzdü, "Normal sis değil. Siz ölümlülerin mitolojik şeyleri normal şeyler gibi görmenizi sağlayan bir çeşit büyü. Diyorsundur ki nasıl benim şeklime girdi. Olabilir, daha önce çok garip çeşitler aldığını gördüğüm oldu."

"Pekâlâ, öyle olsun. Amerika'nın neresine gidiyoruz?"diye sordu Sirius pes ederek. "New York."dedi Beca tuhaf bir sesle, "İlk başta bankaya oradan da banka ile iç içe olan Bakanlık 'a. Bakanlık'ta halletmem gereken yığınla iş var. İlgini çekmiyorsa seni evime bırakabilirim."

"Gerek yok. Fakat nasıl gideceğiz?"diye sordu Sirius.

"Trenle gidemeyiz. Günler alır. Aynı şekilde arabayla da. Sen de henüz cisimlenme sınavını vermediğin için Anahtar ile gideceğiz. Uluslararası bir anahtar." dedi Beca camdan dışarı bir bakış atarak, "Hatta biliyor musun? Vardık bile."

Taksiden indiler. Sirius ilk defa Big Ben'i görüyordu bütün hayatı boyunca Londra'da yaşamasına rağmen, "Tanrım, şu Mugglelar ve yapıları!"dedi saat tam 12'yi çalarken.

Beca sanki defalarca buraya gelmiş gibiydi. Ona baktı, ardından da Thames Nehri'ne. Bir an Parlemento Binası'na baktı kederle. "Ne oldu buranın ilk açılış törenini duygusal anlarını mı hatırladın yoksa?"diye sordu Sirius ağır bir muzip kahkahayla.

Beca'nın gözleri bir an kocaman oldu. Sanki Sirius hiç beklemediği bir şey söylemiş gibi. Sonradan içine derin bir nefes çekti ve bir şey hatırlamış gibi rahatça nefes aldı. "Neyse , girelim şu telefon kulübesine artık." dedi kırmızı telefon kulübesinin kapısını açarak.

İkisi de aynı anda girdiler içeri. O kadar dardı ki içerisi Sirius Beca'nın şampuanın kokusunu alabiliyordu rahatça. Farkında olmadan biraz ilerledi. Beca sıkıntılı bir sesle, "Sirius şu anda ne yaptığının farkında mısın?"

Sirius gözleriniz açtı. Kendisine ters dönmüş Beca'yı resmen duvara yaslamış ittiriyordu. Beca ters döndü Sirius geri çekilirken. Yüzünü kırmızılık basmıştı Sirius'un, "Kaç yıllık sevgilim oldu hiç böyle kenara sıkıştırılmadım doğrusu Sirius!"dedi Beca kıkırdayarak.

"Saçını ne ile yıkadın sen?" diye sordu Sirius. Beca kaşlarını çattı. Saçını kokladı merakla. Gözlerini büyüttü, "Biri şampuanıma aşk iksiri dökmüş."Sonra da mırıldandı, "Kim olduğunu anlarız şimdi. Sirius seni kime götürmemi istiyorsun?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Percy Jackson, Kız Kardeşi ve PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin