"Kezban, benim adım." dedi, karşısındaki kızlardan daha cılız olanı. "Ben de Fadime." Lise bir öğrencisiydi ikisi de. İnin cinin basketbol oynadığı okul bahçesine ilk onlar gelmişti. Yeni bir okul heyecanı gözlerinden okunabiliyordu. Ve anlaşılan, İnsan okulu Nefertiti'nin tahmin ettiğinden daha geç başlıyordu. Çünkü koydan geldiğinde güneş gökyüzünde bir hayli tırmanmış, yine de Nefertiti okul bahçesinde kimsecikleri bulamamıştı. Bir süre sonra güvenlik görevlisi sürgülü kapıyı açmış, onun bahçeye girmesine müsaade etmişti.
"Peki ya," diye sürdürdü, Kezban. Nefertiti daha önce yeryüzünde kimseyle diyalog kurmamıştı. Ve doğru cevaplar için tekrar ve tekrar düşünmesi gerekiyordu. "Seninki ne?"
"Nefer -Nilüfer!" deyiverdi, cümlesini son anda gözden geçirerek. Koyda güneşlenerek vakit geçiren insanlara minnettarlık duyuyordu için için. Kendi isminin kulağa pek aşina gelmeyeceğini tahmin etmişti. Bir insan ismi sayılmazdı.
"Nefernilüfer mi?" Fadime esnerken çenesi kırılacakmışçasına açılan ağzını eliyle kapattı. "özür dilerim de o ne biçim bir isim ya. Yabancı falan mısın?"
"Hayır. Sadece; Nilüfer." diye kestirip attı Nefertiti. "Dilim sürçtü." Yabancıdan kast edileni düşünmek olmayan kuyruğunu ürpertiyordu. "Ha, anladım." dedi Fadime. Hala esniyordu. Ve biran bakışlarını Nefertiti'ye odakladı. "Kız, Nilüfer," Usulca üzerine eğildi. "senin gözlerin mor mu? Bana mı öyle geliyor?"
"Evet, hatırladığım kadarıyla öyle." dedi Nefertiti kendini gülümsemeye zorlayıp beceremeyerek. Keşke Parivartan Tılsımı gözlerin rengini de değiştirseymiş, diye geçiriyordu içinden. "Allah allah, bak sen şu işe;" diye omuz silkti, Fadime. "ben de güneş vuruyor sanıyorum ya kız. Senin kendi gözlerin demek he?"
"Yok, Fadime!" deyiverdi, Kezban. "Onun değil. Kira." Nilüfer istemsizce tebessüm etti. Bu kızlarla hoş vakit geçirebileceğini hissediyordu.
Nihayet tüm okul bahçede toplanıp ders başı yapmak için hazırlandı. Nizamlı sıralar halinde okulu doldurdular. Kezban ile Fadime, Nefertiti'yi yalnız bırakmadı. Onlar da Nilüfer'i kendilerine yakın bulmuş olmalıydılar. Sınıflarını bulduklarında cam kenarındaki en arka sırayı gözlerine kestirip uygun adım oraya koşturdular. Ve çok geçmeden sınıf tamamen yerleşmişti.
Derken zil çaldı. Nefertiti ansızın yükselen tiz sesten irkilse de bunu kimsenin görmemiş olmasından memnundu. Neden böyle bir gürültünün okulda yankılandığını ise merak ediyordu. Fakat sormak pek mantıklı gelmedi. Çünkü kimse onun kadar umursamış gözükmüyordu. Yalnızca ayakta olanlar yerlerine oturmuş, koridorda toplaşmış kalabalıklar sınıflarının yolunu tutmuşlardı.
"Pekala yine başlıyoruz." diye mırıldandı, Kezban. "ilk dersimiz neydi, Fadime?"
"Matematikti, galiba." diye cevapladı Fadime. Sıraya bıraktığı çantasına dönüp kurcalamaya başlayarak. "Durun; ders programına bakıyım bi'."
"Matatik mi?" deyiverdi Nilüfer. "O da neyin nesi?" Dayanamamış, sonunda patlamıştı. Etrafında hakim olamadığı o kadar çok olay cereyan ediyordu ki kafası karışmıştı. Fakat Fadime ile Kezban kahkahayı bastılar. "Anlaşılan ismi de," dedi Kezban, Nilüfer'İn omzuna dostça vurarak. "kendisi gibi karmaşık.. Kim çıkardı bilmiyoruz; bilsek gidip tehdit falan edeceğiz. Ortaokulda geçemediğim tek ders oydu ya."
"Evet, benim de maalesef." dedi Fadime, ağzı kulaklarına vararak. Kezban imalı bir tavırla kaşlarını kaldırdı. "Fadime, sen bedenden kalmıştın. Unuttun mu? Her ders bir top patlatıyordun, kız..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Çift Kuyruk #ValentinesContest2018
FantasiaSevgililer Günü Yarışması İçin Yazılmış Kısa Bir Hikayedir. - Kapak Tasarımı Tarafıma Aittir. Deniz kızı Nefertiti yaşadığı resiften çok sıkılmaktadır. Çevresindeki balık kokan Deniz erkekleri de cabasıdır. Nihayetinde yeryüzüne çıkmaya karar verir...