"Hande gelmiş ama Cem de yanındaymış galiba. Bir şeyler söyledi ama tam anlayamadım." dedi arkamda beliren ve bağırarak konuşan Aydın. Gözlerim hala Okan dayken Aydın beni dürtmüş ve "Duydun mu?" demişti. Sonra baktığım tarafa doğru bakıp Okan'ı gördü.
"Vay amk. Bilmiyor mu lan buranın babanın olduğunu? Yoksa ölmek için çok mu istekli?" dedi. "Görücez." derken bardağa doldurduğum tekilayı shot yapmış ve düzgün yürümeye çalışarak merdivenlere doğru ilerlemiştim. Merdivenlerden inmeye başladığımda Aydın beni kolumdan kavrayıp düşmememi sağladı.
"Sarhoş musun lan sen?" diyip elimdeki şişe ve bardağı çekiştirerek benden aldı. "Bende ne zaman fark ediceğini merak ediyordum." dedim merdivenlerin sonuna vardığımda.
Okan'ı gözden kaçırdığımı fark edip oflamış ve bara doğru yürümeye başlamıştım. İnsanlara çarpa çarpa bara yaklaşırken buranın ne zaman bu kadar kalabalıklaştığını hatırlamaya çalıştım. Sipariş alan Serhat'a seslenip bir bira söylediğimde Aydın yetişip Serhat'ı kendisine doğru çekişini ve kulağına bir şeyler fısıldayışını izledim.
Ben "Ne halt yiyorsun?" derken o ise sinirli bakışlarını önce kalabalıkta gezdirmiş sonra da bana çevirmişti.
"Asıl sen ne halt yiyorsun? Saçma sapan içmeyi bırak." demişti sonra da Serhat'ın getirdiği bardağı almış ve bana uzatmıştı. İçinde kahve olduğunu varsaydığım fincanı kafama dikmiştim.
Kalabalığın arasından çıkan Hande'yi ve elini tutmuş arkasından gelen Cem'i görünce efkarlı durumumdan çıkmaya çalıştım. Hayır, insanın içince gülmesi falan gerekmiyor muydu ben tam tersi hayatımı sorguluyor depresyona giriyordum. Yakınlarda bir yerde faça olsaydı keserdim kendimi.
"Nabersiniz yavrular?" diyen Hande Cem kız keserken bana doğru eğilmiş özür dilemişti. Konuşmadığı sürece sinir olmadığım Cem kazması bakışlarını Aydın ve bana çevirirken "Hiç misafirperver değilsiniz." dedi. Neydi bu şimdi. Gerizekalı herif beleşe içki istemekte boyut atlamıştı. Ben "Serhat, abimize hesap aç içtikleri bana yazılmasın." diye seslenirken Aydın sırıtıyordu.
Handeyi sinirli bir şekilde kolundan çekiştire çekiştire yeni boşalan bir locaya oturduklarında solist kısa bir ara vereceklerini söyleyip grubu sahneden indirdi. Aydın omzuma koyduğu eliyle dikkatimi çekmiş sonrada "Sıra bende." deyip asma katın merdivenlerine doğru yürümeye başlamıştı.
Babamın yanına gidip onunla konuşmuş sonra da grubun gitaristiyle beraber sahneye çıkmıştı. Şarkı söylemek için izin alırken bu kadar ciddi olduğunu düşünmemiştim ama görünüşe göre baya ciddiymiş.
Çok konuşmayan bir insan olmasına rağmen sesi çok güzeldi. Hangi şarkıyı söyleyeceğini merak ederken gözlerim Okan'ı arıyordu. Sonunda onu locaların olduğu tarafta otururken gördüm. Tepesinde dikilen adamla hararetli bir tartışmaya girmişlerdi. Yanında eski fuckbuddyim Tuncay ve iki tane orospu kılıklı kız vardı.
Bir süre sonra Okan gelmeden önce bu gruba "Ozanlar" dememizin nedeni olan Ozan elinde şişelerle masaya gelip tartışmaya katıldı. Acaba Okan Tuncay'ın bir zamanlar benimle olduğunu bilse ne yapardı? İstemsizce kahkaha attığımda Serhat'ın tereddüt ederek bana verdiği birayı aldım. Aydıncığıma çaktırmıyoruz lütfen.
Bu sırada sahneye çıkmış Aydın ve klavyeye geçmiş gitarist şarkılarına başlamıştı. Kahraman Deniz. Garezi Var. Aydını sevmemin ayrı bir nedeni de beni çok iyi tanımasıydı.
Şarkının ortasına doğru Okan'ların tarafından gelen seslerle o tarafa döndüm. Okan ve diğerki herif birbirlerine girmişti. Ozan herifi ittirirken Tuncay kollarının altındaki kızlar ve uçmuş kafasıyla galaksileri sayıyordu. Gerizekalılar.
Asma kata baktığımda babamın iki tane herife el kol hareketi yapıp Okanları işaret ettiğini gördüm. Okan'ı kollarından tutup dışarıya doğru çekiştirirlerken bende barın oradan hareketlenmiş yarısına geldiğim bira şişesini bir masanın üstüne terk etmiştim.
İki kodomanla dışarı savrulan Okan'ın ardından bende dışarı attım kendimi. Miyop başlangıcı olan gözlerimle onu aramaya başladığımda bulmam çok uzun sürmemişti. Barın ötesinde bir kaldırıma çökmüş nefes alış verişlerini düzene sokmaya çalışıyordu.
Yanına gidip gitmemekte kararsız kalınca cebimden sigara paketimi çıkardım. Yakmaya yeltendiğimde ise kısılmış bir sesle "Bana da bir dal verebilicen mi?" demişti. Gözlerimin yüzüyle buluşması birkaç saniye sürmüştü. "Ciddi misin sen?" demiştim sigaramdan bir nefes alırken.
Kaşlarını çatmıştı ama kızdığından değildi daha çok dediklerime anlam vermeye çalışıyormuş gibiydi "Ver işte bir tane. Sonra ödeşiriz." dediğinde gidip yanına oturmuş sonra da paketimi ona uzatmıştım. Çıkarttığı sigarayı elindeki çakmağıyla yavaş yavaş yakmış sonrasında da paketi deri ceketimin cebine atmıştı.
Anlam veremediğim düzgün davranışları gerilmeme sebep oluyordu. Gerildikçede bütün içtiğim her şey ağzıma geliyor ve kusmak istiyordum. Bu gerçeği düşünmemeye çalışarak yanımdaki çocuğun suratına baktım. Hala kaşları çatık bir şekilde sokağın karşısındaki çöp konteynırlarına bakıyordu.
"Gelmeyecekler." dedi. Arkadaşlarından bahsettiğini anlamam için cümlesine devam etmesi gerekmişti. "Ama ne var biliyo musun? En azından hesabı bana yıkamayacaklar." Kendi kendine gülmüş sonrada bakışlarını bana çevirmişti. "Ve en iyisi de en çok içkiyi benim içmiş olmam." demişti. Sonrada kahkaha atıp önüne dönmüş ve saçma sapan bir şekilde cıklamaya başlamıştı. Noluyor amk. Nereye düştüm ben.
Yine gözleri kısık ve gülümser bir şekilde bana döndüğünde "Sarhoş olduğumu biliyorsun dimi?" dedi. Elinde yana yana biten sigarayı yere attığında kalkmaya yeltendi, kalkerken düşmemek için omzumdan destek alması gerekmişti. Omzumun yamulduğuna emin bir şekilde inledim.
Sıfıra vurulmuş saçlarına alışamadığını belli ederek elini kafasına attı ve olmayan saçlarını yatırmaya yeltendi. Bu haline ister istemez gülümsemiştim. Ne yapacağını şaşırmış bir edayla etrafına bakınırken bir anda elini çeneme attı ve kafamı kaldırıp gözlerine bakmamı sağladı. Nefesi yüzüme çarpıp dünyaya yayılırken kaşlarını çatmış sanki gözlerimin arkasından beynimi görmeye çalışırmış gibi bakıyordu.
"Niye böylesin." demişti bir süre sonra. Zar zor "Nasılım?" diyebildiğimde çenemi bırakmış ve geri çekilmişti. Soğuk hava yüzüme çarparken transtan çıkmış gibi hissetmiştim. Nereye gideceğine karar vermiş bir şekilde sokağın sonuna doğru yürümeye başladığında birkaç küçük adım atıp durmuştu ve dönüp "Hatırlat bir gün sana bir şişe tekila alayım." demişti. Tekrar dönüp yürümeye başladığında bende oturduğum kaldırımdan kalkıp kusmak için bara girdim. Tuvalete varmaya çabalarken beni durduran Aydın'a söyleyebildiğim tek şey "Tekila alacakmış." olmuştu. Noluyor bana amk.
--
cidden kip ekleri sebebiyle bende kusmaya gidiyorum. noluyor bana amk daha doğrusu ne olmuş?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eflâ (boyxboy)
Teen FictionEflâ kaos demekmiş. Ama bende ki tek kaos esprilerim veya her şeyi içimde yaşamaya çok alışmışım.