Duşakabinin içinde sırtıma doğru hücum eden kaynar suyla sıçramış banyonun aralık olan kapısına doğru "Hay amına koyiyim!" diye çığırmıştım. Arca eve gelmiş olmalıydı. Banyonun aralık kapısından kafasını içeriye doğru uzattığında götümü ona dönmüş mahremiyet diye söylenmiştim.
İçeri girdiğinde "Sağır mısın?" diye bağırmış bangır bangır çalan rap şarkıyı kapamıştı. Göz ucuyla arkama baktığımda işediğini görmüştüm. "Çüş ama!" derken elime aldığım duş başlığını duşa kabinin tavanla kesişmeyen tepesinden çıkartmış baştan aşağı ıslanmasını sağlamıştım. Bağırırken eliyle gelen suyu engellemeye çalışmıştı. Saçma sapan hareketler yaparak ve küfür ederek kendisini güçle banyodan dışarı atmıştı. Arkasından haykırarak gülmüştüm.
Bir süre sonra bende duştan çıktım belime sardığım havluyla kendi odama doğru gitmeye başladım. Onun odasından kafama doğru gelen yastıkla güzel bir darbe aldım ve yere düşen yastığı alıp ona geri fırlattım. Odama girip arkamdan kapıyı kitlediğimde telefonuma yağan mesajları okumak için yatağıma uzandım.
Sınıf grubunun saçma mesajlarını geçerek kayıtlı olmayan bir numaradan gelen mesaja tıkladım.
0531..: Akşam caddeye gel.
Caddeden birisiyse kayıtlı olması gerekirdi. Bu düşünceyle mesajı yanıtladım.
Eflâ: Kimsin
Telefonumu kapamış giyinmeye başlamıştım arada içerden telefonla konuşan Arca'nın sesini duyuyordum. Gelmiş kapıma tıklamıştı "Öldürmeyeceğim çıkabilirsin." demişti. "Senden mi korkucam?" demiştim hala kilitli olan kapıya güvenerek. "Aynen." demiş sonrada telefon konuşmasına devam etmişti. Telefonumdan yükselen mesaj sesiyle hızlı bir şekilde mesaja baktım.
0531...: Yanlış atmışım kanka pardon.
Gözlerimi kısmış kim olduğunu düşünürken numarayı kaydetmek daha yeni aklıma gelmişti. Kaydettiğimde ise açılan profil fotoğrafıyla dudaklarımın arasından bir şaşkınlık nidası döküldü.
Okan'ın fotoğrafıyla karşı karşıyaydım. Hayır, çocuk havalıydı ama hiç caddede takılacağını düşünememiştim. Ayrıca kanka yazmıştı. Kanka nedir ya diye düşünmüştüm.
Elimde telefonla salona doğru yol aldım sonra da buzdolabından aldığım bir redbulla kendimi koltuğa attım. Arca ortalıklarda yoktu. Hala aynı sohbet ekranıyla bakışırken aklıma başka bir şey daha gelmişti. Bende onun numarası yoktu ama buna rağmen onda benimkisi vardı. Ayrıca pekte karıştırılınabilinen bir adım da yoktu. Ve zaten öncesinde de bana salak salak mesajlar attığı da olmuştu. Acaba nasıl kaydetmişti beni diye düşünürken istemsizce gülümsemiştim. Salak Eflâ, iyice alıştın bu çocuğa.
"Hayırdır niye mal mal gülüyorsun?" Arca bu sanatsal cümlesiyle beraber kendisini koltukta yanıma attı. Gerçek hayata dönmem biraz uzun sürdü ama en sonunda cevap verebildim.
"Sende iyice Aydın'a benzemeye başladın. Hakaretler küfürler falan. Çok çaktırmıyorum ama üzüyorsun." dedim. Cümlenin sonuna doğru da dudağımı büzmeyi unutmadım. Eliyle yüzümü sıvazlarken "Küfürler sana söylenince bir başka güzel oluyor. Ayrıca yüzünü şöyle yapma çok çirkin oluyorsun." demişti.
Sehpanın üzerinden aldığı televizyon kumandasıyla kanalları karıştırmaya başladı. Bir süre sonra aramızdaki sessizliği bozup "Akşam caddeye gidelim mi?" dedim.
Önce kaşlarını çattı sonra da meydan okur bir tavırla "Noldu Aydın gelmiyor mu?" dedi. "Yoo ona sormadım ki." Bunu söyledikten sonra yumuşayan yüzünü izledim ve devam ettim.
"Ayrıca bu sabah için üzgünüm. Aranızda ne olduysa Aydın bayağı takmış durumda." Biraz düşündükten sonra "Önemli bir şey değil." demişti. Abi merak ediyorum işte anlat yaaa.
"Benden bir şey saklamıyorsunuz değil mi?"
"Ben ve Aydın mı?" Dalga geçerek gülmüş "Ölüm kalım meselesi olsa ona anca yardım ederim." demişti. Bu cümlenin gereksizliğini anlamam çok zamanımı almamıştı. Kesin benden bir şey saklıyorlardı.
"Eee gitçek miyiz?"
"Gideriz."
>
Birkaç saat sonra caddede bir kafeye gelmiş ve bulduğumuz ilk boş yere kurulmuştuk. Arca'dan izin alaraktan Hande ve Aydın'ı da çağırmıştım. Ergenlerle dolu bu yerde biraz daha Arca'yla bakışsaydım ve onun çocukları kesmesini izleseydim akıl sağlımı yitirebilirdim.Yaktığı sigarasıyla beraber gözleri kapının oraya kaydığında bende arkamı döndüm ve Aydınlarla karşılaştım. Havalı havalı bu tarafa yürürlerken önce başka bir masada durmuş ve oturanlara selam vermişlerdi. Sonra da bize doğru yürümeye başlamışlardı.
"Yanıma gelsene, şu hödük benim yanıma oturmasın." diye fısıldayan Arca'yla yerimden ayaklanmak üzereydim ki çok geç kalmıştım. Aydın onun yanına Hande de benim yanıma oturmuştu. İkiside beraber sırıtırken Aydın "Eee, bizim enişte nerede?" demişti. Tebrikler Eflâ, mükemmel arkadaşların var.
--
hoppala
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eflâ (boyxboy)
Teen FictionEflâ kaos demekmiş. Ama bende ki tek kaos esprilerim veya her şeyi içimde yaşamaya çok alışmışım.