Şu an her şey kafamda oturmaya başladı.
2008 Yılı
İlya: "Hadi şu eve gidelim ziline basıp kaçarız. Nedersiniz ?"
"Evet, güzel fikir gidelim. Otura otura sıkıldım. Kimler bizimle beraber ?"
İlya: "Can, Tuğçe, Burak, Ebru ve Elif. Hadi macera zamanı."
"Bence gitmeyin o ev çok tehlikeli duruyor. Baksanıza ordaki tek ev o. Demekki korkalım diye onu oraya tek yapmışlar."
Ne saçma fikirleri var ya. Arkadaşımı dinlemeyip çocuklarla eve doğru yürümeye başladık.
Eve yaklaştığımızda hepmizin ağzı açık kaldı.
"Bu ev yakından daha güzel."
İlya: "Evet.."
"Bu ev burada neden tek acaba ?"
İlya: "Sanki diğer evlerden kendini soyutlamış gibi."
"Hadi kapılarına vurup kaçalım."
İlya: "Ama hızlı koşalım. İçerde çocuk olabilir. Bizi yakalarlarsa ailelerimize söylerler."
Merdivenleri çıkıp kapıda durduk. Kapının kenarında olan kuş evi dikkatimi çekti. Rengi çok güzeldi. Elimi yaklaştırdığımda ise ötmeye başladı.
"Vuruyorum, hazır mısınız ?"
"Bekle, dur!"
Elimle kuş evininin kapısını açtım ve içinden kuşu aldım. Cebimde her zaman duran küçük kalemi çıkartıp duvara birşeyler yazmaya başladım.
İlya: "Seninle oyun oynayalım mı ? Kuşunu alıyorum. Ama bişey yapmayacağım üzülme. Beni ve kuşunu bulduğunda sana onu geri vereceğim. Oyun başlasın.."
Şu an ki zaman
"Siz peki kimsiniz ?"
"Kuşunu aldığın kişinin sahibiyim."
Başımı utançla yere eğdim. Neden böyle bir salaklık yaptım ki. Kuşunu sorarsa ne diyeceğim ben şimdi ?
"Seninle oyun oynayalım mı İlya? Aileni alıyorum. Ama bişey yapmayacağım üzülme. Beni ve aileni bulduğunda onları sana geri vereceğim. Oyun başlasın.."
Vücuduma şok dalgası yedim. Aniden kas katı kesildim. Bu şaka değil mi ? Nolur biri şaka olduğunu söylesin.
Cebimdeki telefonu çıkartıp hemen annemi aradım. Birsüre açmayınca babamı aradım. Biraz bekledikten sonra telefona cevao verdi,
"Kızım.."
"Baba, iyimisiniz! Nerdesiniz söyleyin gelip alacağım sizi."
"Evdeyiz kızım neden telaşlı konuşuyorsun ?"
Adama baktığımda sırıttığından yalan söylediğini anladım. İçimden derin bir nefes aldıktan sonra tekrar telefona döndüm.
"Baba ben sizi sonra arayacağım."
"Kızım bekl-"
Telefonu kapattığımda adama kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım.
"Neden böyle birşey söylediniz ?"
"Ben de aynı senin gibi hissetmiştim. 'Acaba zarar verirler mi' Ama o zaman yapacak bir şeyim yoktu. Sen ise tek telefonla bu duyguyu yerle bir ettin. Peki ben nasıl edeceğim ? Annemin bana bıraktığı kuşun öldüğünü bildiğim halde ?"
Kendimi kötü hissetmiştim. Bu durumun içinden nasıl çıkacağım.
"Kuş bu sonuçta, her kuş ölür. Ben ne yapabilirim ki ?"
"Eğer ailen senden çok uzaktayken, tanımadığın kişiler tarafından öldürüldüğünü öğrensen nasıl hissedersin. İlya ?"
"Ben kuşunuzu öldürmedim."
"Sana neden güveneyim ?"
"Kendiniz bilirsiniz. Size kendimi ispatlamak zorunda değilim. Ama burda olmak zorunda da değilim. Taha bey neyiniz oluyo bilmiyorum ama ikinizide, hatta ailem dışındaki herkes benim hiç bir şeyim olmuyor."
"İstesem seni daha erkenden bulurdum. Canımı yaktığın için canına da yakabilirdim. Ama hayatın sana acı çektirdiğini gördüm. Belki daha sonraya bırakabilirim. Neyse, istersen şu an gidebilirsin. Özgürsün."
"Ben zaten özgürüm."
Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Tam kapı kulpunu indirip açacekken başka biri açtı. Kim olduğuna baktığımda ise Tahaydı.
"Nereye İlya ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
Mystery / ThrillerHayatta seyirciler ve oyuncular vardır. Ben kuralları koydum. İsteyen seyreder, isteyen oynar.