༯ 29. Bölüm ༯

320K 8K 1.3K
                                        

Doğukan'la Helin'in oturduğu köşeye doğru ilerlerken erkekli kızlı dans edenlerin aralarından geçmek zorunda kaldık.

Demir için hava hoştu tabii. Onu gören herkes kenara geçiyor, sonra tekrar eski yerlerine geliyorlardı. Arkadan gelen bense sürekli "Pardon," , "Geçebilir miyim?", "İzin verir misiniz?" , "Affedersiniz," diye diye birbirini yiyen çiftlerin yanlarından geçmek zorunda kalıyordum. Gayet yakışıklı, sarı saçlı bir çocukla aşırı samimi şekilde dans eden bir kız Demir'i görür görmez yanındaki çocuğu bırakıp Demir'e odaklandı. Yaklaştı ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Ne olduğunu bu gürültüde anlamam mümkün değildi ve Demir'in ifadesini de arkadan göremezdim, bu yüzden kıza bakmaya devam ettim. Demir kıza cevap verdikten sonra kızılın suratı düştü ve diğer çocuğa geri döndü.

Kızların delici bakışlarının Demir'in üstünde dolaşmasından çok rahatsız olmuştum. O ise buna alışkındı. Masaya gelene kadar ona biraz daha yakın durdum. Böyle bir ortama ayak uydurabileceğimden emin değildim. İyi ki Helin buradaydı.

Merhabalaştıktan sonra masaya oturduk, toplam dört kişiydik. Helin olmasaydı kendimi masada ve bu mekanda tamamen bir yabancı gibi hissederdim çünkü her ne kadar Doğukan'ın iyi biri olduğunu düşünsem de pek samimi değildik. Hatta yanlış hatırlamıyorsam bir tek Cansu'nun dolabıma sınav sorularını koyduğu gün konuşmuştuk. Doğukan "İçmek ister misin?" diye sorduğunda Helin de o da bana bakıyorlardı. Sorunun bana yöneltildiğini biraz geç anladım.

"Efendim?"

"Bir şey içmek ister misin? Alkol, sigara... Başka bir şey?" dediğinde Demir'e baktım. Gözleri bardaydı, ona baktığımı anlayınca bana döndü.

"Güneş bir şey içmeyecek," dediğinde cevap verme yükünden kurtulmuş oldum. Hayır demek bir anda çok zor gelmişti. Böyle bir ortamda onlarla olup da onlara uyamama düşüncesi beni düşündürüyordu. Zaten bu liseye geldiğim ilk günden beri aynı hissi taşıyordum. Demir'e teşekkür bakışlarımı gönderdikten sonra gözlerim barın kapısına kaydı. Yüzündeki morluklar geçtikten sonra yakışıklılığını geri kazanmış olan Cenk, kısacık kırmızı elbisesiyle ve maşalı saçlarıyla Cansu, Cansu'nun yanında sadece popüler olmak için dolanan Masal, adını bilmediğim ama çeteden olduğunu bildiğim dört erkek ve üç kız daha kapıdan içeri girmişti bile. Herkesin başı onlara doğru döndü. Ekip olarak, kabul etmek gerekirse, muhteşem görünüyorlardı. Ben değil ama belki de bu bardaki herkes onların arkadaşı olmak için sıraya girerdi.

Tabii Demir'in de...

Helin "Benim gitme alarmım," diyerek sigarasını hemen söndürdü ve ayağa kalktı.

Ortamdaki duman ve siyahlık sayesinde Helin'in arka kapıdan onlara görülmeden çıkabilmesi için zaman vardı. Helin, "Güneş! Ne duruyorsun! Hadi gel," dediğinde ben de nedense otomatik olarak toparlanmaya başlamıştım.

Demir, Helin'in neden kapıya yöneldiğini biliyordu, hızlı bir şekilde "Güneş bu gece benimle. Sen gidebilirsin," dedi.

Helin benim gerçek rızamı ölçmeye çalışıyordu ama çok da vakti yoktu. Benim bir şey söylemem gerekiyordu.

Demir, kalmamı istediğini söyleyerek böyle bir ortamda, yani özet geçmek gerekirse bu mekanın başı gibi göründüğü bu ortamda, benim gibi saçma, fosforlu yeşil gömleğini ona iki kat büyük gelen siyah deri ceketle kapatmaya çalışan, sigara veya içki içmekten hoşlanmayan bir kızla görülmek konusunu sorun etmediğini açıkça belirtmişti. Onunla kalıp onu kapıdan içeri girdiğimiz andan beri gözleriyle yiyen seksi kızlara aklımda bir şey ispat etmek istiyordum sanırım. "Ben kalıyorum."

"Sen kafayı mı yedin? Daha kaç kere Cansu'yla uğraşmak istiyorsun Güneş?"

Cansu'nun masaya yaklaştığını görünce bana el sallayıp, Doğukan'a da "Beni ara," dedi. Apar topar arka kapıdan çıktı. Sanırım Helin'in hayatının özeti buydu. Çeteye görülmeden Doğukan'la gizli bir ilişki yaşamak...

Karanlık LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin