༯ 9. Bölüm ༯

434K 7.6K 1K
                                    

Arda'nın grubunun kafede sahne alması buranın geleneği gibiydi. Grup, onun okulundaki dört kişiden oluşuyordu fakat solistleri yoktu. Diğer üçüyle tanışıyordum ama tam anlamıyla arkadaş sayılmazdım. Cover yapıyorduk. Arda'nın söylediğine göre bu aralar kendi besteleri üzerinde de çalışıyorlardı. Müziği ciddi anlamda meslek olarak yapmayı düşünmüyorlardı, onlar için bir hobiydi ama yine de iyilerdi. Kafe bu canlı müzik günlerinde daha iyi iş yapıyordu. Şarkım boyunca gözlerim Demir'i aramıştı. Sonuçta burada çalıştığımı öğrenmişti. Belki bir şans yine gelir ve beni izler diye düşünmüştüm, ama onu göremedim. Bir eksiklik vardı. Onunla söylerken hissettiğim şeyleri yine hissetmek istiyordum. Şarkı söylemeyi seviyordum, evet ama Demir'le o gün Say Something'i söylerken bambaşka bir şeyler olmuştu.

"Yine alkışlar senin civciv," diyerek bana sarıldı Arda. Oysa tek beklediğim alkış burada olmayan birine aitti.

Saat yediyi çoktan geçmişti. Kafeden çıktım ve eve geldim. Odamda ödev yaparken halam içeri girdi. "Nasılsın kızım? Alıştın mı okuluna? Ne zamandır doğru düzgün konuşamadık," dedi.

Endişelerini anlıyordum. Atagül Lisesi, bu soruların normal başka bir okula göre çok daha farklı yanıtlandığı bir yerdi. "Evet, alıştım. Hatta sanırım en yakın arkadaşlarımı buldum bile."

"Helin dediğin, hani her gün beraber gidip geldiğin tatlı kız mı? Çok sevdim ben onu. Bir gün yemeğe davet et mutlaka."

"Evet, Helin. Esma ve Burak da var. Fazlasına da çok ihtiyacım olduğunu sanmıyorum," diye itiraf ettim. Mutluydum. Yeni arkadaşlarımı seviyordum.

"Ben de seninle arkadaşların hakkında konuşacaktım. Hani geçen akşam eve geç geldiğin gece var ya. Demir dediğin çocukla... Uygunsuz halde..."

Bunları duyduğumda, beni nelerin beklediğini az çok tahmin etmiştim.

"Hala, sana daha kaç kere açıklayacağım? Donuyordum, bana tişörtünü verdi. O kadar. Aramızda bir şey olduğu yok," dedim. Bu gidişle de asla olamayacaktı zaten. Önce insan olması gerekiyordu.

"Biliyorum tatlım, sana inanıyorum. Sadece o çocuktan uzak durmanı söyleyecektim. Serkan'ın bazı tanıdıkları Demir Erkan ile ilgili kötü şeyler söylemişler. Neyse. Sadece uzak dur tatlım. Sana göre biri değil o."

Eniştemin arkadaşları mı? Eniştemin arkadaşlarından kastı karakolda beraber çalıştığı polis arkadaşlarıysa Demir'in bu okula nasıl bir şey yaşayıp geldiğini biliyor olmalıydılar. "Eniştem?"

"Enişten... İşte, onun da gözü çocuğu pek tutmamış. Benimle aynı fikirde. Ben sadece uyarayım dedim kızım."

Kendimi durdurdum. Arda'nın haklı olduğunu fark ettiğim andaydım. Şu an adeta Sherlock Holmes gibi, zihnim eniştemin arkadaşlarından Demir hakkında bilgi almaya çalışmak gibi komplo teorileri kuruyordu. Kafayı ona takmıştım. Belki de kafayı takabileceğim en sağlıksız şekilde, en sağlıksız insana takmıştım. Okula başlayalı artık haftalar olmuştu ve an itibariyle tüm taşlar yerine oturuyordu. Basit ve romantik bir hoşlantı olmadığının hep farkındaydım ama sadece içimdeki boşluğu doldurmak için onu kullanıyor olduğuma inanmak istememiştim.

Galiba ben, ondan da kötü biriydim.

"Hadi, iyi çalışmalar. Ben seni tutmayayım," deyip odadan çıktı halam.

Pazartesi günü Helin'e hafta sonu Demir'le yaşanan fiyaskoyu anlattım. "Sence senin orada çalıştığını bilerek mi geldi, yoksa tesadüf müydü?" diye sorduğunda bunu hiç düşünmediğimi fark ettim. "Bence tesadüftü. Nerede çalıştığımı nereden bilebilir? Ona hiç söylemedim. Zaten çok konuştuğumuz falan da yok," dedim. Açıkçası benim hakkımda bir araştırma yaptığını da sanmıyordum. Sonuçta her zaman uğraşacak daha büyük işleri olan biri gibi görünüyordu. "O Demir Erkan. Her şeyi bilir. Ayrıca kendi çetesi hariç kimseyi takmazdı, ta ki sen gelene kadar. Bu yüzden pek konuşmadığınızı falan düşünme sakın," dedi Helin. Her zaman bir bildiği vardı bu kızın. Dediklerine kulak vermek, payıma düşendi.

Karanlık LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin