Merhaba Sevgili Okurlarım,
Bir türlü bu bölümü yazamadım, bir şeye başlamak en zor şey bu dünyada, başladın mı devamı mutlaka geliyor. Hiçbir beklentisi olmadan bunları yazmaya başladım. Yazmak benim için nefes almak gibi, yazmayınca içimdekileri dökmeyince kötü oluyor. Bu bölüm giriş bölümü olduğundan biraz bir geçiş bölümü tadında asıl hikaye girişten sonra başlacak. Zevkle okumanız dileğiyle....
Toprak Ataman'dan
Onu anlatmaya nereden başlasam bilemedim. Onu ilk gördüğüm andan mi yoksa ona ilk aşık olduğum andan mi? Aslında ben ona ilk görüşte değil, onu tanıdıkça aşık oldum. Nasıl ve ne zaman oldu bilmiyorum. Bir baktım ona arkadaşlıktan başka duygular hissediyorum. Dışardan beni tanıyanlar sert görüntümden dolayı sen sevemezsin diyor olabilir ama hiçte öyle değil. Nasibinde varsa her kişinin karşısına kalbinin kapılarını aralayan, kalbinin anahtarını elinde bulunduran çıkar karşısına. İlk aşık olduğumda 'kardeşim' dediğim kişiye o gözle bakmak varıp gelse de, zaman geçtikçe aslında ona hiçbir zaman o gözle bakmadığını anladım. Gurur yaptım ilk başta onun değerini bilemedim, hem ona hemde kendime hayatı zehir ettim ama onsuz nefes dahi alamayınca buyrukluğuma yenik düştüm.
Lise zamanımda aşkımı itiraf edemediğim kadın seneler sonra hiç beklemediğim anda çıktı karşıma, kapanması aylar, yıllar alan ve kapandığını sandığım yarayı yeniden kanattı. Çünkü, unutmak yıllar alır, hatırlamak tek bir an. Onu bir kez uzaktan görmem bütün düzenimi alt üst etti. Ben en iyisi size en baştan anlatayım hikayeyi.
Onu ilk gördüğüm yer; Beşiktaş Anadolu Lisesi'nın bahçesi. O zamanlar lise üçüz ikimizde, belli bu okula yeni gelmiş, okulda tanımadığım kimse yok o zamanlar. Kız kulesinin karşısındaki bankta oturmuş, boğazı izliyor. Ben ne zaman bunalsam, moralim bozuk olsa sığınacağım tek bir liman vardır, boğazı izlemek, o zamanda aynıydı şimdi de aynı. Arkadan Enes çağırdı beni, çocukluk arkadaşım, üzerinde çok durmadım onun, şimdi diyorum ki keşke dursaymışım belki şimdi herşey farklı olurdu. Şimdi öyle diyorum ama belki de böyle olmasında da bir hayır vardır.
Çok geçmeden zil çaldı derse girdik, bir baktım o banka oturan kız bizim sınıftaymış.
Gel zaman git zaman biz birbirimize kaynaştık iyi de anlaştık. Artık sadece sınıf arkadaşı değil, iyi dost olmuştuk. Siz diyorsunuzdur şimdi dost dediğine yan gözle mi baktın mi diye inanır mısınız hiç o gözle bakmadım ama ne ara ona bu kadar aşık oldum bilmiyorum. Bir bakmışım aşık olmuşum. Kendimle çok savaştım, kabullenmek istedim dost dediğime sonradan sevgilim demek.
Sonradan ansızın birşey fark ettim, ben ona hiçbir zaman arkadaş gözüyle bakmamışsım. Sadece kendimi kandırmaya çalışmışım ama bu aşk kalbimi ele geçirince anladım. Bakmayın bu olayları sanki iki üç günde gerçekleşmiş gibi konuşmama bunu anlamam benim bir senemi aldı. Liseden mezun olmamıza çok kısa bir süre önce kafamda herşey yerli yerine oturdu, ama Yağmur ile bu zamana kadar konuşamadım.
Belki size saçma gelecek ama, ilk defa bu denli birini kaybetmekten korkutum. Bu kaybetmeyi ölüm anlamında demiyorum ama ben Yağmur'u kaybetseydim yaşayan bir ölüden bir farkım kalmazdı.
Lise bittince ister istemez koptuk birbirimizden. İnanmayın mezun olsakta görüşürüz diye verilen sözlere, ister istemez her daim yanyana olunamayacağından kopuyor insan birbirinden. Yağmur Galatasaray Üniversitesini kazanırken, bense İstanbul Üniversitesini kazandım. İlk senelerde arasıra da olsa toplanıp görüşsekte, Enes ve benim 3. sınıfta Almanya'ya Erasmus a gitmemize bağlantımız koptu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprağın Yağmuru
Romanceİflasın eşiğine gelen ve hisselerin devretmek isteyen bir şirket; tüm hisseleri ve çalışanlarıyla birlikte devralan bir adam Toprak Ataman. Yıllar önce ilk görüşte aşık olduğu kadını, Yağmur Soylu'yu hiç beklemediği anda karşısında görürse....