4.Bölüm

40 8 8
                                    

Medyadaki Hifa canlar...
Keyifli okumalar...
Bu arada şimdiden Genç kurguda #37 olmuşuz minnoşlar...

...

"I'm in love with the shape of you.
We push and pull like a magnet do
Although my heart is falling too."

Elimdeki vileda sopasıyla masanın altını silerken müziğin ritmine de kendimi kaptırmıştım. Hızlı bir dönüş yaptığımda müzik bitmişti.

Ben de bitmiştim.

Haftasonu temizlikleri asla bitmezdi. Hele hafta içi temizlik yapmadıysan. Kendimi koltuğa bırakmamla annemin odaya girmesi bir oldu.

"Sen anca otur zaten! Ya otur, ya ye, yada uyu. Başka hiç hiçbir halta yarama!"

Kapıyı çarparak odadan çıkınca şaşkınlıkla arkasından baktım. İyi de yeni oturmuştum!

Anneleri anlamak zordu.

Gözlerimi kapatırken yoğun geçen haftamı düşündüm. Ne çok olay yaşamıştım.

Savaş...

Kantindeki olaydan sonra onunla karşılaşmamak için tenefüslere bile çıkmamıştım. Nedense utanıyordum.

"Hifa!"

Annemin sesini duymamla oturduğum koltuktan hızla kalkıp odadan çıktım.

Temizliklerden nefret ediyordum.

&&&&&&&&&&&

"Anne, ben çıkıyorum!"

Elimdeki takos telefonu cebime koyduktan sonra holdeki aynaya baktım. Mor kazağımın altına giydiğim siyah pantolan, siyah botlarım ve siyah kabanımla güzel duruyordum. Sarı saçlarımı bol bir şekilde örmüştüm. Kış mevsimindeydik. Saçların ne kadar toplu olursa o kadar iyiydi. Aksi halde gitmek istediğin yere kadar kesin bozulurdu. Elime şemsiyeyi alarak dışarı çıktığımda annem de gelmişti.

"Bana bak Hifa! Baban gelmeden evde ol tamam mı?"

"Tamam annelerin en güzeli." Dedikten sonra yanağına öpücük kondurdum.
Merdivenleri üçer beşer indikten sonra apartmandan çıktım. Şemsiyeyi açtıktan sonra yolun karşısına geçtim. Otobüs durağına doğru yürümeye başladım.

Burçin ve Sanem ile buluşacaktım. Şu birkaç günde Sanem ile de baya samimi olmuştum. Fazla gülmesede samimi biriydi.

Acının ne demek olduğunu iyi biliyordu. Acı ne kadar büyütür öğrenmişti. En önemlisi ağlamak için çok iyi bir sebebi vardı. Döktüğü gözyaşı için kimse onu suçlayamazdı. Olgun bir kızdı. Belkide nazını geçirecek kimse olmadığı için böyle olgun biri olmuştu. Yine de o kadar ısınmıştım ki ona! Bügün Burçin'le buluşacağımız için onu da davet etmiştik. Başta itiraz etsede sonrasında kabul etmişti. 

Otobüs durağına geldiğimde oturdum. Durakta benden başka kimse yoktu. 5 dakika beklemenin ardından otobüste gelmişti. Otobüse bindikten sonra akbil basıp en arkaya oturdum. Camdan yağmurlu havaya bakarken yolculuğun kısa sürmesi için içimden dua etmeye başladım.

20 dakikanın sonunda otobüsten inmiştim. Burçin'in attğı konuma göre burasıydı. Karşımdaki kocaman kafeye baktım. Kocaman harflerle "Mozart Cafe" yazıyordu. Yavaşça içeriye girdiğimde tedirgindim. Umarım yanlış yere gelmemiştim.

Sessiz GemiWhere stories live. Discover now