Mutlu ve huzurlu anlarda saniye ve dakika gibi geçen saatler ve günler; buhranlı, ızdıraplı, sancılı ve bekleyiş içinde olduğumuz zamanlarda geçmek bilmiyor, saniyeler, dakikalar insana gün gibi ay gibi yıl gibi uzun geliyordu...
Yağmur yavaş yavaş hızını artırıp çevrede büyük su birikintileri meydana getirirken benim kalbime ve ruhuma yağan hüzünlerin de içimde hüzünden ırmaklar meydana getirdiğini düşündüm. Hazret-i Hızır'ın aylardır gelmeyişinin ruhumda, kalbimde oluşturduğu boşluk ve hiçlik hissi beni benliğimden, insanlardan ve dünyadan iyice uzaklaştırmış, herkesten ve her şeyden yabancılaştırmıştı. Allah ve Resülüne yakın olmaktan başka her şey koskoca bir boşluk ve hiçlikti. Hakikatten başka her şey anlamsız ve gereksizdi. Sürekli olarak dalıp gittiğim bu düşünceler deryasından ezan sesiyle bir nebze olsun uzaklaşarak Dergâhın cami kısmına doğru giden adımlarımı hızlandırırken ne kadar ıslanmış olduğumu fark ettim. Yağmuru severdim. Bulutlar ağlamasa insanlar, hayvanlar ve toprak nasıl suya kanar, ağaçlar ,güller ve çiçekler nasıl güler, gıdalar nasıl yetişip soframızı doldururdu Ağaçların, çiçeklerin taze otların kokusunu içime çekerken Yaradana hamd ettim derinden. Tüm kalbimle ve ruhumla kılmaya çalıştığım namazın ardından camiden çıkarak adımlarımı hızlandırmıştım ki Hocam ve üstadım Hazret-i Hızır Aleyhisselamın nasibin çok büyük olacak diyerek uzattığı kristale benzeyen bir bardakla bulutların arasından aniden çıkıp gelmiş gibi nurdan ve tebessüm eden çehresiyle karşımda durduğunu görünce kalbimdeki ve ruhumdaki tüm kasvet dağılarak yerini çok büyük bir huzura bıraktı. Hazret-i Hızır Aleyhisselamin üzerinde en ufak bir ıslaklık yoktu ve yağmur onu ıslatmıyordu. Şaşkınlığımı görünce" Bu suyu iç daha önce göremediğin nice şeyleri görecek, duyamadığın nice şeyleri duyacak, nice sırlara, ilimlere vâkıf olacak ve güç yetiremediğin nice işlere güç yetireceksin her şeye Kâdir olan Allah'ın izniyle hayırlı ve mübarek olsun ey Abdülkâdir" dedi. Billur gibi görünen, Işıldayan, parlayan suyu besmeleyle üç defa da içtim tadı en lezzetli şerbetlerden, yiyecek ve içeceklerden daha lezzetliydi. Hızır Aleyhisselam ağlayarak birkaç dakikada Kur-anı Kerimi hatmetti bana doğru üfledi ve avucunda biriktirdiği gözyaşlarıyla beni başımdan aşağıya mesh etti. Mahlukatın zikrini işitmeye ve görmeye başladım her mahlûk Allahi zikrediyor dualar ediyordu. Gözlerimi yere çevirdim, yerin merkezini , gizli hazineleri, toprakta yaşayan canlıları ve kabirdekileri gördüm. Gözlerimi gökyüzüne çevirdim 7 kat göğü, farklı alemleri, arş-ı, levh-i mahfuzu melekleri, cinleri, ruhanileri ve değişik varlıkları gördüm. İnsanlara baktığımda amel defterlerini ve ahvallerini ve kalplerinin durumunu görür oldum. Tüm mahlûkat Allah'a bağlıydı. Dağlar, taşlar, rüzgarlar, yağmur damlacıkları, kar tanecikleri ve tüm hayvanlar Allah'ı zikrediyordu. Hakkı en az zikreden varlıklardan biri olduğumu düşünerek affet ya Rabbim seni hakkıyla, layıkıyla zikredemedik diyerek ağlamaya başladım. Hızır Aleyhisselam gözyaşlarımı kristale benzeyen, parlayan bir şişenin içine koyarak, bana dualar ederek artık Allahın izni ve emriyle sürekli geleceğini müjdeleyerek birden gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazreti Hızır, Mehdî Ve İsa Mesih İle Vaadi İlahi
SpiritualHazret-i Hızır ve Meclisi ; Yüce Mevlâ nın Fetih Sûresi 10. Âyetindeki "Allah'ın eli onların elinin üstündedir ." Sırrınca her şeye Kâdir olan Allah'ın ordularının, velilerinin âlemlerdeki tasarruflarını ;bu manevi hükümetin kutup velilerini, h...