Gözlerimi hala sımsıkı kapatıyor olmama rağmen bir türlü uyuyamıyordum. Sürekli birşeyler unutmuşum gibi geliyor, aklıma takılıp duruyordu. Eğer gerçekten birsey unuttuysam ve yanıma almadan buradan ayrılırsak tekrar dönüp almak gibi bir fırsatım olmayacaktı.
Yatağın ortasına oturup, kafamı gömüp düşünmeye başladım. Oda kapkaranlıktı tek bir ışık yoktu ama ben yinede gözlerimi sonuna kadar açık durutuyordum uyumamak için.
Birden, oturduğum yerden aniden fırlayarak "bulduuuuummm" diye sessiz bir çığlık attım heyecanla. Evet unutmak üzere olduğum anılarımızdı, fotoğraflarımız.
Herkesin uyumuş olduğunu düşünerek yavaş adımlarla odamdan çıkıp salona indim. Fotoğraf albümlerinin hepsinin televizyon dolabının köşesindeki komidinin çekmecesinde olması gerekiyordu. Çünkü ne zaman bakmak istesek annem oradan hepsini çıkarır getirirdi.
Usulca çekmeceyi açarak albümleri çıkardım ve hepsini kucağıma alıp merdivenlerden yukarı çıktım. Aslında çok yorgundum ve hemen uyumak istiyordum. Ama sabah kalkınca valizi açıp albümleri doldurmakla uğraşamayacağımı düşünerek boşluk kalan valizleri açıp albümleri kattım.
Son albümü katıp valizin kapağını kapattıktan sonra gözlerimden uyku akıştığını anlamam zor olmasa gerek, tekrar yatağıma yatıp yorganı başımdan yukarı çektim.
-----------------------------------
Sabahın 6'sında uyandım. Odamın penceresinden son bir defa dışarı bakıp "hoşçakal zengin dünyam" diyerek iç çektim kendi kendime.
Bildiğim kadarıyla uçakla 2 saatlik bir yolculuk yapacaktık. Ve ben her zaman olduğu gibi rahat birşeyler giymeyecektim. Ama nedense güzel gözükmek istiyordum oradakilere. Aynanın karşısına geçip uzunca bir kendime baktım. Bugün kırmızı giyecektim. ve altıma her zamanki vazgeçilmezim olan dar paça kotum.
Ben kıyafetlerle oyalanırken annem odaya geldi.
" Deniz" dedi gülümseyerek. " Bende seni uyandırmaya gelmiştim bebeğim. Fazla geç kalma ve valizlerini aşağı taşırkende benden yardım iste"
"Tamam güçlü bayan" dedim ve yaramaz gülüşümü yaptım kısacık.
Hızlı bir duş alıp saçlarımı kuruttum. Üzerimide giyindikten sonra aşağıya inecektim, küçük valizlerden iki tane aldım ve merdivenlerden inmeye başladım.
Annemin ve dedemin valizleri kapının önüne kadar taşınmıştı. Ben de elimdeki valizlerimi oraya bırakıp tekrar odama çıkarken
" Valizleri indirmem için yardim edebilirsin annee" diye bağırdım karşı odaya duyulacak bir sesle.
Ben büyük valizleri kapının önüne doğru çekerken annem geldi ve birlikte kaldirip aşağıya kadar taşıdık. İşte bundan sonra bütün yükleri böyle kaldıracağız diye geçirdim içimden gurur duyarak.
Saat neredeyse 7 olmuştu ve Kaan gelmek üzereydi. bütün valizleri aşağıya taşıdıktan sonra birşeyler atıştırmak için mutfağa gittim.
Biraz bekledikten sonra da Kaan arabasıyla bizi almaya geldi. İlk önce kapının önündeki valizleri arabaya taşıdık hep birlikte. Daha sonra da hava alanına doğru hareket ettik.
Kaan'ın gerçekten üzgün olduğunu görebiliyordum. Her ne kadar bende onun kadar üzülüyor olsamda, içimdeki umut yeni hayatımda da çok mutlu olacağıma dair fikirler yerleştirmişti aklıma.
****
Saat 7.30'u geçerken hava alanına gelmiştik. Buradan ayrılmamıza yarım saatten az bir süre kalmıştı. Bavul işlerini dedemle annem hallederken bizde kaanla kaldık.
"Oraya gidince bütün olanları bana tek tek anlatıyorsun tamam mı ? beni sakın merakta bırakma. Şu an gerçekten bir şakanın içindeyim gibi geliyor, biz resmen cocukluğumuzdan beri ilk defa ayrı düşeceğiz ve ben bunu kabullenmek istemiyorum. Okulların kapanmasına iki haftadan az bir süre kaldi zaten. tatil olur olmaz yanına gelip nasil bir yerde yaşayacağıni görmek istiyorum" dedi Kaan. Koyu kahverengi gözlerindeki hüzün kendini göz yaşlarıyla ele veriyordu. Beni böyle seven birini burada bırakıp gidecek olmak Allahın bana verdiği en büyük ceza mıydı acaba ?? Hayır. Sanırım benim çok sevdiğim adamin beni bırakıp gitmesi daha kötüydü.
Terkedilmek, terketmekten daha kötüydü ve eminim ben Kaanla tekrar görüşecektim. Ama babamın gitmesi o kadar içime oturmuştu ki, su anda ne yaptığı nerede olduğu hakkında bir bilgim olmamasına rağmen bir daha dönmeyeceğine inandırmıştım kendimi..
" Yaptığım herşeyden seni haberdar edeceğim sakın merak etme" dedim gülümseyerek. Biraz sonra annemle dedem yanımıza gelip artık uçağa binmemiz gerektiğini söylediler. Kaan'a son bir defa sarıldım ve annemlerin arkasından gittim.
Uçağa doğru yürürken arkami dönüp Kaan'a bakamıyordum çünkü ne kadar güçlü kız rolü yapmaya çalışsam da gözlerimdeki yaşlara hakim olamamıştım. Annemin yanına geçip gözlerimi kolumla sildim ve koltuk numarasına bakıp yerime oturdum.
Yolculuk boyunca muzik dinlemek dışında birşey yaptığım söylenemez. Aslinda kulağımdaki kulaklığa rağmen ben müziğı bile dinliyor sayılmazdım. Bütün yolculuk boyunca babam, kaan ve trabzon üçlüsü arasında gidip geldim. Ben trabzonda yaşayacaktım. Kaan istanbulda.. Ve babam, onun nerede olduğunu bile bilmiyordum.
Ne olursa olsun onu beklemek istemiyordum. Beklersem ve gelmezse hayal kırıklığı yaşamak istemiyordum. Eğer gelecekse bile ben ümitle onu beklerken değilde yeni hayatima uyum sağlamış mutlu olmuşken gelmeli ki 'bak baba. senin başaramadığını kızın başardı' diyebilmeliyim.
******
Bütün bu düşünceler aklımı sarmış olduğundan olsa gerek, yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadan 2 saati geçirmiş, trabzona gelmiştik bile. Uçaktan inip valizleri aldıktan sonra havaalanındaki taksilerden birine bindik. Valizlerimizi her seferinde aktarıp durmak ne kadar zor olsada benim içimi kaplayan heyecan yorgunluğumu hissettirmiyordu bile.
Dedem takside ön koltuğa oturdu. Annemle bende arkadaydık. Annem taksiciye yolu tarif ederken sesinden benim kadar heyecanlı olduğu anlaşılabiliyordu. Ne kadar birbirimize belli etmemeye calışsakta hepimizin içinde kabul edilmeme korkusu vardı.
20 dakikadan az bir süre içinde şehrin dışları sayılabilecek, yinede yazlık görünümlü gösterişli evlerin olduğu deniz kıyısına yakin bir sokağa girdik. yol dar olmasina rağmen evlerin önü, bahçeleri çok genişti. Ve gerçekten umduğumdan daha güzel bir manzarayla karşılaşmıştım.
Sokağın sonuna yaklaşırken annem aniden taksiciye "durun ! biraz burada bekleyelim " dedi. Anladığım kadarıyla karşımızda duran ev annemlerin eviydi. Ve sanirim bahçede gördüğüm orta yaşlı kadın benim anneannemdi. Anneme benziyordu ama biraz daha kiloluydu. Acaba beni sever mi diye geçirdim içimden.. Lütfen sevsin dedim sonra. Çünkü herkese kolay kolay ısınamayan ben, onu görünce içten içe kanım ısınmıştı.
Annem taksinin kapısını açıp yavaşça aşağı indi. Anneanem farketmis olacakki birden kafasını taksiden tarafa çevirdi. Arada mesafe olmasına rağmen annemi tanımış olmalı ki birden ne yapacağını şaşırmış vaziyette bahçe kapısına doğru koşar adımlarla ilerlemeye başladı.
Gittikçe kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı. Bize doğru geldikçe daha da heyecanlaniyordum ama annemle görüşmesini beklemeden taksiden inemezdim. Birden annemde ona doğru yürümeye başladı. Ve en sonunda birbirlerine sımsıkı sarılıp ağlamaya başladılar. Ananem sürekli annemin kokusunu içine çekiyor, serbest bırakılmış saçlarını parmaklarının arasında gezdiriyordu.
Yılların özleminin, hasretinin bugün bu nedenle son bulacağını nereden bilebilirdik ki ??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden
Teen FictionHayat, her zaman hesapladığımız gibi gitmez. Bazen hiç hesapta olmayan şeylerle karşımıza çıkar. Bize düşense karşımıza çıkan hiç bir zorluğa takılmadan hedeflerimiz doğrultusunda mutluluğumuz için, değer verdiklerimiz için, savaşmaktır. Deniz, y...