YENİDEN-9

238 31 19
                                    

  Uzun bir süre arabadan inmeyip, annemle anneannemin kucaklaşmalarını sarılmalarını seyrettim. Annem bunca yıl,  annesinden ayrı nasıl yaşamış, nasıl dayanmış bu kadar ayrı kalmaya, hala aklım almiyor. Gerçi bunu ilk defa düşünüyorum. 

   Birbirlerinin yüzüne baktıklarında ikisinin de kıpkırmızı olduğunu ama birbirine bakıp gülümsediğini görebiliyordum.

   Anneannem yanıbaşında duran taksiyi yeni farketmisti. Konustuklarını taksinin açik camından dolayı duyabiliyordum.

Kendini toparlamaya çalışarak

" Kızım, neden geldin sen ? Nasıl geldin kimle geldin ?? başınıza kötü birşey mi geldi yoksa ? " dedi telaşla. Sonra taksieni  içinde dedemi ve beni görünce tekrar

" Yoksa içerdeki kız, senin kızın mi ?" dedi. Gözlerinden yaşlar tekrar süzülüyordu ve hic başını çevirmeden bana bakmaya devam ediyordu.

Göz göze geldiğimizde gülümsemeli miydim yoksa tepkisiz mi kalmalıydım karar veremiyordum. Ama artık zamanının geldiğini düşünerek taksiden inerek yavaşca yanlarına doğru yürüdüm. Yakınlasmak için bir hareket yapmamıştı ama şefkatle bana baktığını hissettiğim için yabancılık çekmiyordum.

   Hayran hayran bana bakmayı sürdürdü, taa ki birden beni kendine çekip aynı anneme sarıldığı gibi sarılıp, saçlarımı okşarken alnımdan öpene kadar. Beni hiç görmemisti. Ben de onu görmemiştim ama bu kadar yakın hissetmem, ona sarılırken anneme sarılıyor gibi olmam çok hoşuma gitmişti. İçimde anlam veremediğim bir his vardı, ki bu kelimelerle anlatamayacağım kadar mükemmel bir şeydi.

  O beni öpüp kokladıkça mutlu olduğumu belli eden bir ifadeyle gülümsüyor, bir taraftan da hayranlıkla bize bakıp gülümseyen anneme yan gözle bakıyordum.

  Beni hiç bırakmak istemezcesine yanına alıp eliyle belimi tutuyordu. Kisa sürede ağlamaktan kizaran gözleriyle gülümseyerek

" Hadi, eve gidelim. önce  yerleşin sonra da bir güzel oturup konuşuruz. Neler olduğunu bir anlayalım." dedi. Sonra anneme yaklaşıp fısıltıyla

" İçerideki kayınpederin değil mi ?? valizleriniz de vardır. taksiciye söyleyin evin önüne kadar yaklaşsın. Baban akşam gelir. o zamana kadar da yerleşmis olursunuz. Ama acele edin, hemen yerleşelim ki konuşmaya vakit olsun."

Annem o güzel yüzündeki tebessümünü bozmadan

" tamam söylüyorum ben babamin yanında taksiye bineyim, yalnız kalmasın" diyerek arka koltuğa oturdu ve taksiciye iki ev ileride durmasını söyledi.

   Biz de bu sirada anneannemle birbirimize sarılıp yavaş adımlarla eve doğru yürüdük.

   Ev, bizim yaşadığımız ev kadar büyük değildi ama büyük bahçesi ve bahçenin eve yakın kısmındaki kocaman çam ağacıyla dikkat çekici ve gösterişli duruyordu. Ayrıca ahşaptan yapılmış olmasına rağmen koyu kahverengi rengiyle göz kamaştırıyordu

   Taksici valizlerimizi bahçe kapısının önüne koyup annemden parasını alarak uzaklaştı. Bizde, hepimiz elimize birer valiz alarak bahçe kapısından evin önüne doğru yürüyorduk.

   Yere özenle döşenmiş taşlar dikkatimi çekti. Hepsi birbirine uyumlu şekilde düzenlenmiş ve toprağın içine gömülmüştü. Ikide bir valizin tekerlekleri taşların arasına giriyordu ama her seferinde kaldırıp devam ediyordum.

   İkinci defa diğer valizleri almak için bahçe kapısına döndüğümde evin yakınındaki evlerin pencerelerinden bir kaç kadının bize baktığını, aralarında fısıldayarak konustuklarını farkettim. O anda annemle göz göze geldik. O da komşulari farketmiş olacakki

"Merak etmişlerdir canım. Belki de tanıyamamışlardır kimbilir.  Neyse içeri geçelim" diyerek son kalan valizlerden birini kendisi alıp birini de bana verip bahçenin dışında bekleyen dedeme seslendi

   " Baba, artık içeri girelim. Biraz dinlenelim olur mu ?" diye sordu gülümseyerek.  Dedem cevap vermedi ama tebessüm edip benim yanımda yürüyerek içeri girdi.

   Kapıdan girer girmez ananem valizleri bir kenara koydurdu. Daha kendisiyle hic konuşamamıştım belki de biraz utanıyordum ama bizi güzel karşıladığı için çok mutlu olmuştum.

  Acaba dedemle karşılaşınca da böyle mutlu olabilecek miydim. Annem katı bir insan olduğunu ama altın gibi bir kalbe sahip olduğunu söylemişti.

    Girişe valizleri koyduktan sonra kapının solundaki odaya geçtik. Yerde işlemeli bir halı vardi. Koltukların eski olduğu belliydi ama antika gibi gözüküyordu. Duvarin iki köşesinde iki tane vitrin, vitrinlerin içlerinde de gösterişli cam eşyalar dantel örgüler vardı.

   Dedemle birlikte içeri girip ikili koltuğa oturduk. Bu sırada annem ve ananem bizden ayrı konuşacak olmalılar ki, aramızdan gelmediler. Annem herşeyi anlatacaktır diye düşündüm.

   Yine şımarık çocuk olup dedeme  kocaman sarıldım ve elini tutup

" Herşey yoluna girmeye başlıyor değil mi ? artık mutlu olacağız değil mi dedeciğim ? Lütfen sende üzülme, bak ben üzülmeyi biraktim." dedim neşeli bir tavırla.

   Dedemin gözlerinde hala hüzün vardı. Gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı:

"Deniz. Ben burada kalamam. Tamam belki burada bir yerde otururum bir süre sizin misafiriniz olduktan sonra, ama lütfen benden burada yaşamamı bekleme. Biliyorsun ben sizin yanınızda kalırken bile kendimi çok kötü hissediyordum,  sürekli ayrı eve çıkmak istiyordum, baban bırakmıyordu. Ama benim burada kalmamın bir anlamı yok. Lütfen anlayış göster prensesim."

Duyduklarımdan dolayı gözlerim dolmuştu bile.

" O zaman bende seninle gelirim" diye çıkıştım birden. " Seni bu yaştan sonra yalnız birakacağımı mı sandın" diyerek devam ettim.

   O sırada annem ve anneannem odaya girdiler. Annem ağlamış, gözleri her seferindeki gibi kızarmıştı. Anneannem ise üzüldüğü belli olan bir tavırla sürekli yere bakıyordu. Annem bütün olanları anlatmış diye geçirdim içimden.

   Anneannem sessizliği bozarak,

"Mehmet bey, siz bu gecelik misafir odasında kalırsınız. Denizle Hülya da Hülyanin buradayken kaldığı odada kalırlar. Daha sonrasında sizin için yukarı kattaki boş odalardan birini düzenleriz" dedi dedeme dönerek. Bizi böyle sahiplenmesi o kadar hoşuma gidiyordu ki, sürekli anneme brnzeyen o güzel gözleriyle bana baksın istiyordum.

  Dedem hafif duraksayarak,

"Misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim.  Ama ben burada kalmaya devam etmeyi düşünmüyorum. Bir kaç gün misafiriniz olur, daha sonra kendime kalacak bir ev bulurum." dedi. Bizi kırmamak için oldukça yumuşak bir ses tonuyla konuşuyor, kendini anlatmaya çalıyordu.

     Fakat böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildi. Annem dedeme dönerek

"Bu konunun bir daha bahsinin açılmasını bile istemiyorum. Siz neredeyseniz bizde orada olacağız baba.." dedi ve zil çaldı.

   Annemle anneannem birbirlerinin yüzüne bakıp bir süre hicbirsey konuşmadan beklediler. Zil ikinci defa çalınca anneannem hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığını farkettik ama içeri gelmemişlerdi.

   Merak edip oturduğumuz odanın kapısından başımı yavaşca çıkardım.  O anda kapıda bekleyen beyaz saçlı adamla göz göze geldik. Kaşlarını çatmış, kızgın bir ifadeyle anneanneme birşeyler söylüyordu.

   Beni görünce birden ifadesi değişti. Anneannem kadar sıcak karşılamamıştı belki ama, yine de yüzündeki çehrenin bir nebze yok olduğunu hissedebilmiştim.

   Acaba bir gün mehmet dedemle olduğumuz kadar yakın olabilir miydik ?

  

  

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 19, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin